Bazı suça karışmış kişilerin geçmişte siyasilerle çekilmiş fotoğraflarının, o kişi tutuklanınca veya mahkemeye çıkarılınca bulunup ortaya çıkarılması ve medyaya yansıması, bazı kişilerin tepkisine neden oluyor…

   Böyle yapılmasını doğru bulmayan kişiler, “Ülkemizde siyasiler halkın içindedir ve herkesle fotoğraf çektirebilir, o siyasi nereden bilecek ki birlikte fotoğraf çektirdiği kişinin daha sonra suça karışacağını? Bu fotoğraflar istismar edilmemeli” diyor.  

   En son, “kuryeler aracılığıyla ülkeye yolcu beraberi getirilen, kaynağı belli olmayan, suç geliri olduğu tahmin edilen 39 milyon Euro civarındaki parayla ilgili” zanlılardan birisinin geçmişte birçok siyasi ile fotoğrafları olduğu ortaya çıktı ve medya organları tarafından yayınlandı…

   Şimdi bakalım isterseniz bu fotoğraflar meselesine ve tartışalım sizinle.

   Medya suça karışmış kişilerin geçmişte siyasilerle çekilmiş fotoğraflarını yayınlamakla hata mı yapıyor?

   Hayır, ortada bir yanlış yok, bu bize özgü bir şey değil, birçok ülkede, bir siyasi suça karışmış kişilerle geçmişte birlikte olmuş, fotoğraf çektirmiş, ortaklık yapmışsa bu haber olur.

   Hatta bazı çağdaş ülkeler, o kadar hassastır ki kamuoyu o siyasinin istifası talep eder. Hatta o kişilerle ilişkisi olduğu kanıtlanırsa da siyasi kendisi istifa eder.  

   Bu gibi eski fotoğrafları bulup ortaya çıkardı diye gazeteci suçlu olamaz…

   Peki her fotoğrafta iki kişi var diye o kişiler birlikte bir şeyler yaptı, bir suçu paylaştı mı sayılır?

   Tabii ki hayır… Zaten fotoğrafı yayınlayanlar ortaya bir iddia koymuyor çoğu kez, yalnızca yayınlıyor.

   Evet böyle bir fotoğrafı ya da videoyu yayınlamak bir tür ima taşır ve bu ima da gerekli makamların gerekli araştırmayı yapması için dolaylı bir çağrıdır aslında.

   Ha, bir gazete ya da gazeteci araştırmacı gazetecilik yapar, o siyasi ile o suçlunun işbirliği yaptığını, ortak çalıştığını belgeleyebilir, kanıtlayabilirse tabii ki en güzeli bu olur…

    Fotoğraf ve video çekebilen akıllı cep telefonları icat olduktan sonra artık hemen herkesin her yerde haberi olsun olmasın fotoğrafı veya videosu çekilebiliyor. Ya da haberleri olmadan bir güvenlik kamerasına yakalanabilir.

    Hiç ummadığınız bir ortamda birisiyle anlık yan yana gelseniz, yani yan yana oluşunuz bir dakika sürmese bile fotoğrafınız çekilebilir, “rastlantı sonucu bir araya geldik” deseniz de başkalarını inandıramayabilirsiniz, bunu göz ardı etmiyorum.

    Koşa koşa siyasilerin yanına gidip de “sizinle fotoğraf çektirebilir miyiz?” diye çektiren kişiler olduğunu da biliyorum.

   Ancak geçmişteki olaylarda ve en son olarak medyaya yansıyan fotoğraflara baktığımda öyle rastgelelik bir durum yok, bir samimiyet var…

    Peki bu samimiyet illaki suçta ortak olduklarını mı gösterir? Tabii ki hayır, bunun için kesin bir şey söylemek mümkün değil. Eğer kanıtlayamıyorsak da bu söyleyemeyiz ve yazamayız…

     Ancak siyasilerin kimlerle bir araya geldiği, kimleri ziyaret ettiği, kendilerini kimlerin ziyarete geldiği ve kimlerle fotoğraf ya da video çektirdiği konusunda dikkatli olması gerekir.

     Bazı siyasilerimizin bu konuda hiç dikkatli olmadığını görüyoruz, hatta onların bazıları geçmişte suça karıştığı bilinen kişilerle de samimiyet kurmayı tercih ediyor, hatta bu yöndeki eleştirileri de hiç dikkate almıyorlar.

     Halkın içinde olmak başka bir şeydir, böyle kör göze parmak misali bile bile bu kişilerle bir araya gelmek, fotoğraflar çektirmek başka bir şey…

      Siyasilerin, ülke yöneticilerinin, halkın içinde olması demek, yaptığı işin ağırlığını unutması anlamına gelmemeli dikkatli olmalı, insanların aklında soru işaretleri bırakmamalı.

      Zaten ortada bin türlü rant, rüşvet iddiası dönüyor; ihalelere çıkıldığı halde illaki birisinin kazanması için bastırmalar, düşük fiyat verene vermemek için mazeret uydurmalar ya da ihaleden vazgeçip şüpheli doğrudan alımlar yapmalar var…  Uzun süredir bu gibi konular meşgul ediyor ülkeyi…

      Şimdi bu kadar iddianın olduğu ülkede, suç geliri olduğu tahmin edilen, kaynağı açıklanamayan 40 milyon Euro’ya yakın paranın sahibi bir zanlıyla çekilen siyasi fotoğrafları tabii ki konuşulur…

     Bazı kesimlerin nasıl zenginleştiğinin, birdenbire nasıl servet sahibi olduğunun pek bilinmediği, anlaşılamadığı ve sorgulanmadığı bu ülkede şüphe/ kuşku hep vardır, hesabı sorulmadıkça da hep olacaktır…

      Siyasilerin küçük, orta, büyük her türlü iş çevresiyle çok sıkı fıkı olması da doğru değildir, bunun bir düzeyi, bir sınırı olmalıdır.

    Siyasiyle iş çevrelerinin resmi görüşmesi, resmi işbirliği dışındaki çok yakın ilişkileri dünyanın her yerinde hoş karşılanmaz, “Neden veriyorsun, karşılığında ne alacaksın?” diye sorarlar.

    İş çevrelerinin özellikle seçim süreçlerinde siyasi partilere katkılar yaptığı bilinir. Bir iş insanı bir siyasiye veya siyasi partiye neden torbayla para yardımı yapsın? Parayı alanın beklentisi olmaz mı?

   “O kişi o partiye gönül vermiş, ezelden beri içindeydi, kurucusuydu, gönül bağı nedeniyle katkı yapıyor” diyebilirsiniz. Tamam böyle iyi niyetliler olabilir ama kaç kişidir bunlar, çok az…

     Mesela, Avustralya'nın en büyük çetelerinden birinin üyesi hatta lideri olan ve uyuşturucu trafiği için çete oluşturduğu gerekçesiyle Interpol tarafından aranan Mark D. Buddle’ın ülkemizde oturma izni almasına, iş kurmasına izin verilmesi insanın aklına bazı şüpheler getirmez mi?

     Zaten siyasilerle, bazı ülke yöneticileriyle ilgili toplumda bir önyargı vardır, bu nedenle hareketlerine, ilişkilerine dikkat etmelidirler.

     Sonradan “Neden eski fotoğrafımı bulup yayınlıyorsunuz?” diye şikâyet edeceğinize, siz ne yaptığınıza, kiminle görüştüğünüze, kime övgü yaptığınıza, kimin işyerinin açılışını yaptığınıza, kiminle sıkı fıkı olduğunuza, kimlerden partimize katkı aldığınıza bakın bir zahmet.

     Siz milletvekilisiniz, siz ülke yöneticisisiniz, sorumluklarınız vardır, bunları unutup ne oldum delisine dönüşmeyin…