Analar, analara küfredenler ve halkın anasını ağlatanlar

YAYIN TARİHİ:
ads ads ads
08/05/2022

ads

Ali Baturay Ali Baturay


Ali BATURAY

   Yıllar önce Kıbrıs Gazetesi’nde çalışırken, bir gün önce çok ciddi bir trafik kazasında ağır yaralanan genç kadının sağlık durumunun sorulmasını istemiştim bir muhabirimizden.

    Muhabir hastaneyi aramış ve o genç kadının yoğun bakımdan çıktığı, sağlık durumunun da iyiye gittiği yönünde aldığı bilgiyi haber yapmıştı.

    Ertesi gün sabah sabah bu genç kadının babası aradı, meğerse kadın yoğun bakımdan çıkmamış, hayati tehlikesi de sürüyormuş.

    Yaptığımız habere sinirlenen kadının babası, telefona bakan muhabirimizle sert bir tartışmaya girdi, adam muhabire, “Yalancısınız, yalan haber yapıyorsunuz, acımızı dağlıyorsunuz” gibisinden sert sözler sarf ediyormuş.

    Muhabir, bu bilgiyi bizim uydurmadığımızı, hastanedeki bir yetkiliden aldığımızı falan söylemeye çalışsa da adam bir türlü anlamak istemiyormuş ve telefondaki ağız dalaşı gittikçe daha da sertleşiyordu.

     Bu telefon kavgasının iyi bir yere varmayacağını anlayıp, odamdan çıkarak muhabirin yanına gittim ve “telefonu bana bağla” dedim ama tam o sırada muhabirimiz “Ben de senin ananı……” diyerek çok sert küfürler savurdu, sonra da telefonu adamın yüzüne kapadı.

     Muhabiri odama çağırdım ve “Ne yaptın böyle? Neden adamın anasına küfrettin? Küfrün hiç hoşuma gitmediğini, dışarıdan gelen telefonlardaki kişilere nazik davranmanızı istediğimi bilmiyor musun? Çok yanlış yaptın” dedim.

    Muhabir “Ama Ali Abi, adam anama küfretti, bu nedenle kendimi kaybettim, ben de onun anasına küfrettim” dedi.

     “Sana bir soru soracağım. Muhtemelen ne cevap vereceğini de biliyorum ve o cevap üzerinden sana bir soru daha soracağım, ne kadar haklı olduğumu anlayacaksın” dedim muhabire…

      Muhabir, haklıyken fırça yediğini düşünüyor, kendisinden değil de dışarıda arayan bir yabancıdan yana tavır alıyor oluşum nedeniyle, kırgın bir şekilde yüzüme bakıyordu.

      Sordum ona; “Annene küfredilmesi neden seni delirtti?”

      Muhabir; “Çünkü annem benim en değerli varlığımdır Ali Abi… Dünya bir yana annem bir yana, ben anneme lâf ettirmem” dedi.

      “Güzel, beklediğim cevabı verdin. Tabii ki öyledir, buna hiç şüphem yok ama ya o adamın annesi? O kadın, kendi evladı ya da evlatları için kıymetli değil midir? En az senin annen kadar o anne de saygıyı hak etmiyor mu?” diye sordum…

     Muhabir, öylece yüzüme bakarken devam ettim; “Hiçbir anne küfrü hak etmez. Tüm anneler kıymetlidir. Oğlu saygısız, patavatsızsa, o annenin ne suçu var? Sen o adamın annesine küfredince onunla aynı seviyeye gelmedin mi?” diye sordum.

     Muhabir, kısa bir duraksamadan sonra; “Bunu hiç düşünmemiştim Ali Abi, haklısın galiba” dedi. Sonra da “Peki o adam anneme küfrettiğinde nasıl cevap verecektim?” diye sordu.

      “Onu medeni bir konuşmaya davet edecek ve ona bu şekilde saygı sınırları dışına çıkarsa, telefonu kapatacağını söylemen gerekirdi” dedim.

     Muhabire ve diğer muhabir arkadaşlara bir şeyi daha hatırlattım… Bu adam bir babaydı. Kızı ölüm döşeğinde olan, evladının o yoğun bakımdan çıkıp çıkmayacağı endişesi içinde azap verici bir bekleyiş içinde olan bir baba…

     Bu adamın psikolojisinin bozuk olması doğaldı. Elbette içinde bulunduğu ruh hali küfretmesini gerektirmez ama biz onun nasıl bir psikoloji içerisinde olduğunu bilemeyiz ki? Onunla empati yapmayı becerip, onu anlamaya çalışmalıyız…

    Bir gün önce belki de muhabirimizin aradığı hastane yetkilisi, kısa bir araştırma yapma gereği bile duymadan, sırf telefon edeni kafasından atsın diye, o genç kadın için “yoğun bakımdan çıktı” demiştir.

    Belki de o hastanedeki yetkili “yoğun bakımdan çıkmadı” demiştir de bizim muhabir “çıktı” diye anlamıştır.

    Sonuçta ortada bir yanlışlık vardı, haberimiz doğru değildi ve doğru olmayan bu haber, kızının başında gözlerini açmasını, hayata dönmesini bekleyen babanın canını yakmıştı. O nedenle onu anlamamız gerekiyordu. Biz yazar, haber yaparız ama yaptığımız haberler, yazdığımız yazılar başkalarının hayatını altüst edebilir…

    Ben küfrü de küfretmeyi de hiç sevmem, küfrettiğimi duymamıştır kimse şimdiye kadar, bundan sonra duymayacaktır. Çünkü küfürlerin büyük çoğunluğu karşıdaki kişinin anasını veya eşini (karısını) hedef alıyor. Birçok küfür cinsiyetçi… Başkalarının cinsel eğilimini de hedef alan, aşağılayan ifadeler içeriyor küfürler. Bunlar da hiç hoşuma gitmiyor.

   Unutmayın tüm anneler çok kıymetlidir, hiçbir anne küfre malzeme olmayı halk etmez…

   Ha başlıkta bir de “toplumun anasını ağlatanlara” değinmiştim. “Anasını ağlatma” sözünün manası; “bir kimseye çok eziyet etmek, çok sıkıntı çektirmektir…”

  Peki son zamanlarda toplum anasını ağlatanlar kimlerdir? Tabii ki sözde ülke yöneticileri, devlet ve hükümet yetkilileri…

  Hükümet kurma, hükümet bozma oyunlarıyla halkın zamanını çalıp, hiçbir sorunla ilgilenmeyenler, tam tersine sorun yaratanlar resmen ülkenin de halkın da anasını ağlatmış durumda…

    Yalanlar, entrikalar, kişisel hesaplar, başkalarının hesaplarına alet olmalar, piyon gibi davrananlar ve bir o kadar da samimiyetsiz açıklamalar yapanlar anamızı ağlatmış durumda.

    Ülkenin anasını ağlatanlar, halka eziyet eden, sıkıntı çekmesine neden olanlar bir de sıra sıra anneler gününü kutladılar, anneler için güzel sözleri sıraladılar arka arkaya. Halk annelerin kıymetini de önemini de biliyor, sizin söylemenize gerek yok.

    Söylemeniz gerekenleri söylemiyor, yapmanız gerekenleri yapmıyorsunuz, ancak da özel günlerde güzel sözler sıralıyorsunuz. O kadar samimiyetsizsiniz ki güzel sözler bile antipatik duruyor sizden gelince…

YAYIN TARİHİ:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad ad
TAGS: ali baturay
MANŞETLER

HK Ali Baturay

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.