Anastasiadis’i Gaileler Aldı!

ads ads ads ads
11/01/2018

ads

Eşref Çetinel Eşref Çetinel


KKTC seçim sonrasında “hükümet kurma” konusunda kriz yaşarken, Güney’den Kuzey’i gözlüklerinin altından seyrediyor olmalı; UBP’nin sandıktan birinci parti çıkmasını yorumlamak gereğini duyduğunda, Anastasiadis şöyle deyiverdi: “UBP’nin seçimden birinci parti çıkması tehlikeli bir gelişmedir!”

       (Umut edelim ki  Anastasiadis de sandıktan yeniden Cumhurbaşkanı olarak çıktığında Sn. Akıncı açıklamasını yaparken şöyle desin: “Anastasiadis’in yeniden Cumhurbaşkanı seçilmesi talihsiz ve tehlikeli bir gelişme oldu!) 

       Öteden beridir Rum tarafı Kuzey’i “siyasi kategorilere” ayırarak değerlendirir.. (Bizim de Güney için yaptığımız gibi!)

       Ancak farkımız şudur: “Mesela “bizimkiler” de Annan planında AKEL’e yamandılar ama “hayır”ı nedeniyle en büyük kazığı bu sol partiden yediler!

       Buna karşın  iktidardaki Disi  ve Anastasiadis  “evet” dediydi!

       “POLİTİKACILARIN ve politikalarının cilvelerini” anlamak her zaman mümkün değildir! Ancak biz şöyle böyle Güney Rum liderlerini galiba onların bizi anladığından daha iyi anlıyoruz.

       Mesela Anastasiadis’in UBP karşısındaki tedirginliği açık seçiktir..  Çünkü öteden beri UBP “iki ayrı devleti” savunmakta en kabadayısından federasyonu “konfederal sistem” olarak işaretlemektedir.

       Anastasiadis’in  bu siyasi tutumdan dolayı tedirginlik duyması, sandıktan UBP’nin çıkmasından hoşnut olmaması çok olağandır..

          PEKİ CTP yahut TDP birinci partiler olarak çıksalardı sandıklardan, Anastasiadis yine ayni değerlendirmeyi yapar mıydı? “CTP’nin birinci çıkması tehlikeli bir gelişme oldu” der miydi?

       Aksine “memnuniyetini beyan ederken, açıklaması da her halde şöyle olurdu. “CTP’nin birinci parti çıkması çözüm umudumuzu artırmıştır!”

       NEDEN ama? Niçin Rum komşumuz Kıbrıs Türk halkının siyasi partilerini bu kadar ikicikli görüyorlar? Neden bir partimiz Güney için “umacı” öteki siyasi partimiz “ehveni şerdir?”

       O zaman Rum yönetimi karşısında bu parça körçe görünüm ve politikamızla Kıbrıs Türk davasını nasıl bir ulusal bütünsellikte çözüme götürebiliriz?

       DİKKATİNİZİ çekerim:  Güney’in siyasi partilerine bakın! Bize yönelik   bir iyi niyet yahut sıcak bir yaklaşım görebiliyor musunuz?  En azından bizimle örtüşen bir ortak vizyonları var mı?  

       YENİ hükümet nasıl kurulur kimler kurar bilmiyorum. Ancak artık “Kıbrıs siyasi sorununda daha ilkeli daha kararlı” bir politika saptamak gerektiği çok açık seçik  kendini zorlamaktadır…                                                                             **********                                                  

GEL DE ANLAT!

       Klasik fıkradır ama zamanı zemini uygun düştü müydü olaylara lök gibi oturur. Hani şu “iki inatçı keçi çok dar bir köprüde  karşı karşıya gelmişler de ben geçeceğim, yok önce ben geçeceğim diye kavgaya tutuşunca ikisi de köprüden uçuvermişler” hikâyesi…

       ÖYLE de Kıbrıs Türk halkının dolayısıyla siyasi partilerin hükümet kurma çalışmalarında var mı böyle  birbirleriyle restleşecek  lüksü? Cevaba döneceğim de hatırlatayım:

       Seçimler öncesinde de büyük bir yanılgıya düşüldüydü.. Özgürgün’ün medyada çalkalanırken dolayısıyla  halkın diline pelesenk olayları, “UBP’nin yıprandığı kan kaybettiği”  algısına yol açtıydı.                       

Doğrusu banka hesaplarından  ailevi sorunlara kadar küçümsenecek yahut kişiselleştirilecek olaylar da değildi, Başbakan’ın istifa etmesi bile gerekirdi!

       CTP’li Erhürman bu fırsatı mı değerlendirmek istedi? Yoksa “erken seçimin zamanı geldi” mi diye düşündü?  Sonuçta açık seçik görülen ve “hodri meydan” çekmekle başlayan erken seçim kararı en azından CTP kanadı için UBP’i haritadan silmek amacına dayanıyordu!

       Oysa az kalsın haritadan CTP siliniyordu! Doğrusu yaşadığı kayıplar da çok olağandı. Sibel Siber’siz, Soyer’siz kırgınları ile küskünleri çok bir siyasi parti neyin başarısını gösterecekti? Ancak hakçasına ekleyim: “İyi ki CTP’nin başında her şeye karşın  “toparlayıcı” Erhürman vardı yoksa sandıkta bu sonucun da altında kalınırdı!

       FAKAT: Şimdi de Erhürman’lı CTP ikinci bir yanlışa düşerek her ne kadar öncesi bir karar olsa da olsa aslında 7 Ocak yenilgisini izale  etmek için KKTC’i hükümetsiz bırakmayı yeğledi..

       Oysa yazımızın başında ne diyorduk: “Var mı siyasi partilerimizin memleketi hükümetsiz bırakma lüksleri?”

       Artık gelecek hükümetleri aşan sorunların içinde boğulduğumuz bir dönemde  hükümet krizleri kime ne fayda sağlayacak, zararından başka… Gel de anlat ama!                                                             **********

KISACA TAKILDIĞIM: (TC-KKTC İLİŞKİLERİ DE ÇÖZÜM BEKLİYOR.)

 Biz kırk dervişiz birbirimizi biliriz. Biliriz ki hükümeti kim kurarsa kursun evvel emirde  kapısının çalınacağı, saygılar sunulurken sorunların anlatılacağı, himmette bulunmasının isteneceği   Ankara’dır! 

 Bu bir teamüldür bugüne kadar öyle olagelmiştir.   

Ancak artık Ankara ile “oynamaktan” vazgeçilmelidir!                                  

Çünkü 43 yıldır tüm siyasi partilerimizle hükümetlerimize payanda olan Türkiye’ye,  bu yıllar içinde dokundurulmadık laf, yapılmadık eleştiri kalmadı!

 Bazı kişilerle gruplar resmen Güney’in yanında yer alarak hatta dediler ki “Türkiye dışarı Rum içeri!”                                                  

Hatta Türkiye’nin Kıbrıs’taki çıkarlarına bile tüküren bir  yeni siyaset oluşturuldu! Kıbrıs’lı Türkiye’li ayırımını kaşıya kaşıya  sonunda   

Crans Montana’da neredeyse Türkiyesiz bir Kıbrıs çözümüne varılıyordu!   

Bu nedenle diyoruz  artık bu “soruna” da bir açıklık ve anlaşılır bir politikayla yaklaşmak gerekir. Tabi hükümet kurulursa…

11/01/2018 11:54
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: eşref çetinel
MANŞETLER

HK Eşref Çetinel

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.