Ani ölümlerin ve intiharların nedenine bakmayacak mısınız?

ads ads ads ads
22/07/2021

ads

Ali Baturay Ali Baturay


 Bundan yaklaşık 20 yıl öncesine kadar intihar haberleri ön sayfalardan veriliyordu hem de fotoğraflarıyla…

   Hele 90’ların başından sonuna kadar dehşet verici intihar haberleri yer aldı gazetelerde.

   Korkunç intihar haberleri, korkunç fotoğraflarıyla yayımlanıyordu.

   Kıbrıs Gazetesi’nde 90’ların başında olayı tam anlatmayım şimdi ama kısaca “bir trafik kazasında arkadaşının ölümünden kendi kendini sorumlu tutup intihar eden bir genç” diyeyim… Yine bu gencin nasıl intihar ettiğini yazmayayım ama çok korkunç fotoğrafının yayımlandığını söyleyeyim.

   Dev gibi bir fotoğraf ön sayfada yer almıştı, inanın manşete, o manşetteki fotoğrafa bakmak mümkün değildi…

   O görüntü günlerce gözümün önünden gitmemiş, uykularımı kaçırmıştı…

   Ben o yıllarda Halkın Sesi’nde çalışıyordum, olaydan yaklaşık 7- 8 yıl sonra Kıbrıs gazetesinde çalışmaya başladım ama o haber, o manşet onlarca akademisyen tarafından tez konusu olarak kullanıldı.

   Kıbrıs gazetesinde çalıştığım yıllarda arşive gelip o gazeteye bakmak isteyen çok kişiyle tanıştım, çok sayıda kişi o manşetin toplum üzerindeki olumsuz etkisi üzerine makale yazdı ya da tezinde kullandı.

   Bu haber ya da bu manşet “yeter artık” dedirtmişti, çok eleştirilmişti ama 90’ların sonuna kadar intihar haberleri tüm gazetelerde fotoğraflarıyla ön sayfadan hatta manşet haber olarak kullanıldı.

   90’ların sonunda 2000’lerin başında intihar olayları büyük artış gösterdi.

   Gazetede yayımlanan her intihar haberi, yenilerini tetikliyordu, adeta gazetelerdeki haberler başka intihara meyilli insanlara emsal teşkil ediyordu.

  Gazeteler intiharları adeta tarif ediyordu ve bir bakıyorduk, o tarife uyan yeni intiharlar oluyordu.

  İşte 90’ların sonunda 2000’lerin başında gazeteler ve gazeteciler sorumsuzlukla suçlanmaya başlandı ve birçok sivil toplum örgütü, bu konuda görüşmeler yapamaya, farkındalık yaratmaya başladı.

   Önce bazı gazeteciler öncülük etti, meslektaşlarını dolaştı, toplantılar, konferanslar düzenlendi.

   Biz gazeteciler konunun uzmanlarını gidip dinledik, hatta onlar ayağımıza geldi anlattı.

   Hem ülkemizden hem Türkiye’den, psikiyatrlar, psikologlar, sosyologlar, davranış bilimciler intihar haberlerinin emsal teşkil edecek şekilde gazetelerde verilmemesi gerektiğini, bunların yenilerini tetiklediğini, domino etkisi yaptığını anlattılar da anlattılar.

   En sonunda gazete yöneticileri ve gazeteciler bu konuda ikna oldu, kimisi hiç vermedi intihar haberlerini, kimisi intiharı tarif etmeden çok küçük tek sütuna verdi, kimisi “ölü bulundu” dedi intihar olduğunu yazmadı…

   İntihar girişimlerinin, yani intihara yeltenip ölmeyenlerin haberlerinin ise “hiç verilmemesi” konusunda genel bir kanıya, konsensüse varıldı.

   İntihar haberleri ile ilgili hassasiyet, Kıbrıs Türk basınının üzerine mutabakata vardığı ender konulardan birisidir.

   Öyle bir gelenek oluştu ki mesleğe yeni başlayan gazeteciler de intihar haberlerinin gizlenmesi, teşhir edilmemesi konusundaki hassasiyeti öğrenip içselleştirdi.

   Hatta bu intihar haberlerindeki hassasiyet daha sonraları trafik kazası haberlerindeki korkunç görüntüleri/ fotoğrafları yayınlamama konusuna da yansıdı.

   Ülkemizde geçmişte bir dönem trafik kazası haberlerinin korkunç fotoğrafları da yayımlanıyordu çünkü…

    Bazı sivil toplum örgütlerinin, bazı aydınların, bazı hukukçuların, bazı psikiyatrlar, psikologlar, sosyologların da çok büyük katkısı oldu bu konuda…

   İntihar haberlerini vermemenin, intiharları azalttığı da görüldü ve sonraki yıllar için de daha bir ikna edici oldu.   

    Peki son yıllarda durum nedir?

    Sosyal medya maalesef bu hassasiyeti biraz bozdu, aynı şekilde dijital medya da…

    Zaman zaman bu konuda hoş olmayan haberler, fotoğraflar görmek mümkün…

   Aslına bakarsanız, dijital medyadaki birçok kişi geleneksel medyadan geldiği için bu hassasiyeti biliyor, yeni nesil de bu konuda hassas ama maalesef şu “daha çok tıklanayım” derdi zaman zaman yanlış yaptırıyor.

   “Peki şimdi bunları niye yazdın ki?” diyebilirsiniz.

    Nostalji yapmak için anlatmış değilim bunları, var bir nedeni, söyleyeceğim.

    Medya, intihar haberlerini gizliyor, gizlemeye devam ediyor, etmelidir de

    Ancak intiharların medya tarafından gizlenmesi artık onları engelleyemiyor.

   Covid-19 salgınının yarattığı sorunlar, insanları intihara sürüklüyor, daha önce de yazmıştım, intiharlarda artış var.

    Medya intiharları “ani ve gayrı tabii ölüm”, “ani ölüm”, “evinde ölü bulundu” gibi veriyor.

    Medya böyle veriyor diye ülkeyi yönetenler, sorunlara çare bulması gerekenler de bunları “normal ölüm” olarak görmemeli.

    Ülkede çok zor durumda olan insanlar vardır, kendini çaresiz hisseden birçok vatandaşımız ne yapacağını bilemez haldedir, evine ekmek götüremeyecek durumda olandan tutun da ömrünün sonuna kadar borcunu ödeyemeyecek durumda olan insanlarımız var.

    Durum çok kötüdür, ülkeyi yönetenler farklı gündemlerle halkın karşısına çıkıyor, boş konuşmalar yapıyor, zordaki insanları göremiyor.

     Sıkıntıdan kalp ve damar hastalıkları nedeniyle ve bazı başka hastalıklarla inanlar genç yaşta hayata veda ediyor, bunun yanı sıra çok sayıda insan intihar ediyor.

     Bunları görün artık, gerçeklerle yüzleşin…

     Zor durumdaki kesimlere ciddi hibeler yaratamadınız, zordaki sektörlerin önünü açacak fırsatlar yaratamadınız, tüm kesimler sorunlarıyla baş başa…

     Hem cumhurbaşkanı hem de hükümet edenler; gece gündüz “Kıbrıs konusu” yönteminizi övüp durmakla, hamasetle, sizinle aynı düşünmeyenleri düşman ilan etmekle, adım başı Türkiye’ye şükran çekmekle, kurultay hesapları yapmakla ve bütün acil konuları ötelemekle ülke yönettiğinizi mi sanıyorsunuz? Halkınız sorunlarla boğuşurken, siz sözünü aldığınız ve heyecanına kapıldığınız yeni ihtişamlı sarayınızda çok mu mutlu olacaksınız?

22/07/2021 22:37
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: ali baturay
MANŞETLER

HK Ali Baturay

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.