Azılı bir suçlu tutuklanıp iade ediliyor. Bu tek başına bir başarı değil

ads ads ads ads
13/07/2022

ads

Hüseyin Ekmekci Hüseyin Ekmekci


Mark Douglas Buddle, yıllardır KKTC’de saklanan bir uyuşturucu baronu. Bunu ben demiyorum, İnterpol kayıtları söylüyor. Neden KKTC? Çünkü burası suçlu cenneti, uluslararası hukukun dışında ve elini kolunu sallayan geliyor, kalıyor, “git” deyen de yok.

Bir operasyonla yakalandı ve Ankara’ya götürüldü. Orada Türkiye polisine, Türkiye polisi tarafından da ülkesine iade edilmek üzere Interpol’e teslim edildi. Biz de, “başarılı bir polis operasyonu” olarak bu olayı öve öve bitiremedik. Her işimiz gibi bu da saçma.

Her şeyden önce, “başarılı” operasyonun sahibi polis teşkilatımız ve siyasi yolu izleyerek, operasyonun başlamasını sağlaya İçişleri Bakanı Ziya Öztürkler’e tebriklerimizi gönderelim. Olması gerekeni yaptılar ve uluslararası bir suç çetesi liderini ülkemizden gönderdiler.

Olay bu kadar basit değil ama. Bu adam, Buddle yani, ülkeye gelmiş. Oturma izni verilmiş. Birileri kolundan tuttuğu gibi, “burada rahat edersin” demiş. Mal satmış, koruma garantisi vermiş, ev satmış, koruma sağlamış. Yani gökten zembille inmemiş, bir plan dahilinde KKTC’ye gelmiş.

Bu ülke suç cenneti. Elini kolunu sallayan herkes, bu adada saklanabilir. Daha önce de oldu, şimdi de var. Bırakın, İngiltere, Rusya, Nijerya, Avustralya mafyasının katili, uyuşturucu kaçakçısı bu adada saklanıyor, “bizi koruyan” Türkiye yargısından kaçanlara dahi oturma izni verip, kucak açmışız.

Örneğin, Türkiye’de yapılan Sarallar operasyonu öncesi de buradan çok sayıda isim sınır dışı edildi. Polis kontrolünde, Türkiye polisine teslim edilerek. Bu adamlar, bu adada, beli silahlı aylarca, yıllarca racon kestiler. Biliyoruz ki, korundular, kollandılar, çiçek gibi bakıldılar.

Buddle olayını, salt, “tutuklandı ve iade edildi” olarak değerlendiremeyiz. Bu resmen insan kaçakçılığıdır, kamu gücünü kullanarak bir suçluya avantaj sağlamadır. Siyaset de, polis de, iş dünyası da bu adamın bir “kaçak” olduğunu bile bile aylarca bu adada kalmasına göz yumdular.

Nereye kadar? Türkiye’den bir işaret gelene kadar… Neden? İnterpol Buddle’ı Türkiye’den istedi. Biz de, başarılı bir polis operasyonu ile paketleyip, verdik. Herif KKTC’den benzin istasyonu dahi satın almış. 8 milyon sterlin ödemiş. Kale gibi ev almış, korumalar, arabalar ödemiş, de ödemiş.

Bu bizim ayıbımız. Bu ülkenin ayıbı. Kim ve kimler bu azılı suçluyu korumuş? Neden ve neyin karşılığında? Kimden mal almış? Adaya parayı nasıl sokmuş? Bunun da geriye doğru araştırılması ve her şeyin ortaya çıkarılması gerekiyor. O zaman operasyon tamamlanmış olacak.

Bayramda sessiz sedasız bir kriz daha yaşadık. Elektrik konusunda yaşadığımız kriz hükümet içi bir krize döndü. Başbakan bu konuda tüm yetkiyi Sunat Atun’a verdi, o da süreci tek elden yönetiyor. Ta ki, 80 milyon TL fazladan yakıta ücret ödediğimiz ana kadar.

Burada yeni bir tartışma başladı. Başbakan, 10 gün adadan ayrılan ve yakıt krizinde adada olmayan Sunat Atun ile aynı kabinede olmak istemiyor. Atun, “Hacca gittim diye beni görevden alamazsınız, istifa da etmem” diyerek, tavrını ortaya koydu.

Maalesef, tuhaf bir sisteme döndü. Hiçbir başbakan, Maliye, İçişleri ve Dışişleri Bakanlarını tek başına görevden alamıyor. UBP böyle bir gelenek başlattı. Koordine gerek. Bu nedenle, Üstel’in “görevden alma” talebine, Cumhurbaşkanı, “Türkiye ile anlaş, öyle imzalarım” yanıtını verdi.

Bu operasyonu tamamlayamayan Üstel de, Sunat Atun’un Bakanlık Müdürü, eli ayağı, her şeyi Ersan Karataş ve kamunun efsane müsteşarı Cengiz Çoli’yi görevden aldı. Bu aslında Sunat Atun’a bir mesaj. Tamam da bize ne? Toplum bu eziyeti neden yaşıyor? Yine başa döndük.

13/07/2022 08:15
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: Hüseyin Ekmekçi
MANŞETLER

HK Hüseyin Ekmekci

© 2019 Digihaber Portal Services Ltd. Haber Kıbrıs.