'Bağla kurtulun' kökü…

ads ads ads ads
03/05/2017

ads

Cenk Uzunoğlu Cenk Uzunoğlu


Lider konumundaki politikacıların uyguladığı bilindik yöntemdir.

Nabız tutmak için çok yakınında olduğu bilinen birine aklındakini söylettirir.

Ama bir de liderin etrafındaki ilk çemberin içinde olan ‘’kraldan kralcı’’ bir kesim vardır.

Bunlar liderin aklındakinin kamuoyunda yaratacağı etkiyi görmekten keyif alacağını bilirler.

Liderin direktifine gerek kalmadan, liderin konu hakkındaki görüşlerini bilmenin rahatlığıyla, inisiyatif alıp konuyu tartışmaya açtırırlar.

Bu vesileyle kimin biat kültürüne ne kadar bağlı olduğunu hem teyit eder hem de pekiştirme yaptırmış olurlar ki bu da kendilerinin çemberin içinde varlıklarını devam ettirmeleri için önemlidir. Daha büyük haltlar yemeden liderin onları ne derece savunup savunmayacağını ölçerler.

****

Geçen hafta ortaya atılan ‘’vilayet’’ polemiği de alışkanlık haline gelen bu uygulamanın en son örneği oldu.

Çok uzağa gitmeyin bir iki hafta önce benzer uygulama Türk kamuoyunu meşgul etmişti.

Danışmanlardan biri referandum arifesinde, Atatürk’ün bir asır önce kurduğu devlet için, ‘’halk gümbür gümbür kendi devletini kuruyor’’ dedi.

Diğer bir danışman da anayasa değişikliğinden sonra eyalet sistemine geçilebileceğinden bahsetti.

Tolerans göstermemekle nam salmış ‘’Reis’’ her iki danışmanı da görevlerinin başında hala daha tutuyor.

Geçen hafta da danışmanların en karizmatiği de belli ki ‘’Reisin’’ etrafındaki konuşmalardan aldığı gaz ile ‘’Kuzey Kıbrıs’ı vilayet niye yapmayalım’’ diyebildi.

O da diğer danışmalar gibi yerinde duruyor.

Allahtan vakit kaybetmeden adadaki siyasi yelpazedeki sağ ve sol partiler bu yeni ‘’açılıma’’ karşı farklı tonlarda olsa da sessiz kalmayarak Kıbrıs Türkünün duruşunu ‘’saçmalamayın’’ diye ortaya koydu.

Bu yazının konusu değil ama bizim hükümet kanadından gelen mesajda söz konusu danışmanın AKP içinde doku uyuşmazlığı yaşanan ve sevilmeyen bir kişilik olmasının bilinmesinin de bence payı vardır.

Yine de ortaya vilayet olma konusunun desteklenmediği açıkça ortaya konmuş oldu. Bu önemlidir.

Önemlidir çünkü bu duruş Türkiye’de aklından bunu geçirenlere açık bir mesajdır. Kim bilir belki de bir sonraki adımda akıllarından ‘’ne olacak canım demokrasi adına referanduma gidilsin, vilayet olmak isteniyor mu diye sorulsun’’ demeye hazırlık yapanlara yerinde bir cevap olmuştur.

Bir avuç seçmenin oy kullandığı 16 Nisan referandum öncesi bir gününü ayırıp adaya TC Başbakan ve Yardımcısı gelip miting yapmıştı. Bu da yetmedi 4 gazetenin ön sayfası reklam amaçlı satın alınmıştı.

Referandum öncesi adada yaşanan bu orantısız ilgi ve alaka acaba sonrasındaki vilayet açılımının da habercisi miydi diye insan düşünmeden edemiyor.

Adadaki 16 Nisan referandum sonucundan sonra danışmanın son çıkışına da anlayacağı dilde elbirliği ile ‘’yürü git’’ denilmiş olması bunun için önemlidir.

Mali açıdan bağımlı olduğumuz devletin başındaki kişinin danışmanının çıkışına kendi çapımızı zorlayarak da olsa bu karşı duruş Rum kamuoyuna ve siyasetçisine de kapak olması lazım.

Rum meclisinin ‘’Enosis’’ kararıyla bizim siyasi partilerimizin ‘’vilayet’’ polemiğindeki duruşu, bizim nerede, Rum’un nerede olduğunu göstermesi açısından bu sorun ile ilgilenen yerli yabancı herkese de referans olması lazım.

İki tarafta art arda yaşanan bu iki gelişme Kıbrıs sorununda kimin ne olduğu ile ilgili de net bir mesaj oldu.

Kıbrıs Türkü etnik aidiyetini, kendi kendine bırakıldığı günlerde bile hiç gönül koymadan dirençle savunmuştur.

Rum tarafındaki ‘’enosis’’ çıkışına rağmen gaza gelmemiş, bunun etkisine takılıp ‘’biz de Türkiye’ye bağlanırız’’ diye bir yola girmemiştir.

Kıbrıs Türkü ayrı bir varlık olarak bu inancını savunmaya gittiği yere kadar devam edeceğinin bir kez daha altını çizmiştir.

Gücü elinde tuttukları sürece varlıkları olanların, Kıbrıs Türkü üzerinde ağırlıkları olmadı, olamaz.

Rum, AB ve Türkiye deki egemen çevrelerin tümüne ortak mesaj budur.

****

Problem göçe rağmen Kıbrıs Türkünün ayrı bir varlık olarak yaşam mücadelesini devam ettirme isteğindedir.

Vilayet olma meselesinin kökünde Kıbrıs Türkünün ileride yalnızca ‘’Kıbrıslılık’’ yöneliminde bulunmasına karşı güvensizliği barındıran yaklaşım vardır.

Ayni güvensizlik kendine dönüp bakma zahmetinde bulunmayan Rum’da da bizim yalnızca ‘’Türklük’’ yöneliminde bulunmamız ile ilgili de vardır.

O güvensizlik de bunu düşünenlerin kendilerine olan güvensizliklerinden kaynaklanmaktadır.

Bunun da kökünde Kıbrıs Türkünün anlaşma olsun ya da olmasın ayrı bir varlık olarak hareket etmesini istememek yatmaktadır.

Konu güvensizlik ekseninde dönüp dolaşıp ada etrafındaki doğal gaza ve bununla ilgili bizim şu an bilmediğimiz hazırlık ve planlara işaret etmektedir.

03/05/2017 11:48
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: cenk uzunoğlu
MANŞETLER

HK Cenk Uzunoğlu

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.