Bakın bakın ne olmuş; Özgürgün masterler atletizm birincisi gelmiş, Emrah Yeşilırmak de partili olmuş

“Keçi can derdinde kasap et” misali meseleler...

ads ads ads ads
20/09/2020

ads

Ali Baturay Ali Baturay


    Annem insanı çileden çıkaracak, olmaması gereken bir durum olduğunda, o gerçekleşen şey karşısında çok sinir olmak, ortalığı dağıtmak gerektiğinde sinirlerine hakim olur, durur ve “İnnallahe meassabirin” derdi, ardından da “Allah bana sabır versin” diye eklerdi…

    Rahmetlik nenem de kullanırdı, “İnnallahe meassabirin” sözünü…

    Çocukken bu sözü duydum mu hoş bir durum olmadığını anlardım ama duymak da isterdim, hoşuma giderdi annemin söyleyişi…

    Gider, “Anne söyler misin, duymak istiyorum” derdim, annemse “Öyle her dakika söylenmez bu söz” derdi…

    "İnnallahe meassabirin" ayeti; “Allah sabredenlerle beraberdir” anlamındadır.

    Annem o yüzden bu sözün ardından “Allah bana sabır versin” derdi…

    Olumsuz ve sinir bozucu durumlarda aklıma hep annemin bu sözü gelir…

    Dünkü haberler içinde iki haber gördüm, ikisi de tam bu sözü anımsattı bana…

    Birincisi şu; bir yıldır hem ülkeye hem de meclise uğramayan, hakkındaki “haksız kazanç” davasına katılmayan milletvekili, eski başbakan ve eski UBP Başkanı Hüseyin Özgürgün, İstanbul’da masterler atletizm yarışlarına katılmış ve iki birincilik elde etmiş…

    İkincisi de şu; batmış Yenierenköy Belediyesi’nin genç ve başarılı, bağımsız Belediye Başkanı Emrah Yeşilırmak, törenle UBP’ye katılmış, UBP rozetini de başbakan takmış…

    Gerçekten de bu topluma sabır lazım…

    Bu iki olay da bu günlerde “Keçi can derdinde kasap et” misali halkla dalga geçmekten başka bir şey değil…

     Sorunlar altında ezilen, en kötü günlerini yaşayan halk neyin derdinde, bunlar ne derdinde?

     Önce Sayın Hüseyin Özgürgün’e bakalım isterseniz…

     Ülkemiz 1974’ten bu yana belki de en zor günlerini yaşıyor, sağlık alanındaki Covid-19 tehdidi ve beraberinde gelen ekonomik yıkım halkı perişan etti...

     Hem yürütmeye hem de yasamaya, yani meclise de hükümete de büyük görevler düşüyor, yapılacak çok iş var…

     Hele de hükümet edenler için büyük sorumluluklar var ama hükümetin büyük ortağının milletvekili Hüseyin Özgürgün, atletizm şortunu ve atletini giymiş, masterler atletizm yarışlarına katılmış, dereceye de girmiş, gururla kürsüye de çıkmış… Oh guzzum oh, ne keyif ama ha?

     Arkadaşları burada hem hükümet işleriyle, hem de cumhurbaşkanlığı seçimiyle uğraşıyor, partisi hem Covid-19 mücadelesi hem de seçim yarışından önemli bir sınav vererek çıkmak için uğraş veriyor ama Hüseyin Bey, İstanbul’da gününü gün ediyor.

     Mecliste dokunulmazlığı kaldırılmış, hakkında başsavcılığın ciddi bulguları var, “suçsuz” olduğu iddiasındadır ama hakkındaki iddiaları çürütmek için gelip mahkemesine katılmıyor, meclise dönmüyor, “istifa mektubu” gönderiyor, buna rağmen UBP, DP ve YDP yetkilileri Özgürgün’ün istifasına onay vermeyeceğini söylüyor…     

     Tüm bu tuhaflıklar bir yana, ülke yangın yeriyken, İstanbul’da masterler atletizm müsabakasına katılabilecek kadar Hüseyin Bey’in keyfi yerinde…

     Lütfen bana biri söylesin, normal mi bu yaşananlar yoksa ben mi normal değilim?

     Gelelim ikinci olaya; yani Yenierenköy Belediye Başkanı Emrah Yeşilırmak’ın UBP’ye katılma meselesine…

     Zamanı mı şimdi bunun? Yenirenköy halkının ve ülke halkının buna ihtiyacı mı vardı, böyle bir zamanda?

     Emrah Yeşilırmak, takdir ettiğim ve başarılı bulduğum bir belediye başkanıdır, öyle bir belediye için aday olmuştur ki koca koca siyasi partiler orada aday çıkarmaya cesaret edemedi, şu anda katıldığı UBP bile…

      Siyasi partilerin aday çıkarmaya korktuğu bir beldeden bağımsız aday olarak kazanıyor, iyi işler de yapıyorsun, şimdi ülkenin en cafcaflı döneminde ne gereği vardı ki böyle bir katılıma, hem de başkalarına “toplanmayın” diyen hükümet üyelerinin toplanıp, tören düzenlemesiyle…

     En canımı sıkan ve en karşı çıktığım şey; bağımsız seçilen kişilerin seçim sonrası başka bir partiye geçmesidir.

     Böyle bir olay, o kişiye oy verenlere hakarettir.

     O kişiyi insanlar bağımsız seçiyorsa, görev süresi bitene kadar bağımsız kalmalıdır.

     Görev süresi bitince bir partiye dahil olacaksa olur, yeni seçimlere yeni partisiyle katılır, etik olan da şık olan da budur…

     Geçmişte de örneklerini gördük, adamı “bağımsız” etiketiyle seçerler, adam üç hafta sonra bir partiye dahil olur…

     Emrah Yeşilırmak geçmişte UBP’li olabilir, gönlünde UBP de olabilir, son derece normal bir şeydir, kimse de ona “neden?” diye soramaz, isterse seçimde Sayın Ersin Tatar için de çalışabilirdi, en doğal hakkıdır ama bence görev süresi bitene kadar partili olmamalıydı.

     Aptal değiliz tabii ki, biliyoruz nedenini, cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi Sayın Ersin Tatar’a bir nevi destektir bu, batmış belediyeyi yüzdürmeyi başarmış, başarılı bir belediye başkanının seçim öncesi UBP’ye geçmesi ciddi bir destek olarak görülüyor.

     Öte yandan da zor durumdaki belediyenin başkanı hükümetin büyük ortağına katılınca, katkı alması kolaylaşacak, destek artacak, yani çift taraflı kazanç…

     Hade Emrah Yeşilırmak genç bir arkadaş ama yıllardır siyasetin içinde olan UBP’nin kurmayları böyle küçük hesapların kazanç sağlamayacağını öğrenmedi mi halen?

     Toplum bu kadar zor günlerden geçerken, gittikçe artan dertlerine çare beklerken (en sonuncu sorunu söyleyeyim mesela susuzluktan kırılırken),  siz tribünlere oynamanın yarardan çok zarar vereceğini, halkın gözünün içine baka baka “gör beni da göreyim seni” oyunu oynamanın hem etik hem de şık olmadığını göremiyor musunuz?

    Hem Emrah Yeşilırmak’a hem de UBP’ye hayırlı uğurlu olsun ama hiç zamanı değildi…

    Ah şu cumhurbaşkanlığı seçimleri, seçim kaygısı başınıza getirmedik dert, getirmedik absürtlük bırakmadı, yine de vazgeçmiyorsunuz…

    Hade bakalım halk can derdindeyken Hüseyin Özgürgün, masterler atletizm müsabakasında başarıdan başarıya koşsun, Emrah Yeşilırmak da törenle UBP rozetini taksın…

    Acele edin, birkaç bağımsız belediye başkanı daha var, onları da törenle partili yapın, çünkü bugünlerde yapılması gereken en acil iş budur…

     Annemin ve nenemin deyişle; “İnnallahe meassabirin… Allah sabır versin bu topluma…”

20/09/2020 18:14
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: ali baturay, hüseyin özgürgün
MANŞETLER

HK Ali Baturay

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.