Bu ülkede bazı şeylerin konuşulması istenmez, konuşursanız, tartışırsanız “ülke ya da kurumlar zarar görür” diye düşünülür…

   Oralarda sorunlar, sıkıntılar da olsa konuşmanızı istemezler…

   Mesela ülkemize gelen uluslararası öğrencilerin yaşadığı veya yaşattığı sorunlar meselesi…

   Ülkemizde böyle bir sorun var, görmek istesek de istemesek de var.

   Biz bunları konuşursak, tartışırsak, yazarsak üniversitelerimizin zarar göreceği düşüncesi hâkim.

   Tam tersine, bu konuları gündeme getirip, ciddi tedbirler almalıyız ki üniversitelerimiz bundan zarar görmesin, ülkemiz bu konuda sabıkalı olmasın.

   Siz zannediyor musunuz ki insanlar bu sorunları yaşıyor da ülkelerinde duyulmuyor, oralarda ülkemize karşı bir önyargı oluşmuyor?

   Siz zanneder misiniz ki öğrencilerin polisiye haberlerde yer alması, tutuklanması, mahkemeye çıkarılması haberleri duyulmuyor, görülmüyor ve bölge ülkelerdeki diğer üniversiteler tarafından aleyhte kullanılmıyor? Hepsi de oluyor…

    Biz zannediyoruz ki devekuşu gibi kafamızı kuma gömünce hiçbir şey görünmüyor.

    Biz zannediyoruz ki ülkemize gelen uluslararası öğrencilerin yaşadığı ve yaşattığı sorunları halının altına süpürdükçe onlardan kurtulacağız.

     Hayır, sorunları gizlemeye çalıştıkça onlarla baş edebilmemiz daha zor oluyor.

     Ülkemize üniversite eğitimi almaya veya çalışmaya gelen insanların yaşadığı sorunlar zaten uluslararası bazı raporlarda yer alıyor.

     Biz o raporlarda yer almamak için çaba harcayacağımıza o raporların önyargılı hazırlandığını söylüyoruz, ülkemize düşmanlık yapılmak istendiğini düşünüyoruz.

     Özeleştiri yapamıyoruz, hatalarımızı, eksikliklerimiz, yetersizliklerimizi göremiyoruz…

     Buradaki bazı sorunlar o raporlara düştükten sonra, evet bunları aleyhimize kullananlar oluyor ama işte mesele o raporlara düşmeyecek tedbirleri almaktır.

     Yapılması gereken, her gün mahkeme haberlerinde öğrencilerin ya da ülkede çalışan insanların haber olmasını engellemektir.

     Bunu yapabilmeliyiz ama yapmıyoruz, yapamıyoruz, gerekli tedbirleri alamıyoruz, sonra da uluslararası medyaya veya raporlara düştüğümüzde de üzülüyoruz, başlıyoruz, “Bize düşmanlık yapıyorlar” demeye.

     Sen kendine çekidüzen vermiyorsun ki bu durumlara düşmeyesin…

     Bazı ajanslar, dolandırıcı kurumlar, ülkemize öğrenci olarak getirilen bazı insanların paralarını alıyorlar ama onlara vaat ettiklerini yapmıyorlar.

     Onları kandırıyorlar, çok cazip şeylerin sözünü veriyorlar, onlara cennet vaat ediyorlar ama burada cehennemi yaşatıyorlar.

     Çaresiz durumda kalan bu kişiler, istemediği şeyler yapmak zorunda kalıyor, kaçak çalıştırılıyor, ülkede kaçağa düşüyor, sözde çalıştığı yerde sömürülüyor, istismar ediliyor, kimisi işten de çıkarılıyor ve bu kişiler suça karışıyor…

    Çaresiz kalan kişiler, kötü niyetli çevrelerin ağına düşüyor ve bunun sonucu ortada…

    Zorda kaldığı için hırsızlık, soygun ve benzeri başka suçlar işleyenler var. 

    Öğrenci kılığı altında ülkemize gelen, burada suç faaliyetlerine katılan, kendi ülkelerinde örgüt üyesi bazı kişiler olduğu biliniyor. Bunlar diğer bazı öğrencileri de istismar ediyor.

    Bazı ülkelerin dışişleri bakanlığı yetkililerinin ya da Kıbrıs’taki büyükelçiliklerinin bizim KKTC yetkililerini bu örgütlere karşı uyardığı, kendi ülkelerindeki tehlikeli örgütlerin uzantılarının ülkemize geldiğini ve bunlara fırsat verilmemesi gerektiğini söyledikleri bir şehir efsanesi değildir. Ancak bu uyarıların yetkililerimiz tarafından fazla dikkate alındığı yok…

    İnsan tacirleri buralarda fır dönüyor, bunlara göz açtırmamak gerekiyor.   

    Mesela bugünlerde medyada yer alan insan ticareti soruşturmasını takip ediyor musunuz?

    Mahkeme haberinde polisin konuyla ilgili anlattıklarını okudunuz mu?

    Polis, insan ticareti zanlılarının 2021 ile 2022 eğitim döneminde 5 farklı eğitim kurumuna 322 Bangladeş uyruklu kişinin kaydını yaptırdığını ancak hiçbirinin eğitime devam etmediğini, 22’sinin başta askeri yasak bölgeyi ihlal etme olmak üzere çeşitli suçlardan yakalanıp, cezaevine gönderildiğini söyledi.

     Hade bakalım, 322 kişi üniversitelere kayıt yaptırıyor ama ortadan kayboluyor, sonra da suçlu olarak hapsi boyluyorlar. İşte bu olmamalı, bu konuda çok titiz davranılmalı, bu gibi durumlarda daha süratli davranılmalı, kör kuyuya düşer gibi insanlar kaybolmamalı.

     Bu kadar kolay olmamalı insanların üniversiteye kaydı ve ortadan kaybolması, ülkeye gelen kişilerle ilgili kılı kırk yarmalıyız.

     Kim bilir bunun gibi daha ne kadar örnek vardır, kim bilir mağduriyetin, istismarın büyüklüğü ne kadardır?

     Bakın polis mahkemede; “mağdurların, çeşitli eğitim kurumlarına kayıt ettirilip, inşaat işlerinde çalıştırıldıklarının tespit edildiğini” söylüyor.

     Nedir yani bu? Ne demek öğrenci diye kaydettirilip, inşaat şirketinde çalıştırılmak? Bu kadar basit mi yani bu işler? Bizim bunları disipline edecek kabiliyetimiz yok mu?

     Artık bu utanç verici duruma bir son verilmeyecek mi?

     Bakın bu ay içinde insan tacirleri, 21 ve 27 yaşındaki Bangladeş uyruklu iki kişiyi, Bangladeş’ten Avrupa’ya götürme vaadiyle KKTC’ye getirmiş, bunun karşılığında, insan ticareti mağdurlarından 6’şar bin Euro para almışlar.

     Bu iki kişiyi üniversiteye kaydettirip, inşaata çalışmaya göndermişler, yetmemiş; bu kişiler mağdurları Kıbrıs Cumhuriyeti’ne geçmeleri maksadıyla Yiğitler Burcu bölgesini gösterip buna karşılık bu kez de kişi başı 150 Euro almışlar. Gerçekten ülkemiz adına utanç verici.

     Bu olaylar ne ilktir ne de son olacaktır, çünkü ülkedeki yapı, insan ticareti yapanlar için caydırıcı değil.

      Ülkemize uluslararası öğrenciler gelsin tabii ki… Gelsin ama “kim olursan ol gel” mantığıyla değil, kriteri olmalı bunun, sıkı tedbirler alınmalı, ajans adı altında insan ticareti yapanlara kapılar kapanmalı, insan tacirleri bu kadar rahat dolaşamamalı buralarda.

      Üniversiteler de kendilerine kayıt yaptırılan gençlerin, hiç okula gelmeden inşaatlarda, fabrikalarda kaçak çalıştırılmasını gerçekten sorun olarak görmeli, buna fırsat vermemelidir.

      Görüyorsunuz işte, öğrenci diye gelen insanlar hem çok büyük sorunlar yaşıyor hem de dolayısıyla suça karışarak ülkemize de sorunlar yaşatıyor.

     Ülke insanı, yabancıların karıştığı polisiye olaylar nedeniyle tüm uluslararası öğrencilere ve işçilere aynı gözle bakmaya, genelleme yapmaya, hiç suçu olmayan insanlara kötü davranmaya, ırkçılık yapmaya başladı. Bu durum iyiye gitmiyor, hem de birçok bakımdan.

      İnsan tacirleri nedeniyle perişan edilen insanlara mı, mağdur olanların suç patlamasına yol açmasına mı, ülkede kaçak yaşama, kaçak işçiliğe, kayıt dışılığa mı, yoksa ülkemizin ve üniversitelerimizin adının kötü anılmasına mı yanalım?

      Bunları önemseyin artık, gerçekten ciddiye alın, halının altına süpürmeyin, sonunda yarattığınız bu enkazın altında kalacak herkes.