Rakamlar her şeydir. Haziran ayı başında başlayan Covid 19 vaka tırmanışı, devletin resmi kayıtlarına göre günlük 390 vakaya tırmandı. 29 Haziran- 5 Temmuz tarihleri arasında 1, 6- 12 Temmuz tarihleri arasında ise iki kişi Covid 19 nedeniyle yaşamını yitirdi.

Vakalar, 1 Haziran itibarı ile tırmanmaya başladı. 1- 8 Haziran tarihi arasında günde ortalama 39 vaka vardı. Bu rakam 8- 14 Haziran tarihleri arasında 44 vakaya, 15- 21 Haziran tarihleri arasında 122 vakaya, 22- 28 Haziran tarihleri arasında da 214 vakaya çıktı. Şimdi ölümler de başladı.

Yoğun bakımda 4 Covid 19 hastası vardı, 2 kişi halen yoğun bakımda çünkü iki isim yaşamını yitirdi. Vakaların artması ile birlikte, yoğun bakım, yatak ihtiyacı doğmaya başladı. Şu anda Covid 19 hastalarının başvuracağı bir merkez yok. Oysa çalışan bir sistem vardı, bozdular.

Şimdi de, “gurur” yapıp, sistemi yeniden dizayn edeceklerine, hastalara diyorlar ki, “Acil servislere başvurun…” Kas ağrısı, eklem ağrısı, sıcaklık, öksürük şikayeti ile acil servislere başvuranlar saatlerce bekliyor. Dahası, acil servisler bulaşın merkezi haline getiriliyor.

Oysa, mis gibi işleyen bir sistem vardı. Acil Durum Hastanesi, zor günlerde bunun için dizayn edilmişti. Tamam, artık eskisi gibi yatan hasta yok, yoğun bakım hastası yok… Bari bir bölümü açık bırak. Zaten yetişmiş, tecrübeli doktor ve hemşire var, görevli var. Başvuru merkezi orası olmalı, tek…

Şimdi sistem darmadağın. Bakanlık diyor ki, “acil servise başvurun”, konuyu orada kapatıyor. Sonra da hastanın sağında, solunda, ortasında, kıyısında, köşesinde kaç tane yatak varsa, “buraları boş” diyor. Çünkü, doktor ve hastalar köşe kapmaca oynayacak hastane içinde. Ora koştur, bura koştur

Ve bir rakam daha. 2.5 milyon Euro… Bir rakam daha. 80 milyon TL Bu iki rakam, kötü yönetimin, daha doğrusu bilinçli kötü yönetimin bu halka kazığı. Güney Kıbrıs’tan kilowatt saati 8 TL olan elektrik alıyoruz. Biriken borç 2.5 milyon Euro. Ödeyeceyik, beklesin Rum oğlu…

80 milyon TL ise, bu gün adaya 3 defada getirilen 19 bin ton, yani 25 gün yetecek akaryakıta ödenen “fazladan” para. Bakınız, “ödenen para” değil ha, fazladan ödenen, “taşıma ücreti kazığı” ayağına ve “son anda yakıt istediniz” filmi ayağına bu toplumun ortak kasasından çıkan fazla para

Bunun hesabı, umarım sorulacak. Kimden mi? Kimlerse onlardan. Maliye Bakanlığı ile Kıb- Tek ekseninde bu işte kimin dahli varsa. Eski yeni, kim varsa. “Bu para faturalara yansıtılmayacak” safsatası ise, kocaman bir kandırmacadan ibaret. Bu para bizim, uçtu gitti

Başbakan Ünal Üstel ile, Maliye Bakanı Sunat Atun arasında “soğuk savaş” var. Sunat Atun’u görevden almak isteyen Başbakan, “onay” bekliyor. Kimden? Türkiye’den tabii ki. Bu hale sokuldu bu adada siyaset. Neden almak istiyor? E aha uğradığımız zarar nedeniyle…

Başbakan, Sunat Atun’u görevden alamadı, Cumhurbaşkanı da, “Tükiye’den izin al, sonra görevden al” dedi. Başbakan da oturdu, ne kadar maliye müdürü, müsteşarı varsa hepsini görevden aldı, Atun adada yokken. Atun boş durur mu, adaya geldi, makama geçti ama yeni müsteşara imza yetkisi vermedi

Şimdi tıpkı “Faiz- Atun” döneminde yaşandığı gibi, “Üstel- Atun” döneminde de, “kimse Kıb- Tek’e karışmasın” üzerinden bir bilek güreşi başladı. Net söylüyorum, Türkiye, Kıb- Tek- TPIC- yakıt ekseninde bir başbakan yedi, bir başbakan daha yer mi? Göreceğiz.

Bu arada, dün saat 19.00’da başlayan riskli yakıt boşaltma işlemi, şu ana kadar sorunsuz devam ediyor. 5 bin ton civarı bir yakıt, saat 08.00 itibarı ile tahliye edildi. Bu akşamı, yarın sabaha bağlayacak saatlerde tahliye işleminin sorunsuz tamamlanması bekleniyor