Başbakan Saner ile Sağlık Bakanı Pilli’nin birlikte çıktığı basın toplantısı ne anlatıyordu bize?
18/01/2021
Ali Baturay
Bir hayli şey yaşayıp, yaşatıp da hiçbir şey olmamış gibi davranmak kolay mıdır? Kolay değil, isteseniz de değil… Mesela şunlar yapılabilir; istenmeyen şeyler yaşandığında ya istifa edip oralardan ayrılırsınız, ya “hata yaptım” deyip özür dilersiniz ya da kafanızı yere sokar, hiçbir şey olmamış gibi davranırsınız.
Hiçbir şey olmamış gibi davranırsınız davranmana ama diliniz söylemse de vücudunuz sizi ele verir. Vücut dili harika bir şeydir, siz “yok bir şey” deseniz de vücut diliniz, “yalan söylüyor, var bir şey” diye bağırır. Hele de sizi birazcık olsun tanıyorsa karşındakiler, o vücut dilini çok iyi çözebilir.
Hafta sonu Başbakan Ersan Saner ve Sağlık Bakanı Ali Pilli arasında çok şeyler yaşandı, hatta Ali Pilli ile Bakanlar Kurulu arasında da diyebiliriz. Koordine olamayan, ortak bir karar çıkaramayan ve birbirine nispet yaparcasına birkaç saat arayla farklı açıklamalar yapıp, halkı şaşkına çeviren koca koca adamların yaptığı, “olur böyle şeyler” denemeyecek kadar ciddi bir olaydı.
“Kim haklı kim haksız” tartışmasına girmeden söyleyebiliriz ki, toplamda bir rezalete imza atılmıştır. Hükümetin de Başbakanın da Sağlık Bakanının da böyle bir darmadağın, ciddiyetsiz görüntü verme, halkın kafasını karıştırma ve endişelendirme hakkı yoktur. Bakanlık koltuklarında oturan kişiler, sorumluluklarının bilincinde olmalıdır, ne görevlerini ihmal etmeli ne de kendilerini kral zannetmeli. Azınlık hükümetinde her bakan kendini ayrı bir hükümet olarak görüyorsa vay halimize…
Sağlık Bakanı, hem Bakanlar Kurulunun üyesidir hem de Sağlık Üst Kurulunun başındadır, ikisi arasında köprü kuracak olan kişidir, varsa bir derdi onu kabinede bakan arkadaşlarıyla çözmelidir. Eğer bir sorun varsa ve bakan arkadaşlarını ikna edemiyorsa, ülke felakete sürükleniyorsa o zaman da çıkar bir açıklama yapar, “Ben durumu arkadaşlarıma anlatamıyorum, durum bu, bu, budur” der ve istifasını sunar.
Eğer dediği kadar durum kötüyse ve hükümet bunu göremiyorsa, halkı da uyandırmış olur, istifası da herkesin uyanmasını ve ciddi tedbir alınmasını sağlar. Eğer böyle kötü bir durum yoksa ve Sağlık Bakanı bunu aslında bir siyasi hesap ile yapıyorsa onu da bilmemiz lazım.
Sağlık Bakanı, neden Bakanlar Kurulunun haberi olmadan Sağlık Üst Kurulu kararıyla ülkeyi kapatma kararı alıp açıkladı? Sağlık Bakanı neden Bakanlar Kurulunda oybirliğiyle alınan bir karara imza atıp da buna rağmen, neden birkaç saat sonra gidip diğer şapkasını takıp, “kapanma kararı” duyurdu? Bu konuda Ali Pilli’nin halka bir açıklama borcu vardır.
Böyle şey olmaz, olmamalıdır… Ali Pilli’nin bu hareketi kafamızı karıştırmıştır, “durum gerçekten çok kötüdür de bizden bir şey mi saklanıyor?” diye endişe etmeye başladık. Eğer durum o kadar kötüyse ve Sağlık Üst Kurulu o nedenle kapanma kararı aldıysa, peki neden Ali Pilli Bakanlar Kurulundaki o uzun toplantıdan sonra geri adım attı? Geri adım atacak kadar kötü değil miydi yani bu durum?
Durum o kadar kötü değilse neden Sağlık Bakanı, Başbakanın açıklamasından saatler sonra aynı gün, gece yarısına kısa süre kala bu açıklamayı yaptı? Ertesi günü bekleyemeyecek kadar acilse durum, neden ertesi gün “kapanmadan” geri adım atıldı, neden “bir hafta izleyeceğiz” denildi?
Bu sorulara cevaplar verilmelidir, eğer cevap verilemiyorsa bu yaşananların siyasal güç savaşı olduğunu düşüneceğiz. Bizim gibi tüm insanlar, çünkü vatandaşlar böyle çelişkiler karşısında size de devlete de saygı duymaz ve kurallara uymakta zorlanır.
Bu ülke insanının kurallara uyması bekleniyorsa, önce devlet yöneticilerinin hem davranışları hem icraatları hem de birbirleriyle ilişkilerinde örnek olması, işi çelişkiye, kavgaya, tartışmaya çevirmemesi gerekir.
Uzun bir Bakanlar Kurulu toplantısının ardından Başbakan Ersan Saner ve Sağlık Bakanı Ali Pilli basın karşısına çıktı. O basın toplantısında Başbakan Saner, istediğini yaptıran ve iktidarın/ yetkinin kimde olduğunu kanıtlayan bir özgüven ve rahatlamış halle karşımızdaydı, sorunu çözmüş olmanın ruh halindeydi, yanında çıkardığı ve yüzünden düşen bin parça olan Sağlık Bakanını da herkese teşhir ediyordu.
Oradaki görüntü, “Ben bu arkadaşın kulağını çektim, yanlışını anladı, bundan sonra yapmayacak. Burada yetkili benim, bu benim yardımcımdır, onun değil benim sözüm geçer. Eğer sözümden çıkarsa da onu görevden alırım. Onu buraya da çıkardım ki gerçeğin ne olduğunu göresiniz” demekti aslında. Evet bunlar söylenmedi ama bunlar ima edildi, vücut dilinin anlamı buydu, oradaki basın toplantısı ve söylenenlerin tercümesi budur maalesef.
Basın toplantısına silah zoruyla çıkarılmış bir görüntüde olan morali çok bozuk, “bitsin de gidelim” havasında olan üzgün, küskün Ali Pilli, kendisine yöneltilen soruyu bile Başbakan Saner’e aktarıp cevap vermemiştir. Pilli, vücut diliyle, “Ben elimden geleni yaptım ey halkım ama baskı ile beni sindirdiler, kararımızı da zorla geri aldırttılar. Aslında istifa ederdim ama sizin için daha yapacak işim var” der gibiydi. Aslında istifa etmesi gereken bir noktada olduğunun farkında ama bunu yapacak cesareti de yok, çünkü bu “bakan olmak/ bakan kalmak” hoşuna gidiyor, bunu sevmiş durumda.
Başbakan Ersan Saner ya Sağlık Bakanı Ali Pilli’yi görevden alacaktı ya da halkın karşısına çıkarıp utandıracaktı, dayak atardan beter edecekti ve kendisinin yetkili olduğunu kanıtlayacaktı. İkincisini yaptı, kendince itibarını kurtardı.
Geriye de Ersan Sanerciler ve Ali Pillicilerin sosyal medyada kavgası kaldı. Halbuki bizim istediğimiz bu mu? Hayır kesinlikle bu değildir? Biz iyi bir yönetim bekliyoruz, bu salgın günlerinde hem sağlık hem de ekonomi bakımından başarı bekliyoruz, “kapanma olacaksa bu neye göre, hangi kritere göre isteniyor” bilmek istiyoruz, tabii “neye göre kapanmamamız gerektiğini” de söylemelisiniz. Halk, ortaya çıkan çelişkilerden korkuyor ve “acaba bizden bir şey mi saklanıyor” diye ne yapacağını bilemiyor. Bunu yapmaya hakkınız yok.
- Bu bir veda yazısıdır
- Ülkede tahmin edilenden daha çok zor durumda insan ve işletme var…
- Zor durumdaki vatandaşa dokunacak ve erken sonuç verecek tedbirler alınmalıdır
- Yerel seçimler, aynı zamanda UBP’nin UBP’yle mücadelesi olacak gibi
- Trafiğe çıkan herkes ölüm tehlikesi altındadır
- Mahkûm ve tutuklu aileleri, yeni cezaevindeki eksikliklerden şikayetçi
- Velev ki KIB-TEK’te sorunlar 2023’te bitecek, peki yaratılan enkazın hesabını kim verecek?
- Dev bir krizle mücadele eden esnafa, minicik bir ekonomik paket geliyormuş
- KIB-TEK’teki gelişmeleri kanıksamayın, birkaç yıldır yaşananlar olağan değildir
- Hak ihlallerini herkes biliyor, görüyor ama yasalar çalıştırılmıyor…
- TÜM YAZILARI için tıklayınız