İHALECİLERLE PROJESİ OLMAYANLAR ARASINDA SIKIŞIP KALDIK. VATANDAŞ GİBİ MUHALEFET DE OLUP BİTENİ SADECE SEYREDİYOR, SOSYAL MEDYADAN AVAZININ ÇIKTIĞI KADAR BAĞIRIYOR… O KADAR

BAŞBAKAN BUGÜN ANKARA’DA ENERJİ İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASINA İMZA ATACAK. BU İMZA, AKSA İLE SÖZLEŞME UZATILMASI, AYNI ZAMANDA KABLO İLE ENERJİ SÜRECİNİN BAŞLAMASI DEMEK…

Her hükümete bir isim bulma konusunda hiç de zorlanmıyoruz. Geçmişe gitmeye gerek yok. Bu hükümet de “ihale hükümeti”. Bildiğiniz sabahtan akşama kadar ihale açmak, o ihaleyi adrese teslim etmek, gerekirse bunun için Meclisi de kullanarak yasa yapmak. Tarih böyle bir hükümet hiç görmedi…

Ne yargıdan çekiniyorlar, ne vatandaştan utanıyorlar. Pervasızca ihaleden ihaleye sıçrayıp duruyorlar. Yetmedi kamu kaynaklarını peşkeş çekmek için iktidar gücünü kullanıyorlar. Hepsini anlatıyoruz, söylüyoruz, yazıyoruz, isyan ediyoruz. Maalesef utanmak yerine, üste de çıkıyorlar…

Bafra’da başka film, Girne kıyılarında başka film, Mağusa limanında film içinde film, atamalarda soygun… kimin parası? Hepimizin. Sağladıkları imtiyazlar kimin? Bu devletin. Daha nasıl anlatılabilir ki? Esas üzüldüğüm, tüm vekillerin bunları bilip sadece parmak kaldırması…

“İhaleci değilim” diyenler de "kabloyu, suyu, limanları doğru modelle ben yönetebilirim" diyemediğinden, ötesi eleştirme dışında herhangi bir projeleri de olmadığından, onlar da bizimle beraber izliyor.. Muhalefetten bahsediyorum…

Çok mu şey istiyoruz gerçekten? Huzurlu bir ortam bizim talebimiz… Devletin malı çalınmasın, ihalesi şeffaf olsun, bakanlık mevkisine gelen biri vizyonuyla ülkeye değer katsın, ihale takibi yapmasın ve elbette maaşı kendine yetsin. Unutmayın bu devlet kendisine hizmet eden her makama maaş veriyor.

Artık, kamu mekanizması içindeki yargı sisteminin de devreye girmesi gerekiyor. Maliye teftiş, başbakanlık denetleme, Mali Polis, savcılık… Kim koruyacak vatandaşı, kim savunacak. Kime güveneceğiz, en tabi vatandaşlık hakkımızı nerede arayacağız? Burası iyice üçüncü dünya ülkesi oldu, biz de maraba….

Ülke demokrasisi büyük bir yara alıyor. Cumhuriyet Meclisi yanlışları Yasayla düzelten, cumhurbaşkanlığı imzasıyla yanlışa sahip çıkan, savcılık görüşü ile siyasetin ayıbını onaylayan makamlar haline geldi. İhalelerden atamalara kadar. Peki bu anayasal kurumlar neden var? Yanlışı ortadan kim kaldıracak?

Hep birlikte dibe çöküyoruz maalesef. Yetkiyi elinde bulunduranlar seyirci pozisyona geçmiş, arsız güçlü konumunda. Bu korkusuzluk zırhı, “nasıl olsa hesap soran yok, rezil de olmam” rahatlığı bizi bitiriyor. Bunu görmek için gazeteci olmaya gerek yok. İktidar vekilleri de silkinip kendine gelmeli…

Ve elektrik. Başbakan bugün Türkiye’de. Ekini ile birlikte Ankara’ya çıkarma yaptı. Erdoğan körfez ülkelerinden KKTC’ye geldiğinde, KKTC- TC hükümetleri çok önemli bir anlaşmaya imza atmış olacak. Enerji İşbirliği Anlaşması. Üstel bu sabahtan itibaren imza için Ankara’da

İçeriği detaylı bilmiyoruz. Bildiğimiz; AKSA ile sözleşme uzayacak, devamında kablo ile elektrik için devletten devlete anlaşma imzalanacak. Kablo ile enerji işi de, Türkiye devleti tarafından AKSA üzerinden projelendirilecek…

Hükümet bu noktada kendi içerisinde bir kavga yaşıyor. Olgun Amcaoğlu, en az yüzde 51 üretimin Kıb- Tek’te olması gerektiğini söyleyerek, buna göre davranıyor. Hükümet içerisinde “üretim kaynağının önemi yok, halk elektriksiz kalmasın” diye bakanlar da var…

Dün, Kıb- Tek 35 megavatlık, 2 yeni jeneratör için uluslararası ihale kararı aldı. Bunun için Merkezi İhale Komisyonu yetkilendirildi. Aşkım odur ki, uzun süre bu ihalenin tamamlanması mümkün değil. Bu sürede ya AKSA hızlı bir yatırımla üretimin yüzde 60’ına ulaşır, ya da uzun süre bu kriz devam eder

Bilinmelidir ki, yoğun yerleşimin olduğu Long Beach, Gönyeli Yenikent, Esentepe gibi bölgelerdeki elektrik kesintileri üretim temelli değildir. Elektrik üretilse de bu bölgelere her biri 10 milyon dolar civarında olan şalt sahaları kurulmadığı sürece kesintiler devam edecek

Bu bölgelerde halktan satılan herneyse başına sterlin üzerinden trafo katkı payını alan Kıb- Tek, maalesef oluşan bataklık içerisinde bu kaynakları tüketmiş, doğru alanlara yatırım yapmamıştır. Bugün yaşanan kesintilerin önemli bir bölümü de üretim değil, dağıtım kaynaklıdır

Ötesinde, vakit kaybetmeden ülke genelinde “yönetim ve denetimin” KKTC’de olacağı bir enerji yarılanması kaçınılmazdır. Türkiye’den kablo ile enerji gelse dahi, Kıbrıs Türkü’nün söz sahibi olmadığı bir proje, başarısız olmaya mahkûmdur. Tıpkı su projesinde olduğu gibi

Başbakanın bugün atacağı imza, son derece önemlidir. İçeriği detaylı bir şekilde paylaşılmalı, ötesinde ülke kablo ile enerjiye hazır hale getirilmelidir. Hem uzmanlar, hem yasal düzenlemeler, hem açılacak her adım şimdiden planlanmalıdır. Aksi felakettir