Basın Günü’nde yaptığınız pembe, tatlı, kalıp açıklamalar hiç hoşumuza gitmiyor...

Siz basının sorunlarını çözmüyor, çoğu kez onlar için sorun oluyorsunuz

ads ads ads ads
11/07/2021

ads

Ali Baturay Ali Baturay


  Bugün “11 Temmuz Basın Günü”… Gün ile ilgili yapılan açıklamaları okuyup, daha sonra yazımı yazmayı yeğledim… Gerçi neler yazılacağını çok iyi biliyordum, hep aynı şeyler tekrarlanıyor ama yine de tek tek okumak istedim.

  “Basın Günü”nde bazı siyasilerin, bazı ülke yöneticilerinin açıklamalarında, inanmadıkları şeyler yazıyor. Aslında onların bazıları, basının, gazetecilerin, yalnızca söylediği şeyleri duyurmasını, hatta borazanlığını yapmasını isterler…

   Eğer medya, gazeteciler, onları eleştirirse, “yaptığınız yanlıştır” derse, çılgına dönerler, hemen altında bir şey ararlar, hatta bir canlı yayın sırasında gazetecilere fırça atmaya bile kalkışırlar…

   Gazetecinin sorusunu beğenmediklerinde, “Bunu neden sorduğunuzu anlayamıyorum, bu dediğiniz ülke menfaatine değil” derler.

    Hatta canlı yayınlanan bir basın toplantısı sırasında sorunuzu beğenmeyip de “dış güçlerle işbirliği yaptığınız”, “Rum tezlerine destek verdiğiniz” imasında bulunurlar, sorunuzun kime hizmet ettiğini sorgularlar…

    Siz gazetecilik dürtüsüyle soru sorarsınız ama onlar “bu soruyu beni provoke etmek için sordu” diye konuşabilirler…

     “Bu soruyu sormuş olmanıza inanamıyorum” derler, sanki de hangi soruyu soracağınız konusunda onlara danışmanız lazımmış gibi…

     Başka ne yaparlar? Yapılan eleştiriye katlanamayıp, sosyal medyada gazeteciye saldırabilir, “ucuz ve onursuz” diyebilirler…

     Söylediği sözleri inkar edip, “sözlerimi çarpıttılar, beni hedef yaptılar” diyebilirler, kendi sözünü başlık yaparsınız, “ben öyle demedim, çarpıttılar” diye ortaya çıkabilirler…

    Gazetecinin yazdıklarını beğenmeyip onu patronuna şikayet edebilirler, yapıyorlar da…

    Bir gazeteciyi patronuna şikayet ettiklerinde bunun “onu sustur” ya da “onu işten at” manasına geldiğini düşünemezler mi? Düşünürler tabii, düşünemez olurlar mı?

    Patron gazeteciye, “Seninle ilgili şikayet var, o konuda yazmayı bırak” dediğinde, o gazetecinin istifa edebileceğini düşünemezler mi? Düşünürler, bilirler, zaten onun için yaparlar… Zaten direkt “onu işten at” diyenler de vardır…

    Maalesef, muhalefetteyken şeker gibi olan, kucaklayan, hoşgörülü görünen bazı siyasiler, iktidara gelince, önemli makamlara oturunca aslan kesilirler, tanınmaz hale gelirler, basını, gazetecileri ayak bağı, engel gibi görürler, gözleri döner…

    Bazı basın emekçilerinin birçok sorunu var biliyorlar mı? Düşük maaşla çalışanlar var, maaşını geç alanlar var, fazla çalıştırılanlar var, ihtiyat sandığı- sosyal sigorta yatırımları yapılmayanlar var, haksız yere işten atılanlar var, siz ülke yöneticileri, bunları biliyor, bunlara bakıyor musunuz? Tabii ki hayır…

    Başka ne var? Yerine partilinizi alabilesiniz diye, siz işten attığınız için buralara küsüp, gidip Güney Kıbrıs’ta çalışanlar var…

    Başka neler var? Gazetecilere davalar açılıyor, bu konuda neler yapıyorlar?

    Türkiye’den ülkemizdeki gazetecilere davalar açıldı, bu konuda kıllarını kıpırdatıyorlar mı, bu ülkenin farklı ve hoşgörünün hakim olduğu bir yapısı olduğunu anlatabiliyorlar mı?

    Hayır, tam tersine oralardaki kötü örneklerin burada da olmasını istiyorlar, özeniyorlar.

    Başka? İçinde rüşvetle vatandaşlık verildiğinin anlatıldığı bir videoyu paylaştı, haber yaptı diye, “özel yaşamın gizliliği” deyip gazetecilere dava okundu, hapislikleri istendi. Rüşvet sözleri ne zamandan beri özel yaşam olmuş ki? Bu rezalete baktılar mı? Muhalefet, ilgili yasayı tadil etmek için meclise getirdi, hükümet bu yasal düzenlemenin ivediliğine bile izin vermedi.

    Yasalar polis tarafından hep gazetecilerin aleyhine yorumlanmaya başladı, iktidardaki partiler bundan rahatsız mı? Yok, tam tersine memnunlar…

    Başka? Mesela bir gazeteci olan, birlikte Kıbrıs gazetesinde çalıştığımız ama daha sonra akademisyenliği seçen, Dördüncü Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın ekibinde iletişim koordinatörü olarak çalışan Ali Bizden’e Türkiye’ye girme yasağı getirildi, baktınız mı neden böyle olduğuna?

    Ali Bizden de bir gazeteci arkadaşımızdır ve hiçbir suç işlemediği halde suçlu muamelesi gördü… 11 Temmuz Basın Günü’nde gazetecilere açılan davalara ve Türkiye’ye sokulmayan gazeteciye neden değinmediniz?

    Bakın Ali Bizden’den sonra bir aydınımız daha Türkiye’ye sokulmadı. Araştırmacı yazar Dr. Ahmet Cavit An da Türkiye’ye giremedi dün. O da Ali Bizden gibi güvenlik açısından sakıncalı bulundu, bunların neden olduğuna bakıyor musunuz?

   Bir kara liste olduğundan ve bunun içinde gazetecilerin de bulunduğundan söz ediliyor. Sordunuz mu Türkiyeli yetkililere, “Bu insanların suçu nedir, neden Türkiye’ye sokulmuyorlar” diye? Yok sormuyorsunuz, soramıyorsunuz… Dışişleri Bakanlığı istişare kurup, bilgi istediğini açıklamıştı. Ne oldu o istişare halen kurulamadı mı, o bilgi halen alınamadı mı?

    Öyle arşivden her yıl yapılan kalıp açıklamayı, bir iki yerini elleyerek yayınlamak kolaydır, yaz cicili bicili şeyleri ama ya gerçekler? Ya sizin esas niyetiniz?

    Gazeteciler baskı altına alınmaya, korkutulmaya, susturulmaya çalışılıyor, sizse pembe tablolar çiziyorsunuz.

    Siz basının da basın mensuplarının da sorunlarını önemsemiyor, bilmek de istemiyor hatta çoğu kez onlar için sorun oluyorsunuz, pembe, tatlı açıklamalarınız basının hoşuna gitmiyor, tam tersine onları sinirlendiriyorsunuz…

11/07/2021 23:08
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: ali baturay
MANŞETLER

HK Ali Baturay

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.