Batılı ülkeler Kıbrıs’ta çözüm istemiyor

Batılı ülkeler artık iki yüzlülüğü bir yana bırakmalı

ads ads ads ads
02/04/2018

ads

Mete Tümerkan Mete Tümerkan


Kıbrıs meselesinin bugüne kadar çözümsüz kalmasının en önemli nedenlerinden biri batılı ülkelerin Kıbrıs’ta çözümden yana olan tarafın yanında yer almamasıdır.

2004 Annan Planı referandumu aslında bir kırılma noktası idi.

Kıbrıs’ta çözüme ‘evet‘ diyen tarafın batılı ülkelerce izolasyonlara mahkum edilmeye devam etmesi, bu kırılmanın en önemli nedenlerinden biri idi.

O dönemde Kıbrıs’ta batılıların da desteklediği çözüm planına ‘hayır’ diyen taraf olan Rum tarafı, batılıların desteği ile yoluna hiçbir şey olmamış gibi devam etti.

Bu arada Kıbrıs sorununun devam ettiği koşullarda komşularla sorun kriteri es geçilerek ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ AB’ye tam üye yapıldı.

Cenevre’deki Kıbrıs konferansında da Annan Planı döneminde yaşananın bir benzeri yaşandı.

BM ve batılı ülkelerin gözleri önünde Rum Liderliği çerçeve anlaşmasını elinin tersi ile itti.

Sonra Kıbrıs’a dönüp geldi ve Kıbrıslı Türklerin de hak sahibi olduğu doğal kaynakları tek yanlı bir şekilde çıkarıp, bunları ekonomik değere dönüştürmek için harekete geçti.

Cenevre’de çözümü elinin tersi ile iten taraf olan Rum tarafına batılı ülkeler Kıbrıslı Türkleri dışlayan bu girişiminde geçtiğimiz günlerde arka çıktı.

AB tüm kurumları ile Güney Kıbrıs’ın yanında yer aldı.

Aslında AB’nin kuruluş ilkelerine bakıldığı zaman, AB’nin üye ülkelere şartsız bir şekilde destek vermesi söz konusu olamaz.

AB ortak payda, değer ve belirlenen kriterlerin oluşturduğu bir birliktir ve hiçbir üye ülkeye istisna yapması söz konusu değildir.

Buna Güney Kıbrıs Rum Yönetimi de tabiidir.

Polonya’yı yargı ve demokratik kriterler alanında yaşanan sorunlar nedeniyle izlemeye alan, hatta bu ülkenin üyeliğini dahi gözden geçirmeyi gündemine getiren AB, Kıbrıs’ta son on beş yıldır kendi ortak payda, değer ve kriterlerine uygun olmayan işler yapabilmektedir.

Komşuları ile sorunları olan bir yapıyı sorgusuz sualsiz içine alabilmekte, kendisinin sonuna kadar desteklediği çözüm planlarını reddeden bu üye ülkesine karşı hiçbir şey yapmamaktadır.

AB’nin yapısı kendi üye ülkelerine herşeyi yapma hakkı veren bir yapı değildir.

Ama AB Kıbrıs meselesinde uzlaşmaz bir tavır izleyen, bölgede gerginliği artırmak için tahrikler yapan Rum tarafına anlaşılmaz bir şekilde destek verebilmektedir.

Bu arada çözümü isteyen ve bugüne kadar bunun gereklerini sonuna kadar yapan Kıbrıs Türk tarafını da cezalandırmaktadır.

Bu olacak iş değildir.

AB yaptıkları ve yapmaya devam ettikleri ile Kıbrıs’ta çözümsüzlük değirmenine su taşımaktadır.

Diğer batılı ülkeler de öyle.

Çözüm isteyeni yalnız bırakan bu anlayışlarla, Kıbrıs meselesinin bildik yollarla çözüme kavuşturulabilmesi mümkün değildir.

Ve zaten bedel ödemesi gereken taraf bedel ödemediği sürece de çözüm gelmeyecektir.

Dolayısıyla bu koşullarda kimsenin Türk tarafından bugüne kadarki süreçlerde hiçbir şey olmamış gibi hareket etmesini beklemeye hakkı yoktur.

Bunu bir tarafa not etmekte fayda vardır.

Batılı ülkeler Kıbrıs’ta çözüme yardımcı olmak istiyorlarsa artık iki yüzlülüğü bir yana bırakmalı ve politikalarını gözden geçirmelidirler.

02/04/2018 11:05
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: mete tümerkan
MANŞETLER

HK Mete Tümerkan

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.