Baturay: UBP görevi alsın ve hemen HP’yle hükümet kursun, bizi oyalamayın

ads ads ads ads
03/12/2020

ads
Baturay: UBP görevi alsın ve hemen HP’yle  hükümet kursun, bizi oyalamayın

Güven, insan hayatında çok önemli bir duygudur…

    Aşktan tutun da evliliğe, arkadaşlığa, iş yaşamına kadar birçok konuda “güven” olmazsa olmazdır.

    İş ortaklıkları güven sorunuyla bozulur, evliliklerin çoğu da…

    İnsan güvenemediği kişilerle ne iş yapabilir, ne arkadaşlık kurabilir, ne yolculuğa çıkabilir…

    Güvenin olmadığı yerde “kuşku” olur, kuşku da insanı kemiren, psikolojisini bozan delirten bir duygudur.

    Sözlükte “güven” kelimesinin anlamı; “Korku, çekinme ve kuşku duymadan inanma ve bağlanma duygusu/ itimat” diye geçiyor.

     Kuşku duymadan inanma ve bağlanma… “Güvensizlik” ya da “kuşku” aslında çağımızın bir hastalığıdır, tabii fazlasıyla ülkemizin de… Bireysellik/ bireysel kurtuluş, çıkarcı duyguları, bencilliği tetikliyor… Diyalog kurarak değil birbirini ezerek yol almaya çalışıyor insanlar da kurumlar da…

     Güvensizliğin olduğu yerde başarı değil, kaos olur, karmaşa olur, kriz olur ama maalesef çokça güvensizlik hikayesine tanık oluyoruz, bedeli ağır olan…

    Güvensizlik, hükümetin kurulamamasına da neden oluyor. CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, hükümeti kurma görevini iade ederken defalarca “güven” meselesine vurgu yaptı ve bu “güven sorunu” nedeniyle hükümetin kurulamadığını söyledi.

     Erhürman, “Kimseyi suçlamıyorum” dedi ama süreci izleyenler aslında bu güvensizliğin kimin üzerinde yoğunlaştığını, hükümet kurulsa bile hangi partinin milletvekillerinin hükümete “güvenoyu” vermeyeceği ihtimalinin olduğunu ya da kamuoyunda böyle bir intiba yaratıldığını biliyor.

      Ben burada bir tartışma yaratmak istemiyorum, kimseyi de suçlayacak değilim ama dörtlü hükümetin kurulması istenmedi, kim istemedi, neden istemedi, bunların üzerinde durulabilir ama istenmediği için de sürekli basına bir şeyler sızdırıldı. Bu sızdırılan şeyler de “güven ortamı” olmadığı izlenimine neden oldu.

     Sızdırılan şeylerin kimisi gerçekti, kimisi “sırf bu hükümet kurulmasın diye uyduruktu” ama daha ilk toplantının ardından ortada bir “güvensizlik” olduğu intibaı yaratıldı, her geçen gün de bu güvensizlik artsın diye çaba sarf edildi.

    Dört parti liderinin buluştuğu toplantıda, daha başkanlar dışarı çıkmadan konuşulanların basına sızdırılması aslında bu hükümetin kurulmasının istenmediğini gösteriyordu.

    Ben “İllaki bu 4’lü hükümet kurulsun” demiyorum, “kurulsa çok başarılı ya da başarılı olacaktı” da demiyorum ama bu kadar gün bir hiç uğruna kamuoyunun oyalanmasını da doğru bulmuyorum.

    Yapmak ister gibi davranmak ama olmaması için de bazı taktiklerle yapmamak pek hoş durmadı.

    Dörtlü hükümeti kurma çalışması aslında “ölü doğmuş” bir çabaydı ama buradan “bir şey çıkacakmış gibi davranıp” kendini temize çıkarmak isteyenler oldu.

    Aslında olabilirdi ama ortada bir güven bunalımı olduğu intibaı yaratılması için de elden gelen yapıldı.

     Bir parti mi istemiyordu bu hükümeti yoksa birkaç parti mi? Kim daha çok istemediğini ortaya koydu, aslında çok iyi anlaşılıyor, kim ne derse desin halk olanları görüyor. Kamuoyu, günlerdir ortaya atılan iddialarla meşgul oldu…

     Meclisteki 6 partiye baktığımızda aslında hiçbirinin birbirine güvenmediğini anlamak zor değil.

     Her gün televizyonlara çıkan, gazetecilere açıklama yapan parti başkanları ve diğer yetkililerinin nelerden şikayet ettiğine baktığımızda hemen tüm partilerin birbiriyle sorunu olduğunu veya birbirinden memnun olmadığını görmek mümkün.

     Bırakın partilerin birbiriyle memnuniyetsizliği ve güvensizliğini, partilerin içinde birbirini çekemeyen, birbiriyle didişen, birbirine güvenmeyen siyasiler olduğunu görmüyor musunuz?

    Mesela UBP’de tamamlanamayan kurultaydan sonra kişilerin birbirine yaptığı suçlamalara bakın.

    DP’de başkan ile diğer iki milletvekilinin kırgınlığına bakın, HP’de mesela milletvekili Hasan Topal’ın ilginç açıklamalarına ve sanki her an istifa edecekmiş gibi duran haline bakınız.

     Şimdi görev tekrar UBP’ye verildiğinde, UBP ile diğer partiler arasında yine bir güven ortamı olmayacak ama bu saatten sonra kimse hiçbir gerekçeye tahammül edemez. Yukarıda bahsettiğin “güvenin önemi” artık bu saatten sonra kimsenin umurunda değil.

     Dörtlü hükümet güven sorunu nedeniyle kurulamadı, bu saatten sonra en güçlü seçenek olan UBP- HP Hükümeti için, UBP’lilerle HP’liler de birbirine güvenmiyor, biliyoruz…

     Ya da HP’siz UBP-DP- YDP azınlık hükümeti kurulacaksa da burada güven zirvede olmayacak.

   Kolay kolay kimsenin kimseye güveneceği yoktur artık ama her şey çok normalmiş gibi, normal zamanlardaki “güven hassasiyeti” üzerinde durulmak istenmesine bu halkın artık tahammülü kalmamıştır… O nedenle bu gerekçeye sığınılmasın…

     Ülkede zaten az olan güven ortamının neden tamamen yok olduğunu söylemeye gerek var mı? Bu ülkede cumhurbaşkanlığı seçiminde ve UBP Kurultayı’nda yaşanan olumsuzluklar nedeniyle artık kimse kimseye güvenmiyor, güvenemiyor, hatta kendi kendine bile güveni kalmadı bazılarının, özgüvenini yitirdi kimileri…

     Esas mesele budur aslında, iradeyi teslim edince böyle oluyor ama bunlar olurken işin içine ekstradan kişisel hırslar, kişisel ihtiraslar, intikam duyguları, “ben neden olmayım” ısrarları, partisel hesaplar ve de bolca Alicengiz oyunları da devreye giriyor. Tabii ki böyle olunca hiçbir yere varamıyoruz.

   Bu ülkede artık kimsenin kimseye güvenmediğini kabul ediyoruz ama mecburen bu ortamda hükümet kurulacak, o nedenle yeni hükümet kurma çalışmasında kimse ekstradan güvensizlik oyunlarına yeltenmesin.

   Biz herkesi tanıyoruz, herkes birbirini tanıyor, bu toplum tüm siyasileri biliyor, imaj oyunlarından, perde gerisinden süreci idare etme taktiklerinden herkes vazgeçsin.

    Ne mi yapılsın? Yapılacak olan belli. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, hükümeti kurma görevini UBP Başkan Vekili Ersan Saner’e versin ve hemen UBP-HP Hükümeti kurulsun.

    Süreç ve konjonktür bunu dayatıyor, öyle çok da uzatmayın görüşmeleri, diğer partilerle de görüşme falan yapılmasın, hemen hükümet kurulsun.

    Sakın olan Cumhurbaşkanı Tatar, hükümeti kurma görevini başka bir partiye de vermesin, UBP’ye versin. Bu saatten sonra başka bir partinin başkanının, parti turlarını, toplantılarını, bitmek bilmez MYK’larını, PM’lerini kim başbakan olacak tartışmalarını bekleyemeyiz. Daha fazla bizimle dalga geçmeyin.

  

03/12/2020 19:39
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: Ali BATURAY
MANŞETLER

HK KIBRIS

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.