“Ben bu toprağın çocuğuyum” diyen herkes üzgün, kırgın ve yalnız…
13/06/2025











Hüseyin Ekmekci
BU HALKIN DERDİYLE DERTLENEN, BU TOPRAKLARA AİDİYET HİSSEDEN, “BEN BU TOPRAĞIN ÇOCUĞUYUM” DİYEN HERKESSE ÜZGÜN, KIRGIN VE YALNIZ… ÜLKEYİ YÖNETENLER İSE KENDİ HALİNDE…
Köşe başlarını çoktan tutmuş olanlar rahat, mutlu, huzurlu… Ya sen kardeşim? Gün boyu kavgan, mücadelen, çaban, emeğin… Ne için? Uzuyor musun? Kısalıyor musun? Sorunlar azalıyor mu? Çoğalıyor mu? Adalet senin yanında mı, karşında mı? Eşit vatandaş mısın, ayrımcılık yapılıyor mu?
Memlekette herkes kendi derdiyle baş başa. Ne bir plan, ne bir politika… Sadece günü kurtarmaya dönük, popülist, içi boş hamleler. Ekonomik gerçeklikten bihaber bir hükümetin gölgesinde, ayakta kalmaya çalışan bir toplumuz artık. Atı alan Üsküdar’ı geçti bile…
TL kullanıyoruz, ama bedelini sadece biz ödüyoruz. Kur oynar, zam gelir, marketteki fiyat uçar… Türkiye, kendi enflasyonunu dizginlemek için paket üstüne paket açıklıyor. Bizim hükümetse, sadece seyrediyor. Ekonomi politikası? Yok. Bakanı? Küs… Varsa da ortada görünmüyor.
Bu halk, kendi kendine yetebilen bir ülke hayal etti. Kendi ayakları üzerinde duran, insanına yatırım yapan bir yapı… Ama ne yazık ki “bizim bir şey yapmamıza gerek yok” anlayışı iktidarın bilinçaltına kazınmış. Halkı önemsizleştiren, ülkeyi de işlevsizleştiren bir zihniyetle karşı karşıyayız.
Kaynağı yaratan halk… Biziz. Vergi ödeyen, üretim yapan, alın teri döken bu halk. Ama kaynak nerede? Emekliye, hastaya, çocuğa, yaşlıya gitmeyen kaynak nerede? Bütçe artı vermiyor; toplanan para yine maaşa, çokça da yine siyasi istismara gidiyor. İnsan odaklı bir kuruşluk yatırım yok.
TL’nin erimesi karşısında Türkiye ciddi önlemler aldı. Faizleri bastırdı, kur riskine karşı kalkan oluşturdu. Peki KKTC’de ne oldu? Hiçbir şey! Hükümetin “aynısı burada da uygulansın” demesi bile ciddiye alınmadı. Yalnız kaldık. Yapayalnız. Ve sessizce eriyoruz…
Hükümet, KDV tartışmalarıyla, köfterin, palüzenin vergisiyle gündem yaratıyor ama asıl dert TL’nin çöküşü. Her döviz kıpırdanmasında tüm planlar çöp oluyor. Türkiye kendi krizini yönetiyor, bizse kırıntılarla günü kurtarmaya çalışıyoruz.
Hükümet? Cumhurbaşkanı? Düğünde, nişanda, doğum gününde her yerdeler, her açılışta ellerinde makas… Berber, ayakkabı mağazası, festival… Mikrofon kurulursa birkaç hamasi cümle, sonrası yine şenlik. Bu halkın derdiyle hemhal olan, aidiyet hisseden, “ben bu toprağın çocuğuyum” diyen herkesse üzgün, kırgın ve yalnız…
Dedesi burada doğmuş, babası burada gömülmüş binlerce insan şu an çaresiz. Gidecek bir yeri olmayan insanlar… Aidiyet hissi yerle bir edildi. Bu ülkede kendini misafir gibi hisseden ev sahipleri yarattılar. Tarihi misyonumuzu da duygumuzu da öldürdüler.
Peki emekliler? Sosyal yardım alanlar? Sağlık giderleri, ilaç fiyatları fırlamış… Eskiden torununa harçlık veren büyükler şimdi kendi ilacını alamıyor. Yardım eden değil, yardım isteyen nesile dönüştüler. Sessiz ve unutulmuş bir kuşak artık onlar.
Kamu, bu ay son kez 6.5 milyarlık maaş ödeyecek. Temmuzda ihtiyaç 8 milyar. Kaynak yaratsan ne olur? Vatandaş olarak vergi ödesen ne olur? Bu para artık eğitim, sağlık ya da altyapıya dönmeyecek. En son artan bütçe bile zam olarak maaşlara gitti. Sistemde çark dönmüyor artık.
Eskiden kriz anlarında ne yapılacağını bilen bürokratlar vardı. Sağlıkta, tarımda, maliyede ehil insanlar anında önlem alırdı. Şimdi? Ne plan var ne çözüm. Saldım çayıra, mevlam kayıra. Herkes kendi sorunuyla boğuşuyor, herkes kendi kendine yetmeye çalışıyor.
Ama biz, anlatmaya devam edeceğiz. Dilimiz döndükçe, gücümüz yettikçe. Bir tarafta kırk dereden su getirerek ayakta kalmaya çalışanlar, diğer tarafta halkın sırtından sefa sürenler… Bu düzen böyle gitmez. Yağma çok ama meydan da boş değil, kalmamalı…
NOT: İlber Ortaylı’nın söylemleri bana Bülent Ecevit’i hatırlattı, Annan Planı dönemi… Solcu görünen Türkiye’nin “ulusalcıları…” hiçbir zaman Kıbrıs’ı “bizim vatanımız” olarak görmedi. Onlara göre hep emperyalizmin uşağıyız… Ortaylı ne ilk, ne de son… Anlatacağım…
- Bu bir isyan yazısıdır
- Felaketi anlamak için daha ne yaşamalıyız?
- İhalesiz bir şekilde özel bir şirkete yer altı fiberoptik sistem devrediliyor
- Çalışma izinleri üzerinde Türkmen mafyası oluşturuldu…
- Kaos kültürü sokakları esir aldı
- Kıb-Tek bir devlet kurumu değil artık...
- Tedbir alması gerekenler sorunun farkında değil
- Memleket bu durumdayken, yaşadıklarımıza bakar mısınız?
- Göç etmeyip adada kalan gençler cezalandırılıyor…
- Bu ülkenin kurumları kendi kendine çözüm üretemiyor
- TÜM YAZILARI için tıklayınız





