Benzer sorunları yıllardır tekrar tekrar yaşıyoruz

ads ads ads ads
04/03/2022

ads

Ali Baturay Ali Baturay


   Mesleğimiz icabı hep olayların içindeyiz, ülkede yaşananların peşindeyiz.

   Her gün pek çok haberi takip ediyor, irdeliyor, yayın organlarımızda yayınlıyoruz.

   Başka mesleklerden insanlar isterse gazete okumaz, televizyona bakmaz, dijital gazeteleri takip etmez, sosyal medyaya bulaşmaz…

    Zaman zaman bazı arkadaşlarım böyle yaptığını söylüyor… Sırf biraz kafasını dinlemek, olumsuzluklardan uzak kalmak için haberlere bakmıyorlarmış…

    Bir tür kaçıştır bu… Tabii ki ülkeyi etkisi altına alan olumsuzluklardan kaçmak mümkün değil ama medyayı takip etmediğinde, bir anlamda olup bitene gözlerini kapıyorlar…

    Bu tür kaçışları yapanlar diyor ki; “Kaçıp kafanı dinlemek istersen mümkün olduğu kadar az insanla muhatap olacaksın, çünkü sen haberlerden kaçabilirsin ama sana bunu insanlar aktarabilir…”

     Bir de diyorlar ki; “Telefonunu kapatmalısın ya da kapatmasan bile bir köşeye koyup bakmamalısın, çünkü akıllı telefonun varsa ve bakarsan yine haberleri görebilirsin ya da birileri telefon eder ve ’Duydun mu’ diye başlayıp size birçok şey anlatabilir…”

    Haberlerden olaylardan sen kaçsan da onlar senden kaçmaz ama kısa süreliğine de olsa perdeyi indirenler vardır.

   Ancak biz mesleğimiz gereği olaylardan kaçamıyoruz, hep olayların, haberlerin içindeyiz.

   Haberlerden kaçan bir gazeteci olamaz zaten, olursa da orada bir sorun var demektir.

   Sürekli olayları, yaşananları, haberleri kovaladığımız için aslında hayatımızın ne kadar çok tekrarlardan oluştuğunu herkesten fazla fark ediyoruz.

    Benzer sorunları defalarca haber yaparız, hatta unutup haberlerimize aynı başlıkları attığımız bile olur.

    Sorunları defalarca yaşayıp, defalarca haber yapmak insanda derin bir tekrar duygusu yaratıyor.

    Toplum olarak kendimizi tekrarladığımız gibi biz gazeteciler de kendimizi tekrarlıyoruz, sürekli tekrara düşüyoruz.

    Bu tekrarlara ülkenin ya da mesleğin monotonluğu diyebilir miyiz?

    Sorunların çözülmemesi ya da çözülememesi ve yeniden yeniden yaşanması masum bir monotonluk değil, ülkenin başarısızlığı aslında…

    “Ülkenin başarısızlığı” sözünü öylesine söylemedim…

    “Ülke yöneticilerinin başarısızlığı” diyebilirdim… Gerçekten de ülkeyi yönetenler hiçbir zaman çok başarılı olamadı, beklenen dönüşümü yapamadı ama halk da bunu çok istemedi.

    Halkın büyük bölümü mevcut düzenden faydalandığı için bunun devam etmesini istiyor aslında.

     Hem şikâyet ediyor hem de statükodan kopamıyor… Aslında o tekrarları bir şekilde yaşamak istiyor, acı çekmekten hoşlanır gibi…

     Sorsanız size bin tane sıkıntı anlatacak, dakikalarca, hatta fırsatını bulursa saatlerde şikâyet edecek ama sonuçta mevcut düzeni en iyi koruyacak partiyi ya da yöneticileri tercih edecektir.

     “Yeter artık” deyip de mevcut düzeni isteyen, mevcut düzenin bir köşesinden tutan yığınla insan var.    

      Kişisellik/ kişisel çıkarlar hep ön planda, herkes bireysel kurtuluş peşinde, böyle olunca da hiçbir zaman sorunlar çözülmez.

      Halkın çoğunluğu toplumsal çıkarlar için mücadele etmedikçe bu sorunlar hiç bitmeyecek, hep tekrarlanacak, hem de büyüyerek, büyüdükçe de herkesi yakacak…

      İşte bakın, mevcut düzeni savunanlar da bugünlerde isyanlarda, çünkü bilerek veya bilmeyerek besledikleri statüko onları da vurdu.

    Elektrik zammına genel bir isyan, genel bir tepki olması bundandır… Tekrarlanan ve çözülemeyen sorunlar artık herkesi yakmaktadır.

    Kendini rahat konumda görüp de başkalarının “imdat” çağrını duymayanlar, “beni ısırmayan yılan bin yaşasın” diyenler, yılan kendilerini ısırınca haykırmaya başladı.

    Aslında Covid-19 salgını, sonrasında da döviz krizi, bu ülkede artık kişisel, partisel çıkarlar için değil, toplumsal faydalar için mücadele verilmesi gerektiğini bize gösterdi ama onca zorluğa rağmen halkın büyük çoğunluğu bunu anlamak istemedi, yaşadığı sıkıntılara rağmen ezberini bozmadı.

   Ne halk bozdu ezberini ne de ülkeyi yönetenler ama artık ülkedeki sorunlar çözülemez hale geldi, bir tıkanma durumu var.

   Elektrikteki fahiş zam, ülkedeki perişan durumun, çaresizliğin göstergesidir… Tabii başarısızlığın, ihmalin, istismarın da…

   Yönetenler bir tür ambale olmuştur, zaten sorun çözmekte başarısızdılar, şimdi hiç formülleri kalmadı…

   Buradan çıkış için bir yol bulamıyor, halkı perişan etmeden bir çıkış yolu açamıyorlar.

   Ülkeyi sarmalayan başarısızlıklar ve ihmallerle dolu tekerrür artık yıkıcı, yakıcıdır…

    KIB-TEK’in düşürüldüğü durum ve ülkeyi batıracak olan fahiş elektrik zammı bunun bir göstergesidir. Arkasından başka benzer sorunlar gelecektir.

   Yaşadıklarımız masum tekrarlar değildir, başka ülkelerin uzun yıllar önce çözdüğü sorunları biz basiretsizliğimiz nedeniyle tekrar tekrar yaşıyor ve çözemiyoruz. Tam tersine daha da içinden çıkılmaz hale getiriyoruz…

    Üstelik gerçekleri kabul etmek de istemiyoruz, mazeret üretmek için harcadığımız çabayı, keşke sorunlara çare bulmak için harcasaydık…

 

04/03/2022 22:41
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS:
MANŞETLER

HK Ali Baturay

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.