Bilim Köşesi sordu, uzman veteriner hekimler yanıtladı: SARS-CoV-2 ve COVID-19 (II. Bölüm)

“Farklı disiplinlerle birlikte çalışmayı ve canlılarla uyum içerisinde olmayı öğrenmeliyiz. Aksi takdirde, Dünya bizleri cezalandırmaya devam edecektir”.

ads ads ads ads
19/05/2020
HK

ads
Bilim Köşesi sordu, uzman veteriner hekimler yanıtladı: SARS-CoV-2 ve COVID-19 (II. Bölüm)

Haber Kıbrıs Bilim Köşesi’nden yeniden merhaba! Bu hafta Yakın Doğu Üniversitesi Hayvan Hastanesi Tanı Laboratuvarı Şefi uzman veteriner hekim Yrd. Doç. Dr. Serkan Sayıner ile söyleşimize kaldığımız yerden devam ediyor ve Taşkent Doğa Parkı Yaban Hayat Hastanesi Başhekimi ve Anka Vet Hayvan Hastanesi Direktörü uzman veteriner hekim Dr. Tayfun Çanakçı ile bu özel söyleşimizin ikinci ve son bölümünü tamamlıyoruz.

Yrd. Doç. Dr. Serkan Sayıner’e söyleşimizin devamında SARS-CoV-2’nin hayvanlarda COVID-19 benzeri bir hastalığa sebep olup olmadığını sorduk. Bu konunun virüs tanımlandığından bu yana tartışıldığını söyleyen Sayıner, koronavirüslerin genel olarak meslek hayatlarının bir parçası olduğunu çünkü birçok farklı hayvan türünde koronavirüs kaynaklı hastalıklara rastladıklarını anlattı. Bunlardan en bilineninin kedilerde görülen “feline coronavirus” ya da kısaca FCoV olduğunu belirten Sayıner, SARS-CoV-2’nin de evcil hayvanlarda tespit edildiğini fakat bulaşmanın hasta kişiler veya virüsle kirletilmiş çevre (örneğin; yolcu gemileri, hapishaneler ve bakım evleri) ile temas neticesinde gerçekleştiğini ifade etti. Hastalığın başladığı Wuhan kentinde kedilerde antikor varlığına yönelik yapılan bir tarama çalışmasında pozitifliğin %10 gibi çarpıcı bir oranda seyrettiğinden bahseden Sayıner, bu çalışmanın bilimsel altyapısında bazı eksik noktalar bulunduğuna da değinmeden geçmedi. Solunum yolu enfeksiyonu şüphesiyle farklı ülkelerden gönderilen, kedi ve köpeklere ait binlerce biyolojik örneği geriye dönük olarak SARS-CoV-2 yönünden test eden Amerika Birleşik Devletleri’ndeki (ABD) iki özel laboratuvarın sıfır pozitif vakaya rastlamasının kendilerine cesaret verdiğini söyleyen Sayıner, paylaştığı bu bilgiyle bizim de içimize su serpti. SARS-CoV-2’nin insanlarda ateş, öksürük ve solunum güçlüğü gibi hafiften şiddetliye kadar değişen grip benzeri solunum yolu rahatsızlıklarına yol açtığını zaten biliyorduk. ABD’de az sayıda hayvanda nispeten hafif solunum yolu enfeksiyonu belirtileri görüldüğünü ve şu an için bu hayvanlardaki iyileşme sürecinin beklendiğini ise Sayıner’den öğrendik.

COVID-19’un yayılmasında evcil hayvanların bir rolü olup olmadığını merak ettik ve bu soruyu konuğumuza yönelttik. Sayıner, şu an için ellerinde evcil hayvanların SARS-CoV-2 taşıyıcısı yani enfeksiyon kaynağı olabileceğine ve virüsü insanlara bulaştırabileceğine dair herhangi bir kanıt olmadığını kaydetti. Deney ortamlarında evcil hayvanların SARS-CoV-2 ile enfekte edilebileceğinin gösterildiğini söyleyen Sayıner, virüse özel yaratılan bir deney ortamında şekillenen bir enfeksiyonun asla tabii olarak şekillenecek bir enfeksiyonu yansıtmayacağı konusunda uyarılarda bulundu ve doğal koşullar altında evcil hayvanların SARS-CoV-2’yi alıp bunu insanlara iletebileceğine dair hiçbir kanıt bulunmadığını bir kez daha yineledi. Virüsün bilinen bulaşma şeklinin solunum damlacıkları ve temas yoluyla insandan insana olduğunun altını çizen Sayıner, her ne olursa olsun bazı hayvanların bağışıklık yanıtı geliştirmiş olmalarının dikkate değer olduğunu ve bu sebeple hasta kişilerin evcil hayvanları ile temastan kaçınmalarının ve hijyen kurallarına uymalarının doğru bir yaklaşım olacağını vurgulayarak sözlerine son verdi.

Dünya genelinde hala devam eden salgınla ilgili görüşlerine başvurduğumuz Taşkent Doğa Parkı Yaban Hayat Hastanesi Başhekimi ve Anka Vet Hayvan Hastanesi Direktörü uzman veteriner hekim Dr. Tayfun Çanakçı ise, insanda enfeksiyona neden olan birçok virüsün hayvan kaynaklı olduğunu ve bu virüslerin insanda hafif seyirliden ölümcüle kadar değişen geniş bir yelpazede çeşitli hastalıklara neden olduklarını belirterek sözlerine başladı. Virüs kaynaklı hastalıkların salgın olarak karşımıza çıkmasında virüsün hayvandan insana bulaştıktan sonra insandan insana bulaşma yeteneği kazanıp kazanmadığı hususunun önemli olduğunu ifade eden Çanakçı, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Geçtiğimiz yüzyılda insanda hastalığa neden olan birçok hayvan kaynaklı virüs tespit edilmiştir. Bunlar arasında en önemlileri; insandan insana bulaşma yeteneği kazanıp salgına neden olan influenza (grip) virüsü, insan bağışıklık yetmezlik virüsü (HIV) ve Ebola virüsüdür. Domuz gribi virüsü gibi çeşitli tipteki influenza virüsleri ve HIV, aynen SARS-CoV-2’de olduğu gibi genetik değişiklikler sonucunda hem hayvandan insana sıçramış hem de insandan insana bulaşma özelliği kazanarak dünya genelinde salgına neden olmuşlardır”. Çanakçı’nın bu ifadelerinden, günümüzde hala devam eden ve şempanzelerden kaynak alan HIV pandemisinin, belirli aralıklara karşımıza çıkan ve domuz, kuş gibi çeşitli hayvanlardan kökenlenen farklı grip pandemilerinin ve 2014–2016 yılları arasında Batı Afrika’da yayılan ve seyahat ile ilişkili/hastane kaynaklı enfeksiyonlar şeklinde İtalya, İspanya, İngiltere ve ABD’nde de görülen Ebola salgınının hayvanlarla ilişkili olduğunu anlıyoruz. COVID-19 özelinde düşünülürse, bugün virüslerin diğer hastalık etkenlerine kıyasla daha popüler olduklarını söylemek yanlış olmaz herhalde. Fakat tarihsel süreçte üç kez pandemi şeklinde görülüp, 14. yüzyıldaki ikinci pandemide Avrupa nüfusunun yaklaşık olarak üçte birinin ölümüne neden olan ve sıçanlardan insana bulaşan veba hastalığının etkeninin bir bakteri türü olduğu göz önüne alınırsa, hayvan kaynaklı bazı bakterilerin de büyük salgınlara neden olabileceklerini gizlemek, bakterilere karşı müthiş bir haksızlık olur.

Hayvanlarda yaşamaya uyum sağlamış virüslerin ilerleyen yıllarda da insanlara sıçrayıp hastalık oluşturmaya devam edeceğini bildiren Çanakçı, bu riskin asgari seviyeye indirgenmesi için yaban hayvanları ile çalışan insanların üst düzey güvenlik şartlarını yerine getirmeleri gerektiğini vurguladı. Yaban hayvanlarının yaşam alanlarına müdahalenin giderek arttığı günümüzde, uzman veteriner hekim bakış açısıyla konuyu ele alan Çanakçı’nın uyarılarının önemsenmesi gerektiğine inanıyoruz. “Dünyanın neresinde ve hangi hayvan türü olursa olsun, veteriner hekimler tarafından uygunluğu denetlenmeyen hiçbir hayvansal ürün insanlar tarafından tüketilmemelidir. Özellikle Uzak Doğu ve Afrika kültüründe var olan, doğadaki egzotik hayvanların denetimsiz bir şekilde tüketilmesi bu anlamda en zorlayıcı unsur olacaktır” diyerek konuşmasını sürdüren Çanakçı, artan uluslararası insan ve hayvan hareketi ile dünya nüfusundaki artışa paralellik gösteren kalabalık yaşam tarzının hastalık yayılımını artırarak dünya çapında salgınlara zemin hazırladığının altını çizdi.

Yasadışı hayvan ticareti ile insan ve hayvanlarda görülen salgın hastalıklar arasındaki ilişkiyi sorduğumuz Çanakçı, bazı hayvanların yasal olmayan yollarla ülkemize getirilmesinin hayvan ve insan sağlığını olumsuz yönde etkileyebileceğini ifade etti. “Yaklaşık olarak iki yıl önce ülkemize yasa dışı yollarla getirilen köpeklerden ülkemizdeki köpeklere bulaşan distemper virüsü, ülke genelinde büyük bir salgına neden oldu. Bu salgın, ada genelinde binlerce köpeğin ölümü ve çok sayıda da tilkinin telef olması ile sonuçlandı”. Hayvan sağlığı ile insan sağlığının son derece yakından ilişkili olduğu gerçeğinden hareketle, bunun distemper virüsü değil, hayvanlardan insanlara sıçrayabilen bir virüs olduğunu varsayalım. Bu durumda yasa dışı hayvan ticaretinin insan sağlığını da olumsuz yönde etkileyebilecek güçte olması son derece manidardır. Bu alanda yapılacak hatalar, bizimkisi gibi ada ülkelerinde telafisi mümkün olmayan sağlık sorunlarına neden olabilir. Bu nedenle, ülkemizde bu konuyla ilgili mevcut olan yasaların önemi hem yönetim hem de toplum tarafından iyice anlaşılmalıdır.

Bir önceki makalemizde bizim de belirttiğimiz üzere COVID-19 pandemisi ile birlikte sağlık konularının TEK SAĞLIK çatısı altında ele alınması gerekliliğinin öneminin çok net bir şekilde anlaşıldığından ve sağlık politikalarının geliştirilmesi hususunda çok disiplinli bir prensip ile çalışmanın kaçınılmaz olduğundan bahseden Çanakçı, sözlerini şu şekilde sonlandırdı: “Farklı disiplinlerle birlikte çalışmayı ve canlılarla uyum içerisinde olmayı öğrenmeliyiz. Aksi takdirde, Dünya bizleri cezalandırmaya devam edecektir”.

Haber Kıbrıs Bilim Köşesi Ekibi (Doç. Dr. Kerem Teralı- YDÜ, Yrd. Doç. Dr. Mehmet İlktaç- DAÜ ve Yrd. Doç. Dr. Aybike Yektaoğlu- DAÜ)

19/05/2020 13:06
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: bilim köşesi, veteriner, kovid19, koronavirüs
MANŞETLER

HK SAĞLIK

Sağlıkta 5 yıllık yeni yol haritası

HK SAĞLIK

Sağlık Bakanlığı'nın 2024-2028 yıllarını kapsayan Stratejik Planı yayımlandı. Planda; sağlıklı yaşam hakkının korunmasından, tedavi hizmetlerinin güçlendirilmesine, obezite ve bağımlılıkla mücadeleden, özel gereksinimli bireyler ve yaşlılara yönelik hizmetlere uzanan birçok başlık yer alıyor. 2022 itibarıyla 27 bin 762 olan aile hekimliği birimlerinin sayısının da 36 bin 383'e çıkartılması hedefleniyor.

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.