Birikim Özgür: Su altyapımızı hızla güçlendirmemiz gerekiyor

ads ads ads ads
10/12/2018

ads
Birikim Özgür: Su altyapımızı hızla güçlendirmemiz gerekiyor

Su altyapımızı hızla güçlendirmemiz gerekiyor.

Meselenin iki ana boyutu var:

1) Entegre Su Kaynakları Yönetimi

2) Altyapı İnşası ve İşletmesi

Özellikle Türkiye’den gelen su ile birlikte su kaynaklarımızı en etkin şekilde yönetmemiz uluslararası bir meseleye dönüştü.

Çünkü Türkiye suyu Kıbrıs’a taşımak için büyük meblağlar ödeyerek gerekli yatırımları yaparken haklı olarak “siz de bu kaynağı en verimli şekilde kullanmak üzere gerekli tedbirleri almalısınız” deme hakkını kendinde gördü.

Dolayısı ile bizim Türkiye’nin sağladığı su kaynağı dahil tüm su kaynaklarımızı en verimli şekilde kullanacağımız bir yapı oluşturmamız şart oldu.

Bununla birlikte küresel ısınma nedeniyle yaşanmakta olan doğa olaylarının acı sonuçlarını asgari seviyelere düşürmek de ülkeyi yönetenlerin başlıca sorumlulukları arasında yer almaya başladı.

Yönetim konusunda kamumuzun kapasitesini artırmamız başlı başına bir siyasi hedef olarak uzun yıllardır gündemdedir.

Su İşleri Dairesi’nin kapasitesi mi artırılacak yoksa Su Kurumu mu kurulacak?

Her ne yapılacaksa biran evvel yapılması gerekiyor.

Artıracağımız yönetsel kapasite ile sadece su kaynaklarımıza ilişkin veriye dayalı sağlıklı bir yönetim sağlamayacağız aynı zamanda su kaynaklarımızı daha verimli kullanabilmemiz için ne gibi altyapı yatırımlarına ihtiyaç duyulduğunu tespit edip bu altyapı yatırımlarının realizasyonunu da yöneteceğiz.

Bu konuda da Türkiye ile yürütülen su projesi nedeniyle bir arka plan oluşmuş durumda.

İki ülke 2010 yılında attıkları imzalarla su projesini başlatmıştı.

Türkiye gerekli kara yapıları ile denizaltından geçecek borunun inşasını 2016 yılı itibariyle tamamlayarak taahhüdünü yerine getirmiş oldu.

Ancak KKTC taahhüt ettiği halde Türkiye’den gelen suyun verimli kullanılmasını sağlayacak düzeni kurmak için gerekli adımları atmadı.

Ana projede sona yaklaşılırken doğal olarak bu konu iki ülke arasında ana gündem maddesine dönüştü.

KKTC’de bir Su Yasası hazırlandı.

Ancak Kamu-Özel İşbirliği modeline ilişkin kamuoyundaki tartışmalar nedeniyle tasarı çekmecede bekletildi.

Bu durumu içerleyen Türkiye, “o halde Kıbrıs’a taşıdığımız suyun nasıl işletileceğine ilişkin uluslararası bir anlaşma imzalayalım” yaklaşımını geliştirdi.

Ve Nisan 2015’te anlaşma taslağını KKTC’ye sundu.

Bu taslak da çekmecede tutuldu!

Aralık 2015 tarihinde Reform Destek Ödeneğinden yararlanma motivasyonu ile dönemin hükümeti tarafından taslak çekmeceden çıkarılarak iki ülke arasında görüşmeler başlatıldı.

Bu görüşmelerde;

1) suyun DSİ ile KKTC SİD’in birlikte yönetilmesi değil sadece KKTC SİD veya kurulacak KKTC Su Kurumu tarafından yönetileceği ve

2) Altyapı inşası ve işletimi için ihalelerin Ankara’da değil Lefkoşa’da açılacağı hususunda mutabakat sağlandı.

Ancak KKTC tarafındaki kafa karışıklıkları devam ettiğinden kamuoyu baskısı nedeniyle süreç uzadı ve Aralık ayı içerisinde imzalar atılamadı – Reform Destek Ödeneğinden yararlanma imkânı da ortadan kalkmış oldu.

Anlaşma Mart 2016 tarihinde imzalandı.

İmza edilen anlaşmanın 9’uncu maddesi açılacak iki ihalenin hangi alanları kapsayacağını net bir biçimde açıklıyor:

Birinci ihale kapsamında;

1) İçme-kullanma suyu,

2) Atık su,

3) Yağmur suyu işletmesi,

Ve ikinci ihale kapsamında ise;

4) Zirai sulama işletmesi

Kamu-Özel işbirliği ile ve Yap-İşlet-Devret modeline uygun olarak tamamlanacak.

Özellikle birinci ihalenin bir paket şeklinde ele alınması çok büyük önem taşıyor.

Çünkü örneğin yağmur suyu işletmeciliği kâr sağlanabilecek bir alan olmadığından suyu işletecek konsorsiyumun bu alandaki yatırımları da tamamlama şartıyla işi yüklenmesi şart.

Yani KKTC olarak elimizi taşın altına koyarken su ile ilişkili ihtiyaç duyduğumuz tüm altyapı yatırımlarının bir bütün olarak inşasını da sağlayacak şekilde bu ihaleyi gerçekleştireceğiz.

Aksi takdirde attığımız taş ürküttüğümüz kuşa değmeyecek!

Mart 2016 tarihinde atılan imzaların üzerinden tam üç yıl geçti.

Anlaşmaya göre 1 yıllık geçiş döneminin ardından suyun işletmesi ve yağmur drenaj sistemleri de dahil tüm altyapı yatırımlarının tamamlanması amacıyla ihaleyi kazanacak şirkete tüm kara yapılarının işletmesi teslim edilecekti.

Ancak Nisan 2016-Ocak 2018 döneminde görev yürüten UBP-DP hükümeti ihale dosyasını hazırlamak için ihtiyaç duyulan mevcut durum tespiti çalışmasını ilerletmedi.

Şubat 2018 itibariyle görevde olan hükümet döneminde de bu konuda bir ilerleme kaydedildiğine ilişkin kamuoyu ile herhangi bir bilgi paylaşılmadı.

Son dönemde yaşanmış elim bir kaza nedeniyle dikkatler “kazanın sorumlularını bulma” noktasına yoğunlaştı.

Bu bir “olaydır” ve elbette sorumluları tespit edilmelidir.

Peki, ileride yaşanacak “olayların” önüne nasıl geçeceğiz?

Su konusunda ileride yaşanabilecek olası sıkıntılarda zararın asgari seviyelere düşürülebilmesi için hızla altyapı konusuna eğilmemiz gerekiyor.

Kamuoyunun işin bu boyutunu da tartışmasında büyük yarar vardır.

Yanıtlanması gereken sorulardan belki de en önemlisi şudur:

Su altyapımızı geliştirmemizin önündeki engel nedir ya da kimlerdir?

Umarım bunun için de yarın bir gün Cumhuriyet Meclisi’nde araştırma komitesi önergesi verilmesi gerekmez.

10/12/2018 15:15
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: birikim özgür
MANŞETLER

HK KIBRIS

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.