Birikim Özgür yazdı: Sıkıntılarla dolu yeni bir döneme giriliyor

HaberKıbrıs yazarı Birikim Özgür’ün kaleminden…

ads ads ads ads
14/08/2018

ads
Birikim Özgür yazdı:  Sıkıntılarla dolu yeni bir döneme giriliyor

Kur krizi ile birlikte sıkıntılarla dolu yeni bir döneme giriliyor.

Olağanüstü Meclis oturumda muhalefetin somut önerileri de alındıktan sonra öngörülen tedbirler hızla hayata geçirilecek.

Krizin etkilerini bir nebze de olsa hafifletmek üzere maliye politikaları devreye sokulacak.

Bazı gelirlerden feragat edilecek, bazı alanlarda ise ilave gelir sağlanması hedeflenecek.

Kamu maliyesi de krizden etkilendiği için bu uygulamaların sınırlı etkiye sahip olacağı peşinen ifade ediliyor.

Öngörülemeyen bütçe açığı, büyük iç borç stoku ve katı giderlerin bütçe içinde yüksek paya sahip olması gibi nedenlerle maliye politikası uygulama imkânları oldukça kısıtlı.

Ekonominin önünü açmak üzere devlet yönetiminde bir anlayış değişikliğine gidilmesi şart.

Bu konuda mevcut hükümetin “tutukluğu” ekonomiden biraz anlayan herkesi ciddi şekilde huzursuz ediyor.

Beklenti, devletin önüne ardına bakmaksızın “babalık” yapması, bütçede oluşacak açığın da özel sektör paydaşlarından ve / veya Türkiye’den temin edilecek ilave kaynaklarla kapatılması değil; ekonomiyi güçlendirecek bir program hazırlanması ve böylelikle ileride yaşanacak krizlerde daha az hasar oluşacağı algısının yaratılmasıdır.

2009 yılında güneyde yaşanan krizi şöyle bir hatırlayalım…

2008’e kadar Kıbrıslı Rumların bütçesi artıdaydı.

Küresel finans krizi sonrasında işler tersine döndü.

2011’de maliyeti 2,4 milyar Euro olan Mari patlaması yaşandı.

Bütçe açığını kapatmak üzere Rusya’dan 2,5 milyar Euro borçlanıldı.

Ancak yapısal reformlar kulak arkası edildiği için sorunlar derinleşti.

Üstüne Yunanistan’daki kriz vurdu.

Fakat 2013 başındaki seçimler nedeniyle yine tedbir alınmadı.

Fatura daha da büyüdü, bankalar 13 gün süreyle kapalı kaldı.

Bu aşamadaki zorunlu mali tedbirler yenilir yutulur cinsten değildi.

Vergi oranları artırıldı, kamu çalışanlarının sayısı azaltıldı, maaşlarda kesintiye gidildi.

Ve bir daha böylesi acı reçeteler uygulanmasın diye yapısal reformlara girişildi.

Rekabet edebilir, sürdürülebilir, dengeli büyüyen ve hizmet sektörünün önündeki engellerin kaldırılacağı bir ekonomi için düğmeye basıldı.

Kamu tarafından sunulan hizmetlerde kamu-özel işbirliğine gidildi, kamu şirketleri özelleştirildi.

Ve 2017 bütçesi 344 milyon Euro artı verdi.

Bu bilgiler önemli çünkü bizim dış finansmana erişimimiz güneye kıyasla çok daha kolay.

2013 sonrası süreçte en azından bu son krize kadar acı reçete uygulamaksızın sadece ekonomimizi güçlendireceğimiz vaadi ile çok uygun koşullarda hibe ve kredi olanaklarına erişebildik.

Gelinen aşamada bütçede oluşacak açığı sayılarla ifade etmek için henüz erken.

Bu nedenle 2019 yılı itibariyle acı reçete uygulamak zorunda kalıp kalmayacağımızı kestirmek oldukça güç.

Ancak şurası kesin gibi:

Eğer bakkal hesabıyla birtakım maliye politikaları uygulamanın ötesine geçer ve ekonomimizi güçlendireceğimize dair somut siyasi irade sergilersek, dış finansmana erişimde hiçbir sıkıntı yaşamayacağız.

Ne acı reçete ne de başka bir şey; “randevu öncesinde” yapılması gereken bu.

Ekonomimizi güçlendirme iradesine sahip olmak…

Bir örnek vermek gerekirse;

Elektrikteki statüko ekonomimiz üzerindeki yüklerin başında geliyor.

Başbakanlar ve enerji bakanları kamu menfaatlerini yeterince gözetmeyen yapı içerisinde çaresizce cebelleşiyor.

Gelişmiş ülkelerde düzenleme ve denetleme kapasitesine sahip idareler arz güvenliği, arz çeşitliliği, maliyetlerin optimizasyonu ve karbon salınımını azaltma sorumluluğunu üstlenirken, bizdeki durum oldukça farklı.

Sorumluluk bir kamu şirketinde ve şirketin belirlediği politikaların dışına çıkacak olanı siyaseten “elektrik çarpıyor”.

Tasdik memuru pozisyonuna düşmekten gocunmayanlar için hiçbir sıkıntı yok ancak halk yararına bir şeyler yapma derdinde olanlar için hayat o kadar da kolay olmuyor.

Bu çarpık düzeni değiştirmek üzere kolların sıvanması, yapısal düzenlemelere gidilmesi, arz güvenliği ve çeşitliliği için yapılacakların ise reformlarla ilişkilendirilmesi gerekiyor.

Enerji Dairesi kurularak vesayet sonlandırılmalı, ada ülkelerinin özgün koşulları da dikkate alınarak sektör yapılandırılmalı ve mümkün olduğunca ekonomi üzerindeki enerji yükü hafifletilmelidir.

Aksi halde işte krizin göbeğinde size tarife falan gibi şeyler açıklattırıp sizi komik duruma düşürürler.

Kamunun şu veya bu biçimde temas ettiği tüm sektörlerde ekonomiyi güçlendirecek yapısal düzenlemeler denildiğinde akla gelen böylesi senaryolardır.

Hükümetten beklenti de böylesi senaryoları çalışıp geleceği inşa edebileceğine dair güven duygusunu yeşertmesidir…

14/08/2018 10:04
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: birikim özgür, haber, kıbrıs
MANŞETLER

HK EKONOMİ

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.