Birikim Özgür yazdı: Bankalar da elini taşın altına koysun!

ads ads ads ads
20/08/2018

ads
Birikim Özgür yazdı: Bankalar da elini taşın altına koysun!

En büyük endişe krizin bankacılık sistemine sıçramasıydı.

Krizin ardından ilk iş gününde Başbakan Merkez Bankası Başkanı ile sabahın erken saatlerinde bir araya gelip bir durum değerlendirmesi yaptı.

Sabah saat 9 gibi de birlikte basının karşısına çıktılar.

Verdikleri ortak mesaj bankacılık sistemimizin sapasağlam olduğuydu.

Bu açıklama şahsen beni çok rahatlattı.

Hemen ardından Merkez Bankası ile Bankalar Birliği ortak bir açıklama yayımladı.

Bu açıklama da yüreklere su serpti ve güven duygusunu pekiştirdi.

Depremin neticelerinin fakirleşme ile sınırlı kalacağı netleşince ilk şokun ardından yaraları sarma evresine geçiş hızlı oldu.

Hükümet önceliği yurttaşların alım gücündeki azalma ile mücadeleye verdi.

Diğer yandan devletin fakirleşmesi sorunu ile mücadele kapsamında ek mesailerle ilgili bir yasa gücünde kararname hazırlandı.

Bu konuda Başbakanın son derece kararlı ve bir o kadar da iyi niyetli olduğu dikkatlerden kaçmıyor.

Artan bütçe açığını dizginlemek için Başbakan burada üzerine düşeni yapmadan Ankara’ya gidip de avuç açar pozisyonuna düşmeyecek.

Dönelim fakirleşen halkın sorunlarına...

Bankalara olan döviz borçlar çok ciddi bir sorun.

Ama bankacılık sistemimiz güçlü olduğu için yapılabilecek şeyler var.

Hani hep “bu Meclis ne işe yarar?” diye sorarız ya…

8. Dönem Cumhuriyet Meclisimiz bankacılık sektörünü ilgilendiren çok önemli iki yasa çıkarmıştı.

Bunlardan biri Banka Kartları ve Kredi Kartları Yasası, diğeri de Bankacılık Yasası idi.

Her iki yasayı da Meclis Genel Kurulundan oy birliği ile geçirmiştik.

Bankalar için öz sermaye artırımından tutunuz da Merkez Bankası’nın denetim yetkilerinin artırılmasına kadar pek çok konuda mevzuatta yeni düzenlemelere gidildi, sektör ve Merkez Bankası güçlendirildi.

Her iki yasa ile ilgili sıklıkla şu soru sorulmuştu:

“İyi güzel de bize faydası ne bu yasaların?”…

İşte faydayı ilk krizde, sabahın erken saatlerinde Başbakan ile Merkez Bankası Başkanının ortak açıklamasında gördük, anladık!

Şimdi ne mutlu ki döviz borçlarla ilgili hükümetten, Merkez Bankası’ndan ve bankalardan “açılım” beklentilerin konuşulabildiği bir ortam mevcut!

Ne yapılabilir?

Bankalardan beklentim şu:

Borçlar yeniden yapılandırılırken bankalar açısından ilave bir kâr öngörüsü ortaya çıkacak. Bu kârdan vazgeçip bunu müşterilerine bağışlasınlar!

Ayrıca, tüm bankalar Creditwest Bank’ın açıkladığı gibi “interest only” opsiyonunu müşterilerine sunsunlar. Bu opsiyon ile döviz borçlularının bir süreliğine de olsa donuğa düşmeden rahat bir nefes almasına ve önlerini görebilmek için zaman kazanmalarına olanak yaratsınlar.

Devletten ve Merkez Bankasından beklentim ise şu:

Yine bankaların önemli katkısıyla Merkez Bankası’nın her yıl fahiş kârlar sağladığı biliniyor.

Bu kârın önemli bir kısmı devlete kâr payı olarak aktarılıyor.

2018 yılında bu miktar 150 milyon TL idi.

Hükümetin bu yılın mükellefiyetlerini aksatmamak için 2019 yılı kâr payını avans şeklinde Aralık ayında kullanma niyeti var.

Böylesi bir uygulama 2019 yılında çok ciddi bir açığa ve eşel mobil uygulamasının dondurulması gibi reçetelerin gündeme gelmesine vesile olabilir.

Ancak döviz borçlularına destek sağlama gibi bir iradesi varsa hükümet hesabını kitabını iyi yapıp Merkez Bankasından temin edilecek 2019 kâr payından 30 milyon TL gibi bir kaynağı bu iş için ayırsın.

Örneğin sahip olduğu tek ev veya tek arabanın döviz kredi borcunu ödemekte zorlanan Türk Lirası geliri olan yurttaşlarla sınırlı olacak şekilde başvuru sahiplerine bu kaynaktan faiz desteği sunsun.

Böylesi bir uygulamada belirlenecek kriterler çok önemli.

Bütçe açığını büyütmek pahasına girişilecek bu uygulama ile dere asla denize akmamalı, sadece gerçekten çok zor durumda kalan yurttaşlar bu imkândan yararlanabilmeli.

Netice itibariyle bir yandan devlet zor durumda kalan borçlular için bu fonu kullanırken bankalar da ilave kârlarından vazgeçerek ellerini taşın altına koysun ama devlet müdahalesi ile yani yasal düzenleme ile değil kendi rızaları ile…

Altın kuralı asla unutmamak gerekir:

Devlet eliyle finans sektöründeki gelir-gider dengelerini allak bullak etmenin faturasını kimse ödeyemez.

20/08/2018 18:26
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: Birikim Özgür
MANŞETLER

HK EKONOMİ

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.