KIBTEK “Kontrol Sizde” tarifesini kamuoyu ile paylaştı.

Müthiş de bir reklam kampanyası yürütülüyor.

Belli ki sadece yeni tarife tanıtılmıyor aynı zamanda büyük resme ilişkin de profesyonel destekle birtakım halkla ilişkiler çalışmaları yürütülüyor.

Bilindiği üzere geçtiğimiz yıl Ağustos ayında yaşanan kur krizi ile birlikte kurum görev zararı yazmaya başlamıştı.

Bunun üzerine hükümet bir karar aldı ve dedi ki “zam yaparak halkı mağdur etmek yerine kamu tarifesini yükseltelim ve bu yolla kurumun zararına üretim yapmasını engelleyelim”.

Ancak bu uygulama sürdürülebilir değildi.

Nitekim Nisan ayı itibariyle bir zorunluluğun gereği yapıldı, tarifeler yasa gereği üretim maliyetleri seviyesine çekildi.

Bunun faturalara yansıması ortalama yüzde 14,8 oranında bir artış şeklinde olacak.

Nisan ayı süresince gün boyu çalışan ve ağırlıklı olarak evinde sadece gece 4-5 saat aktif zaman geçiren kesim esas yükü çekecek.

Bu zorunlu uygulama nedeniyle Nisan ayının faturalarını görene kadar Mayıs ayı da gelip geçecek.

Bu zammı yeni tarife ile kamufle etmeye çalışmak yanlış bir stratejiydi.

Nitekim bu yönüyle KIBTEK’in reklam kampanyası duvara vurdu.

Üstüne üstlük bu çaba nedeniyle yeni tarife uygulamasına ilişkin detayları öğrenebilmek için de akla karayı seçtik.

Reklam filmlerine, çeşitli görsellere ve bizzat enerji işlerinden sorumlu bakanın da katılımıyla gerçekleştirilen basın toplantısına rağmen tek zamanlı tarifenin yeni dönemde nasıl fiyatlandırılacağı en hararetli tartışmalar yaşanırken muallakta bırakıldı.

Bu zam mevcut yapıda bir zorunluluktu ve gerçekleşti.

Burada utanılacak, parmağının arkasına saklanılacak bir durum yok.

Ancak zammın oranını düşürmek için yapısal birtakım değişikliklere gidilseydi kamuoyu çok daha kolay ikna edilebilecekti.

Örneğin uzun yıllardır kurumdaki ücret politikası ve tahsisatlar tartışılıyor.

Yüksek enflasyon ortamında personel harcamalarına ilişkin reel artış anlamına gelen yeni düzenlemeler yerine “biz de elimizi taşın altına koyuyoruz” diyebilmek adına farklı bir yaklaşım tercih edilseydi rasyonel düşünen herkes KIBTEK’in yasal zeminde görev zararlarını ortadan kaldırmaya dönük atacağı adımları destekleyecekti.

Ayin oyunla değil rasyonel toplum kesimlerinin de desteğiyle zorlukların üstesinden daha kolay gelinebilecekti.

Uzun yıllardır devam eden kriz-odaklı yönetim şekli birilerinin işine geliyor.

Elektrikte vizyon-odaklı yönetime bir türlü geçilemiyor.

Sorunların kök nedeni budur.

Bunun da sebebi siyasi irade noksanlığıdır.

Her alanda olduğu gibi bu alanda da mevcut siyasi istikrarsızlık ortamında hiçbir hükümet yapısal düzenlemeleri de içerecek bir yol haritası ile sorunlara köklü çözümler üretebilecek gücü kendinde göremiyor.

Hangi parti iktidarda olursa olsun ilgili bakanlar mütemadiyen “davul benim boynumda ama tokmak başkasının elinde” diye dert yanıyor.

Kriz-odaklı yönetimden medet umarak siyasi iradeyi pasifleştiren ekipler bu işi o denli profesyonelce yapıyor ki günün sonunda tüm olumsuzluklar hükümetlerin ve ilgili bakanların, tüm olumlu gelişmeler de kurulu düzenden nemalananların hanesine yazılıyor.

Birtakım siyasi takıntıları nedeniyle vizyon-odaklı yönetime geçişe değil kriz-odaklı yönetimin devamına hizmet etmeyi marifet sayanlar her şeyi yüzlerine gözlerine bulaştırdıkları yetmezmiş gibi bir de üste çıkıp hesap sorabiliyor:

Memleketin dizel motorlarla dolup taşmasına karşı çıkanlarmış bu zammın müsebbibi.

Hadi oradan!

Bilinmeli ki vizyon-odaklı yönetim sağlanamadığı müddetçe her tartışmalı gündemde herkes fili tuttuğu yerden tarif etmeye devam edecek.

Pek çok insan güncel tartışmalara şu veya bu biçimde müdahil olurken kime ve neye hizmet ettiğini dahi tam olarak anlayamayacak.

Günün sonunda belki de vizyon-odaklı yönetime geçişi savunduğu halde perde önünde onlar göründüğü için okkanın altında ilgili bakanlar kalmaya devam edecek.

Peki, ne yapılmalı?

Vizyon odaklı yönetim için güçlü siyasi irade şarttır.

Tüm dünyada olduğu gibi bizde de elektrik hizmetleri alanının uluslararası elektrik ticaretine hazırlanması gibi bir toplumsal ödev söz konusudur.

Ancak bu sayede dünyada artan yenilebilir enerji üretimine bağlı olarak düşen elektrik fiyatlardan ve daha çevreci hizmetlerden yararlanabileceğimiz gün gibi ortadadır.

Orta vadede bu toplumsal ödevin gereği olarak elektrik sistemimizde ne gibi değişikliklere gidileceğine dair kamuoyuna artık net bir bilgi verilmesi gerekiyor.

Enerji Dairesinin ne zaman kurulacağı, KIBTEK’in ne zaman fonksiyonlarına göre ayrıştırılacağı, kamu tekelinin ne şekilde ortadan kaldırılacağı somut biçimde halka paylaşılmalıdır.

Kısa vadede ihtiyaç duyulacak yatırımlar ise kurulu düzeni güçlendirme gizli ajandası ile değil halkın cebini ve sağlığını gözeterek planlanmalıdır.

Elektrikte kafalar karışık…

Bu bilinçli siyasi tercih nedeniyle belki birileri kriz-odaklı yönetimden medet umanların şerrinden kendini koruyabiliyor ama halk da “bizi kim koruyacak bu bozuk düzenin şerrinden?” diye sormakta yerden göğe kadar haklıdır.