Birikim Özgür yazdı: Sağlık hepimiz için her şeyin başında geliyor

ads ads ads ads
15/03/2020

ads
Birikim Özgür yazdı: Sağlık hepimiz için her şeyin başında geliyor

Dolaşım sistemindeki hücreleri hedef alan ve çoklu organ yetmezliğine varabilecek sonuçlara yol açan bir virüs bütün dünyayı kilitledi.

Yaş alma ya da başka sebeplerle organları dayanıklılığını yitirmiş bireylerin daha fazla risk altında olduğu söyleniyor.

Buna göre riskleri azaltmanın yöntemlerini tartışıp tedbirleri uygulamaya çalışıyoruz.

Belli ki nüfusun yarısından fazlası bu virüsle tanışacak.

İşin püf noktası sağlık sistemi ve haliyle mali imkânlar elverdiği ölçüde tedavi ihtiyacını yönetebilmek ve mümkün olabildiğince dezavantajlı konumdakilerin virüsle tanışmasını engellemek…

Konu dönüp dolaşıp Kıbrıslı Türkler olarak sahip olduğumuz sistemin kapasitesine dayanıyor.

Sistemimizin zayıflıklarını ortadan kaldırmadığımız müddetçe kırılgan bir yapıda yaşamaya devam edeceğiz ve krizlerle mücadelede güçlüklerle karşılaşacağız.

Bugünlerde yaşamakta olduğumuz sağlık krizinde “şu tedbiri alalım, şöyle yapalım” diye herkes fikrini paylaşıyor veya alınan tedbirleri yorumluyor.

Mesele yakın zamandaki seçime dahi malzeme ediliyor.

Bana kalırsa sistemin zayıflıklarını giderme konusunda bugüne kadar sorumluluk üstlenmeyen çokbilmiş siyasilerin utanıp hiç konuşmaması gerekiyor.

Sağlık hepimiz için her şeyin başında geliyor.

Bunun için ekonomiyi durdurmak pahasına birtakım tedbirler alınıyor.

Gerçekten zor bir süreç ve bu tedbirler zorunluluktan kaynaklanıyor.

Bu sürecin ekonomik ve mali yansımaları olacak.

Ekonominin lokomotifi turizm zaten sıkıntılarla boğuşuyordu.

Turizme ara verilmesiyle işler iyiden sarpa sardı.

Bu durum treni durdurabilecek denli olumsuzluklar içeriyor.

Ciro yapamayan otellerin piyasaya ödemeleri gecikecek.

Otellere hizmet sunan toptancılar çeklerini alamayınca onlar da kendi ödemelerini yapamayacak ve yeni mal tedarik edemeyecek.

Ekonomik faaliyetleri durdurma dönemine denk düşen çeklerin keşide edilmesini 30 Mart tarihine ötelemenin çarkların dönmesi bakımından pek bir anlamı olmayacak.

İşletmelerin durumu toparlayabilmek için daha fazla zamana ve muhtemelen can suyuna ihtiyacı olacak.

Hükümetin bu konuda vergi ödemelerini ötelemek dışında yapabileceği çok fazla bir şey yok ancak Merkez Bankası üzerinden işletmelerin kolay ve uygun faizli krediye erişimini takip etmek mümkün.

Bu daralma kısa vadede kamu maliyesini de vuracak.

Gerek yerel bütçe açığı gerekse Türkiye ile yeni protokolün imzalanmamış olması ve en önemlisi devralınan bütçe açığı pozisyonunu iyileştirmeye dönük hiçbir adım atılmamış olması nedeniyle tablo zaten iç açıcı değildi.

Şimdi kamu gelirlerinde yaşanacak beklenmedik düşüşler işlerin iyiden sarpa sarmasına sebep olacak.

Bu durumda hem ilave sağlık harcamalarını karşılayabilmek hem de mali darboğazdan çıkmak için borçlanma yoluna gidilmesi gerekecek.

Dış borçlanma imkânları bakımından Türkiye’nin “her zaman yanınızdayız” ve benzeri yüzeysel açıklamaları hiçbir anlam ifade etmiyor.

Sağlık alanındaki teçhizat ya da malzeme gereksinimini aşan ciddi bir mali sıkıntıyla karşı karşıyayız.

Eğer Türkiye’yi yönetenlerde eski usul protokollerle yıllardır bir arpa boyu yol kat edilemediği kanaati hâkimse, farklı bir kredi anlaşması için girişim başlatılabilir.

“Dit dit dit ile memleket düzelmiyor” dediğim nokta bu.

Keşke beylik açıklamalarla veya sosyal medya üzerinden verilen mesajlarla devlet yönetmek mümkün olabilseydi.

Son 10-15 yılda Türkiye ile dış yardım ilişkimiz çok yıprandı.

Verdiğimiz hiçbir sözü yerine getirmedik, protokol düzenini işlevsizleştirdik.

Kendi içimizde kendi geleceğimiz için sistemimizi düzeltmenin önemini anlatmaya çalışanların yurtseverliğini sorgulama gafletine kadar işi vardırdık.

Türkiye’yi “öteki” pozisyonuna hapsettik.

Onur, haysiyet gibi kavramları tersyüz ettik.

Değişen dünyayı göz ardı edip sistemimizi yönetme sorumluluğunu ikinci planda tuttuk.

Yerel bütçe açıklarımızı Türkiye’nin sırtına yüklemeye çalıştık.

Yaşananları uzun uzadıya anlatmaya gerek yok.

Geçmişe bir sünger çekerek ciddiyetle sistemimizi iyileştirecek işlere yoğunlaşmamız gerekiyor.

“Virüs belasıyla uğraşırken bunları konuşmanın sırası mı?” diyenler çıkabilir.

Bana göre tam sırasıdır.

Kamu maliyesini içine düştüğü darboğazdan kurtarmak için krediye ihtiyacımız var.

Aksi takdirde sistemi başımıza giyeceğimiz anlaşılıyor.

Eski taktiklerle avuç açmak ya da tehdit edip korkutmaya çalışmak yerine ağızlı yüzlü bir iç paket oluşturup bir kredi anlaşması için kapısını çalarsak Türkiye ile ilişkilerdeki belirsizlikleri aşmamız daha kolay olabilir.

Güneyde hükümet sözcüsü hazırladıkları önlemler paketini onay için AB’ye gönderdiklerini açıkladı.

Demek ki bu işlerin ayıbı yok.

Krizi fırsata çevirmek bizim elimizde.

Nasıl ki bu krizle eğitimde değişim süreci tetiklendi ve uzaktan eğitim için tüm ilgili kurumlar düğmeye bastı, devlet idaresinde de yeni ve gerçekçi bir beyaz sayfa açmamız mümkündür.

Yapmamız gereken şey kendi kendimize “dit dit dit ile memleket düzelmiyor” itirafında bulunup sistemimizi düze çıkaracak bir iç paket hazırlamak ve kredi teminini hızlandırmayı denemek…

Onur, haysiyet gibi kavramları tersyüz eden popülist zihniyete boyun eğerek memleketi resmen batırdık.

Diyalog ve katılımcılığı da ihmal etmeden el birliğiyle sistemi ayağa kaldırma vakti geldi çattı…

15/03/2020 13:35
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: Birikim Özgür yazdı: Sağlık hepimiz için her şeyin başında geliyor, haber, kıbrıs,
MANŞETLER

HK KIBRIS

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.