Birikim Özgür yazdı: Yeni hükümetin cicim ayları kısa sürebilir

Özgür: Cicim ayları değil cicim haftalarının ardından bir de bakacak ki Pirus Zaferinden öteye gidememiş Başbakanlık serüveni...

ads ads ads ads
26/05/2019

ads
Birikim Özgür yazdı: Yeni hükümetin cicim ayları kısa sürebilir

CTP-UBP hükümeti görevdeyken Ankara’ya gidip dönemin Kıbrıs İşlerinden Sorumlu Başbakan Yardımcısına göreve talip olduğunu söyleyen Serdar Denktaş devraldığı gemiyi batırınca başımıza demokrasi havarisi kesildi.

Reel durum şu:

Bütçemizde 850 milyon yerel açık var.

2019 yılını nasıl çıkarabileceğimizi temize havale edemeyen bir Maliye Bakanı yapılan eleştirilere cevaben “nereden teşvik edildiklerini iyi biliyorum” diyor.

Ve itiraf ediyor:

Hayat pahalılığını dondurmayı hatta maaşlarda kesintiye gitmeyi dahi kendisi düşünmüş.

Ama müsteşarların yaptığı öneriler tamam değilmiş çünkü önce hayatı ucuzlatacak adımlar atılması gerekiyormuş.

Yanlış ücret politikası ile hayat pahalılığı arasındaki bağı gözlerden kaçırarak hem nala hem mıha vurmayı deniyor.

Netice, sıfıra sıfır, elde var sıfır.

Ekim 2018’de temize havale edilmesi gereken bütçe açığı sorunumuz halen yerli yerinde duruyor.

Üstelik 2009’a referans verip meseleyi yerel bütçe açığımızı kendi siyasi irademizle temize havale etme sorumluluğumuzdan soyutlayarak lafı Türkiye’ye, protokollere, protokolleri imzalamamayı güzellemeye bağlıyor.

Babasının kurduğu sürdürülebilir olmayan bozuk düzen devam etsin diye devletin iyi yönetilmesini savunanları “Türkiyecilikle” itham etmeyi deniyor.

Yıllar boyunca sistemi kötü yönetenlere muhalefet edenleri “Rumcu” diye damgalayan zihniyet şimdilerde “mali disiplin önemli, kendi ayaklarımız üzerinde durmayı başarmalıyız” diyenleri kötülemek için “Türkiyecilik” yaftasından medet umuyor.

“Allah akıl izan versin” demekten başka ne yapılabilir ki?

Önümüze bakalım:

Yeni hükümetle birlikte “Türkiye muslukları açtı” deniliyor.

Devletin iyi yönetilmesi yine ikinci planda!

Devlet iyi yönetilirse bütçe açığı yönetilebilir seviyelerde tutulur, sistemdeki aksaklıkları ortadan kaldırma iradesi (reformlara bağlılık) tam olur.

Türkiye’nin sunduğu destekler mali disiplini öncelikli bir hedef olarak siyasetin merkezine yerleştirmekten bizi alıkoyuyor, gelecek kaygısını öteliyor, reform ihtiyacını görünmez kılıyor.

Hâlbuki Türkiye ile yardım ilişkimizin ana fikri kendi ayakları üzerinde durabilecek bir sistem yaratmak.

Bu ilişkinin hedefleri ise KKTC’nin cari giderlerini karşılayabilecek noktaya gelmesi ve ekonomik büyümenin desteklenmesi.

Sunulan desteklerin rehavet etkisini ortadan kaldırmak için mali disiplin ve reformlarla ilgili kredilerin ayrı bir kefede tutulması şart.

Örneğin 2019 yılı için Türkiye’nin bize sunacağı hibe ve kredilerin toplamı bütçemizde 1,270 milyon şeklinde belirlendi.

Toplumu ve siyaseti zehirleyerek rehavet etkisi yaratan kısım 575 milyonluk kredilerdir.

Aşağıdaki tablodan da görüleceği üzere 1,270 milyonluk desteğin sadece kredi kısmı doğrudan hükümetlerin uhdesindeki mali disiplin ve reform meseleleriyle ilişkilidir.

Geri kalan kısım ise daha ziyade ekonomiye yani halka destek için sunuluyor.

Reformlar gecikince reel sektör desteklerinin de kara delik diye tabir edilen örneğin fahiş elektrik faturaları ve benzeri noktalara akıp sınırlı etki yaratabildiği bir gerçek ancak hükümetlerin acizliği nedeniyle halkın yani ekonominin zora koşulmasının yanlışlığı da bir başka gerçek.

Bir parantez açıp savunma için sunulan cari desteklerle ilgili bir açıklama yapmakta yarar var.

Serdar Denktaş “(2018’de) savunma harcamalarının gönderilmemesini anlamak mümkün değil” diyor.

2018 yılında yerel gelirlerimizdeki ciddi artış nedeniyle bütçe fazlası vermiştik.

Savunma giderleri dâhil cari giderlerimizi kendimiz karşıladık, 50 milyon da artırdık.

KKTC’nin cari giderlerini karşılayabilmesi hedefi hâsıl olduğundan “cari harcamalarımıza katkı” ihtiyacı ortadan kalkmış oldu.

Alacak - verecek iddiaları ve bilumum siyasi yorum bağlam dışı kaldı.

Cari harcamalarımıza yapılan destekleri mükâfat ya da hak ediş mantığıyla değil delik kapatma mantığıyla ele almamız gerektiğini yaşayarak öğrendik.

Türkiye kendi bütçe açığı için borçlanırken bize bütçe fazlası verelim diye yardım sunmadı, sunmayacak.

Parantez içinde bir başka parantez de 2018 yılında yerel gelirlerde yaşanan ciddi artışla ilgili açalım.

Serdar Denktaş “döviz gelirlerini Ocak 2018 kuruna bağlamıştık” diyor.

Örneğin yüzde 60 artan dahilde alınan KDV’yi ya da stopaj gelirlerindeki artışı göz ardı ediyor.

850 milyon yerel bütçe açığını göz ardı ederek memlekete ayar vermeye çalışan bir siyasinin kurlardaki farklılaşma nedeniyle artan yerel gelir kalemlerini göz ardı etmesine şaşırdık mı?

Hayır…

Velhasıl, toplum ve siyaset bu dış yardım meselesiyle ilgili zehirlenmiş durumda.

İşin teknik yönlerinden ziyade ayakları yere basmayan pek çok siyasi argüman ortaya atılıyor.

Bu bağlamda yeni hükümete ve bilhassa da Sayın Başbakana çok önemli bir görev düşüyor.

Dış yardım ilişkimizin doğru raya oturtulması gerekiyor.

Herkesten önce Sayın Başbakanın “hükümet değiştiği için Türkiye muslukları açtı” şeklindeki iddialarla toplumsal varlık bilincimize zarar verildiğini kamuoyu ile paylaşmasında büyük yarar var.

Halkı bu konuda aydınlatmaz ve “kısa günün kârı” mantığıyla bu gibi iddialara prim verirse;

Ersin Bey için kısa sürede işler karmaşıklaşacak;

Mali kriz de siyasi kriz de aşılamamış olacak;

Cicim ayları değil cicim haftalarının ardından bir de bakacak ki Pirus Zaferinden öteye gidememiş Başbakanlık serüveni...

26/05/2019 14:36
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: Birikim Özgür yazdı: Yeni hükümetin cicim ayları kısa sürebilir, haber, kıbrıs,
MANŞETLER

HK KIBRIS

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.