Her hafta sonu benzer haberler pompalanıyor medyaya.

 Başbakan ilçeleri geziyor, ziyaretler, toplu kahvaltılar yapılıyor ve oralardan açıklamalar geliyor.

  Başbakan, “Verdiğimiz sözleri bir bir yerine getiriyoruz”, “Onlar konuşuyor, UBP çalışıyor”, “Güçlü bir gelecek için büyük projeleri hayata geçiriyoruz”, “Laf değil iş üretiyoruz”, “Ülkeyi planlı ve programlı bir anlayışla yönetiyoruz”, gibisinden sözler ediyor.

  Bol keseden övünme, laf kalabalığı…

  Ülkeyi planlı ve programlı bir anlayışla yönetiyorlarmış.

  Plan ve program ha? Hiç olmayan, hiç yapamadıkları şey asında bunlar.

  Tam tersine, plan yok, program yok, öngörü yok, istatistiki veri yok, liyakat yok…

  Peki ne var? Partizanlık var, adam kayırma var, beceriksizlik var, istismar var, skandal var, halkına ihanet var, yalakalık var…

  Neyin planını, programını yaptınız acaba?

  Plan ve program yapsaydınız, kamu maliyesini batırmaz, maaşları ödemek için her ay borçlanmazdınız. 

  Planlı, programlı olsaydınız, Maliye Bakanlığının nisan ayı itibarıyla oluşan iç borç stoku 170 milyon 371 bin dolara yükselmezdi.

   Plan, program yaptığınız için mi trafikte insanlar ölmeye devam ediyor? Trafikle ilgili hangi planı yaptınız? Berbat yollar, tehlikeli kavşaklar, tali kavşaklarla ilgili bir planınız mı var?

    Katledilen doğamız, pislik ve düzensizlik içindeki çevremizle ilgili planınız var da biz mi göremiyoruz?

    Turizm adası denilen ülkenin her tarafı çöplüğe dönmüş durumda. Maşallah çok iyi planlamışsınız. Her tarafta çöplükler yanıyor, insanlar zehirleniyor.

    Siz modern Güngör Katı Atık Düzenli Depolama Tesisi'ni bile vahşi depolama alanına çevirdiniz. Bu konuda üç senedir bir ihaleye bile çıkamadınız.

    Çevre dedik de yıllardır Teknecik Elektrik Santrali’nden çıkan kara dumanlar, bölge halkının üzerine yağan küllere çare buldunuz mu? O santrale filtre takabildiniz mi? Denizlere lağım akıtılmasının önüne geçebildiniz mi?

    Öyle bir planlı çalışıyorsunuz ki zorda olmayan devlet kurumu kalmadı, bir bir devlet kurumlarını batırıyorsunuz.

     KIB-TEK’i kötü yönetimler, istismarlarla perişan ettiniz, göz göre göre zarara uğratıyorsunuz… Ne Cypruvex ne KOOP-SÜT ne TÜK ne Binboğa tam anlamıyla misyonunu yerine getirebiliyor. Kurumlarımızı batırmakta üzerinize yok.

     Sıkıntı çekmeyen sektör kalmadı neredeyse… Üreten hiçbir kesim mutlu değil… Üreten kesimlerin sorunlarına çözüm bulamıyor, daha da sorun yaratıyorsunuz, destek vermiyorsunuz. Prim desteğini verebilmek için bile üç ay süre istiyorsunuz, maksat vermemek. Komik kalan elektrik desteğini bir türlü düzeltmiyorsunuz.

   Yaptığınız yasanın ve yarattığınız paniğin içinde boğuldunuz, inşaat sektörünü de batırdınız. Tuhaf açıklamalarınız ve Türkiye havuz medyasına verdiğiniz sorumsuz demeçlerle Rum Hükümetini de harekete geçirdiniz, şimdi Rumların yaptığı tutuklamaları öylece seyrediyorsunuz.

   Ya sağlık? Yıllardır ne Girne Hastanesi bitirilebiliyor ne de Güzelyurt Hastanesi. Devlet Hastaneleri, nüfusa yetmez oldu, hastanelerde hekim, hemşire, personel yetersizliği var, randevular çok ileriye veriliyor, yıllardır ilaç sorunu çözülemiyor.

    Devlet hastaneleri yabancı nüfusa hizmet veriyor, yerli halk, çoğu yıllardır sigortalı olan insanımız devlet hastanelerinden hizmet alamıyor, baskın pahaya özel hastanelerde, özel kliniklerde tedavi oluyor.

    Okullar yetersiz, sorunlarla dolu. Olanaksızlıklar içinde sözde iki gün tam gün eğitim yapılıyor, fayda sağlayacağına sorunlara neden oluyor. Depreme dayanıklı olmayan okullarla ilgili çalışmalar sekteye uğruyor. Okullarımıza ucube konteyner sınıflar yerleştiriliyor.

    Hani siz pahalılığa çare bulacaktınız? Tam tersine elektriğe, akaryakıta, tüp gaza, devlet hizmetleriyle ilgili harçlara zam yaparak, devlet eliyle pahalılık yaratıyorsunuz. Kaç yıldır et fiyatları Güney Kıbrıs’ta daha ucuz, bir et fiyatını dengeleyemediniz, insanımız et almak için güneye geçiyor. Döviz yükseliyor ama halen güneyde birçok ürün kuzeydekinden daha ucuz.

     Siz hiçbir alanda denetim yapamıyorsunuz, denetim özürlü bir ülkeye dönüştük, insanlar yediğinden, içtiğinden şüphe ediyor.

     Turizm master planı yapmışsınız, güzel sözler yazmışsınız ama bu konuda kimseye inanç gelmiyor, çünkü turizmin mevcut sorunlarını çözemiyorsunuz. Pahalı elektrik, pahalı gaz, pahalı birçok girdiyle, fahiş uçak biletleriyle, tanıtımlara ayrılan yetersiz bütçeyle turizm mi patlayacak? Casinolu oteller kendi çabasıyla bir miktar iş yapıyor, diğer turizm tesisleri çalışamıyor, perişandırlar görmüyor musunuz? 

     Birçok devlet dairesi ve kurumunda tam bir laçkalık var, partizanlık, kayırmacılık nedeniyle görev disiplini kayboldu, liyakatsiz atamalarla daire ve kurumlarımız iş bilmez insanlarla doldu, tam bir verimsizlik hâkim…

     Bu arada ülkeye suçlu yağıyor, tetikçiler, kiralık katiller buralarda fır dönüyor, deniz gümrüklerinden ülkeye silah bile giriyor, doğru dürüst X-RAY cihazımız bile yok…

     Daha çok örnek verebilirim… Diyeceğim o ki aslında buralarda olanlar Başbakanın söylediğinin tam tersi maalesef.

     İki okuldaki başörtüsü meselesini bile yüzüne gözüne bulaştıran, hiç olmadık yerden büyük bir kriz yaşanmasına neden olan ve halkının bu konudaki hassasiyetini bile anlayamayanlar, hiç öyle başarı öyküleri anlatmasın bize.

    Ne başarısı? Ortada koskocaman başarısızlık ve fiyasko öyküsü var.

    Başbakan bize Türkiye projelerini sanki kendi hükümeti yapmış gibi anlatıyor, örneğin yeni Girne Askeri Hastanesi’ni bile icraatları arasında gösteriyor. E pes artık… Bırakın Türkiye’nin yaptığı projelerle övünmeyi, siz size düşen görevlerden haber verin, çünkü o işlerin hiçbiri tamam değil.

   Ancak da halkı çılgına çeviren “Eğitimde disiplin tüzüğü değişikliği” ve kara para aklanacağı şüphesi yaratan “Yurt Dışındaki İtibari Paraların Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Yasa Tasarısı" gibi işler yaparsınız…

    Hani Başbakan, “Laf değil iş üretiyoruz” diyor ya, tam tersine iş ürettikleri falan yok, bizi laf salatasına gömüyorlar, lafla peynir gemisi yürütmeye çalışıyorlar.