Bizim köyde, Alaniçi’nde İlhan İrem’i ansızın karşımda bulmuştum

ads ads ads ads
29/07/2022

ads

Ali Baturay Ali Baturay


   Yaşamını yitiren İlhan İrem, çok sevdiğim bir sanatçıydı… Bazı sanatçıları dinler bir süre sonra sıkılır, başka şeyler dinlemek istersiniz ya, ben İlhan İrem dinlerken hiç böyle olmadım. Günlerce, aylarca dinlesem sıkılmam… Huzur verici bir sesi var…

   Bir gün bir mucize oldu, yıl tam aklımda yok ama sanırım 80’lerin sonu, 90’ların başıydı. Alaniçi’nde bizim mahallede, evimizin önünde babamla bir şeylerle ilgilenirken bir otomobil durdu. Babam, “Bak da yine Şeref Hoca’nın evini soracaklar yardımcı ol” dedi.

   Alışkındık böyle otomobillerin evimizin önünde durmasına, yabancıların bir şey sormasına, çünkü bizim evin hemen altında, yakınımızda komşumuz Şeref Hoca’nın evi vardı, onu sorarlardı. “Hoca” dedimse imam zannetmeyin, öğretmen ya da akademisyen değil, falcıdır. Herkes ona “Şeref Hoca” der. Çokça insan fal baktırmak için gelir, Şeref Hoca’nın evini sorardı.

    Ben yol tarif etmeye hazırlanırken bir de ne göreyim. Otomobilin ön tarafında, sürücünün yanında oturan kişi İlhan İrem… “Acaba yanılıyor muyum, benzettim mi?” diye düşündüm. Yok oydu işte, o kıvırcık uzun saçları, siyah gözlükleri, elinde yüzükleri, ilginç giysileriyle oydu işte. “Özür dilerim siz İlhan İrem değil misiniz?” diye sordum. Gülümsedi, “evet” dedi.

    Otomobilden indi, elimi iki elinin arasına aldı, sıktı. Yanındaki kişi, tahmin ettiğim gibi şeref Hoca’nın evini sordu.

    Onu bizim köyde görmek beni şaşırtmıştı, “Ben sizi ve şarkılarınızı çok seviyorum, tüm kasetleriniz bende var. Sizi gördüğüm için çok sevindim” gibi bir şey söylemek istedim ama söyleyemedim. Donakaldım… Yolu tarif ettim ve öylece arkalarından baktım. Otomobilde üç kişiydiler… Arkalarından gitmek istedim ama rahatsızlık vermekten çekindim.

    Böyle bir sürprizle karşılaşacağımı hiç düşünmedim, İlhan İren Kıbrıs’a gelecek ve Mesarya’ya Alaniçi köyüne uğrayacaktı. Ne alaka değil mi?

   Şeref Hoca’ya sormak istemiştim, “İlhan İrem mi falına baktırdı yoksa yanındakiler mi?” diye ama sormadım. Sorsam da Şeref Hoca bilgi vermezdi. Şeref Amca, çok iyi bir insandır, melek gibidir, genelde kimseyi kırmaz ama müşterileri hakkında ketumdur, konuşmayı hiç sevmez.

    Bugünkü imkanlar olsa hemen İlhan İrem'le fotoğraf çektirirdim ama 1980’li yıllarda cep telefonu yoktu ki fotoğraf çekeyim de cakasını satayım. Fotoğraf makinem vardı ama diyemezdim ki ona “Bekleyin gideyim fotoğraf makinesini alayım da geleyim.”  

   İlhan İrem’in köyümüze geldiğini kanıtlayacak bir belgem yoktu elimde ama yine de okula gittim arkadaşlarıma anlata anlata bitiremedim. Benimle dalga geçtiler, “Kesin benzetmişsindir, ne işi var İlhan İrem’in Alaniçi’nde?” diye.

  Ben emindim İlhan İrem’i gördüğüme, onunla konuştuğuma, benim için çok hoş bir anı olmuştu…

  İlhan İrem bana göre Türkiye’nin en güzel aşk şarkılarına imza atan sanatçısıdır ama protest bir kişiliği de vardı ve eserlerine yansıtırdı. Bunu öyle kör göze parmak şeklinde değil de çok ustalıkla şarkılarına yediren bir sanatçıydı.

   “Pencere”, “Köprü”,  “ve Ötesi” albümlerinde bazı farklı deneysel çalışmaları vardı ama özellikle de “İlhan-ı Aşk”, “Köprü” albümleri ve sonrası çalışmaları, ilk dönem parçalarını çok seven, aşık olan bazı hayranlarının pek hoşuna gitmemişti, senfonik rock denilen o tarzı, deneysel şarkıları bazı hayranlarını pek memnun etmemişti ama ben tüm çalışmalarını çok sevdim, halen de seviyorum…

    Bazı kesimler özellikle İlhan İrem’in ilk dönem şarkı sözlerindeki “terk edilme”, “kavuşamama”, “ayrılma”, “aşk acısı çekme” temaları barındırdığını ve çok rahat arabesk şarkı sözü olabileceğini iddia ederdi… Belki bir yere kadar doğru olabilir ama İlhan İrem’in sesi ve müzik tarzı o kadar rahatlatıcıdır ki bu durum şarkı sözlerindeki karamsarlığı yumuşatıyor, ona saflık katıyor, sanki sonunda bir umut vaat ediyor, insanı hüzünlendiriyor ama karalar bağlatmıyor.

    1975’te yaptığı “Kuklacı Amca” ya da diğer ismi ile “Bir Varmış Bir Yokmuş” bir aşk şarkısı değildi, insanlığın olumsuzluklarını anlatıyordu. Ancak sözlerdeki “Kuklacı Amca” ile tanrıyı, “kuklalarla” da insanları kastettiği, “Allah'ın insanı yarattığına inanmadığı”, dolaylı olarak Evrik Teorisi’ne övgü yaptığı iddia edildi. Bazı kesimlerse bu şarkıya bu kadar derin dini anlamlar yüklememek gerektiğini, sonuçta savaşları, düşmanlığı, açlığı, insanın insana yaptığı kötülükleri eleştirdiğini, bunu da son derece incelikli, ustaca yaptığını söylüyordu. Gerçekten bu parçanın sözleri bugün bile tazeliğini koruyor. Ancak bazı kesimlerden büyük tepki görmüş, yarattıklarının olumsuzlukları üzerinden tanrıyı eleştirdiği gerekçesiyle bu albümü toplatılmıştı.

    Verdiği röportajlarda hiçbir dine inanmadığını da söyleyen İlhan İrem’in nasıl olup da “Cennet İlahileri” diye bir albüm yaptığını soranlar, sorgulayanlar var. Bunu anlamak için o albümü dinlemek gerekir… “Cennet İlahileri” aslında bildiğiniz anlamda bir ilahi albümü değil. Zaten albümde yalnızca “Aşk Kapıları” adlı parça ilahiye benziyor ki o da çok güzel söylenmiş akılda kalıcı bir parçadır. “Cennet İlahileri, bana göre müzikalite açısından mükemmel bir albümdür…

    “Yazık Oldu Yarınlara”, “Anlasana”, “Ayrılık Akşamı”, “Sen Bilirsin”, “Hasretim Sana”, “Konuşamıyorum”, “Olanlar Olmuş”, “Bal Ağızlım, “Sensiz de Yaşanıyor” gibi parçaları ve nicelerini kim sevmez, nasıl sevmez, bu şarkılarda kim kendini bulmaz ki?

     Gençlik dönemimin sanatçısıydı da onun için bu kadar önem veriyor değilim, gerçekten övgüyü hak ediyor. Hem eserleriyle hem de duruşuyla İlhan İrem çok özel bir sanatçıydı, kanseri yendi ama böbrek yetmezliğini yenemedi. 

      Ancak böyle sanatçılar ölmez, eserleriyle hep yaşayacak, iyi ki de sanatçı oldu, iyi ki de insanların yaşamına dokunan, huzur verici, eşsiz eserler yarattı…

 

29/07/2022 22:55
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: Bizim köyde, Alaniçi’nde İlhan İrem’i ansızın karşımda bulmuştum
MANŞETLER

HK Ali Baturay

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.