Bizim toplumsal bir sorunumuz var ve bu sorun bizi yok ediyor

ads ads ads ads
09/09/2024

ads

Hüseyin Ekmekci Hüseyin Ekmekci


ÇÜRÜYEN OKUL ALANLARINA KONTEYNER SINIFLARI “GEÇİCİ” OLDUĞU İÇİN, ANLARIM, DESTEKLERİM DE… AMA DAHA DÜN YAPILAN SAPASAĞLAM OKUL ALANLARI KONTEYNER SINIFLARLA DOLDURULDU

KONTROLSÜZ NÜFUS AKIŞI, PLANSIZ ARTAN ÖĞRENCİ SAYISI… ÖNGÖRÜLEMEYEN BU “NİTELİKSİZ” ARTIŞ SÜRECİ İLE EĞİTİM BAKANLIĞI TEK BAŞINA MÜCDELE EDEMEZ. BİZİM TOPLUMSAL BİR SORUNUMUZ VAR, VE BU SORUN BİZİ YOK EDİYOR

Her şeyden önce eğitimin sorunlarını tek başımıza çözemeyeceğimizi kabul etmemiz lazım. Bu konuda eğitim camiası devlet tarafından yalnız bırakılmıştır. Sorunların tamamı bakanlığın, okul yönetimlerinin, öğretmenlerin ve duyarlı okul aile birliklerinin kucağına atılmıştır

Nüfus akışının bu denli hızlı ve kontrolsüz olduğu bir ülkede ne bakanlık ne okul yönetimleri ne de öğretmenler başarılı olur. Daha da kötüsü kendi çocuklarımıza nitelikli, kaliteli, çağdaş bir eğitim vermekten de hızla uzaklaşıyoruz. Bu keşmekeş içerisinde kendi çocuklarımızı da kaybediyoruz

Şaka değil, burayı vatan yapacaksak, geleceğe bırakacağımız; eğitimli, donanımlı, dünyalı ve her şeyden önce nitelikli, iyi yetişmiş liyakat sahibi laik, çağdaş, dünya dillerine hakim gençlerdir. Bu tabloda sorunların içerisinde boğulan, hiçbir şey öğrenemeyen, kendi ülkesinden soğuyan gençlik yetişiyor

Gençlerimize bu kötülüğü yapma hakkımız yok. Düşünsenize devlet okullarında neredeyse her sınıfta Türkçe bilmeyen öğrenci sayısı hızla artı. Bu ortamda biz öğretmenden sınıfın tamamına faydalı olmasını bekliyoruz. Boşuna bekliyoruz. Bu tabloda ancak da kriz büyür

Sonra kızıyoruz, “Seneliği 350 bin Türk Lirası olan özel okullara bu rağbet neden?”… Nedeni belli değil mi? Çürüyen devlet okulları… Sorunlar gerekçesi ile bitmeyen grevlerin yarattığı boşluk… Düzenli beslenen, ulaşımı sağlanan çocuklar…

Ülkede örnek vereceğimiz tek bir devlet okulu yok. Tamamı çürük, ya eksik, ya spor salonu yok, ya laboratuvarı… Yokluklar içerisinde hızla konteyner ülkesine döndük. Depremi anımsatan, çağ dışı, ambar yapımı için kullanılması gereken malzemelerden sınıf yaratma çabası…

Okullarımızda bir standart yok. Ya laboratuvar yok, ya kütüphane… Ya spor salonu eksik, ya yeşil alanları yok… Konferans salonu, tiyatro ve sergi salonları her okulda olmalı. Müzik odaları, bilgisayar odaları, güçlü internet… Ve yeterli, donanım sahibi öğretmen, eğitmen…

Bu nüfus politikası ile sağlıklı bir eğitim sistemi oluşturamazsınız. Sorunun ne olduğunu doğru tespit etmezsek, kamunun bütün parasını okul altyapısını harcasak da, nitelikli ve liyakat sahibi öğrenci yetiştirmek asla ve asla mümkün olmayacak.

Hiçbir ülke kendi öğretmenine bu kadar çok ve bu kadar saçma sorumluluk yüklemiyor. Bu nedenle eğitim camiasının, bakanlık, okul yönetimi ve öğretmenlerin yalnız bırakıldığını düşünüyorum. Bu yapıda hiçbir sorun çözülmeyeceği gibi derdimize yeni dert ekliyoruz

Okullarımız artık daha kalabalık. Alt yapımız artık daha zayıf. Öğretmen bıkkın ve yorgun sistem ise tamamen tıkanmış durumda. Nüfus akışı gerçeğini kabul ederek eğitimde yeni bir model geliştirmemiz gerekiyor. Bunun ayıbı yok. Ülkeye gelen kurallarınıza uyacak

Yabancı ülkelerden gelen öğrenciler ciddi sorun. Aidiyeti olmayan ve büyüdükleri ülkeye sürekli yabancı kalan bu çocuklar bugün yaşadığımız sorunların tetikleyicisi değil; mağdurudurlar. Yarının ise kriminal, ayrımcı, ayrılıkçı insanları olmaya adaydırlar…

Bu gerçeği kabul etmeden sorunlara çare üretmemiz mümkün değildir. Sistem sorun üretiyor. Çare üretmesi gerekenler ise çaresiz kalıyor. Çare üretmek isteyenlerle kamu maliyesinin uyumu yok. Önceliği olmayan bir çok alana ayrılan kaynaklar nedeniyle konteyner kaderimiz oldu…

Bu ülkeye işçi ya da beyaz yakalı, emekliliğini yaşamak için ya da yeni bir vatan yapmak için gelenler de sorumluluklarını bilecek. Kendi çocukları için dil öğreniminden başlayarak her türlü kaynağı yaratmaktan çekinmeyecek. Herkesin eli taşın altında olacak…

Okulun devamı için kayıtta para istemek zorunda olan okul idareleri haksız değildir. Okul müdürüne, “Türkiye sizi kurtardı, maaşınızı Türkiye ödüyor, benim çocuğuma bakmak zorundasınız” diyen veliler var. Okulları “kreş gibi gören” veliler var… öğretmenlerimize de yazık

Bir kez daha altını çizmek istiyorum: Bu sistemde istediğiniz kadar binaları güçlendirin, öğretmen sayısını arttırın, sınıfları teknolojiyle donatın. Hiçbir şekilde yaşadığımız sorunları çözmek mümkün olmayacak. Sorun çözmenin birinci kuralı sorunu kabul etmektir

Bir eğitim yılını daha büyük sorunlarla açmak üzereyiz. Ülke olarak farklı ülkelerden göç alan, kısıtlı imkanlarla bunla mücadele etmeye çalışan bir noktada olduğumuzu bilelim. Devamında da gelen ailelere de sorumluluk yüklemek zorunda olduğumuzu kabul edelim… Hadi tartışalım

09/09/2024 09:29
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: hüseyin ekmekçi
MANŞETLER

HK Hüseyin Ekmekci

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.