Bu deprem “binalarımız sağlam” rahatlığı getirmemeli, ciddi uyarı olarak görülmeli

ads ads ads ads
12/01/2022

ads

Ali Baturay Ali Baturay


Deprem sözü, mecazi anlamıyla son dönemlerde, “ekonomik deprem”, “siyasi deprem”, “Covid-19 depremi” gibi ifadelerle sıkça kullanıldı, ancak gelin görün ki bunca derdin arasında deprem mecazi değil, kendi gerçekliğiyle de kapımızı çaldı.  

    Can ve mal kaybına yol açmasa da dün sabah halk tarafından ciddi şekilde hissedilen, yakın tarihimizin en büyük depremine maruz kaldık.

    Yıllardır, birçok depremi hissettim ama inanın beni en kokutan deprem, dün sabahki deprem oldu. Sanki bugüne kadar hissettiğim en etkili depremdi.

    Dün sabah 03.00 sıralarında köpeğimiz çok büyük bir tehlikeyle karşı karşıyaymış gibi havlamaya başladı, etraftan başka köpek havlamaları da geliyordu.

     Bir şeyler okuyordum, henüz uyumamıştım, “hırsız mı giriyor eve, neler oluyor?” diye ayağa kalktım, dışarısının ışıklarını yaktım.

     Hemen aynı anda başım döner gibi oldu. “Neler oluyor?” diyene kadar lambaların sallandığını gördüm, evden başka eşyalarının tıkırtıları geldi.

     Bir şey yapıp yapmama arasında karasız kaldım, bu arada sanki sarsılma uzun sürmüştü, “bitsin artık” diyebildim içimden.

     20 saniyeden fazla sürdü… 25- 30 saniye nedir ki değil mi?

     Evet, belki başka olaylar için “Bu kadarcık süre nedir ki?” diyebiliriz ama deprem için öyle değil…

     Eğer deprem büyük, binalar da dayanıksızsa, işte o kadarcık sürede olan oluyor…

     6.4 büyüklüğündeki bu deprem (bazılarına göre 6.3) küçümsenecek bir deprem değil.

      Geçmişte bazı ülkelerde, hatta çok yakınımızdaki Türkiye’de 6.4/ 6.8 büyüklüğündeki depremlerde ciddi can ve mal kayıpları olduğunu biliyorsunuz.

     Örneğin 116 kişinin hayatını kaybettiği, 1034 kişinin ise yaralandığı 30 Ekim 2020'deki İzmir Seferihisar ilçesindeki depremin büyüklüğü 6.6 idi…

      41 kişinin yaşamını yitirdiği, binden fazla insanın yaralandığı 24 Ocak 2020 tarihinde Elazığ'ın Sivrice ilçesi Çevrimtaş köyü civarındaki depremin büyüklüğü 6.8’di.

     176 kişinin öldüğü, 625 binanın çöktüğü veya ağır hasara uğradığı 2003 Bingöl depremi de 6.4 büyüklüğündeydi.

     Amacım felaket tellallığı yapmak değil, ancak ne kadar ciddi bir durumla karşı karşıya olduğumuzu ve bir deprem sınavı verdiğimizi söylemek istiyorum.

     Adeta KKTC’nin depremle imtihanıydı dünkü karşı karşıya kaldığımız durum ve bir uyarıydı aslında.

      6.4 büyüklüğündeki son depremde ülkemizde herhangi bir hasarın görülmemesi sevindirici.

      Demek ki ülkemiz binaları, büyüklüğü 6 civarlarındaki depremlere dayanıklı ama bu bize rahatlık vermemeli, deprem kuşağı üzerindeyiz ve daha büyük depremler de bu coğrafyada olası…

      Bu nedenle uzmanlar, her an deprem olabilecek şekilde hayatımızı planlayıp, programlayıp ona göre yaşamamız gerektiğini söylüyor. Bence bu uyarı hem ülke yöneticilerinin hem de halkın çoğunluğunun bir kulağından giriyor, diğerinden çıkıyor, çok ciddiye alınmıyor.

      Denetim özürlü bir ülke olduğumuz için de inanın ciddi endişe duyuyorum… Hele de özellikle devletin, bina yaparken, yetkili kurumların, uzmanların uyarılarını dikkate almadığı örnekleri hatırladıkça endişe etmemek mümkün değil…

      Dünkü depremden sonra uzmanlar, uyarılarını yineleyerek, depremlere karşı dayanıklılığı artırmak, hasarların önüne geçmek için “zemin etüdünün” ve “yapı denetiminin” öneminde değindi, inşaat aşamasındaki denetimlerin mutlaka yapılması gerektiğini vurguladı. Uzmanlar, özellikle eski yapıların denetlenmesi ve güçlendirilmesi üzerinde duruyor.

Türk Ajansı Kıbrıs’a (TAK) konuşan Yerbilim Mühendisleri Odası Başkanı Oğuz Vadili, bir binanın depreme dayanıklı olabilmesi için “zemin etüdünün yapılması” ve “mühendisler tarafından hazırlanan projelerin vizelerden geçerek, kontrolden geçmesi” gerektiğini, bu iki unsurun ülkemizde yapıldığını kaydetti.

   Oğuz Vadili, “yapı denetimi” kısmının ise ülkede eksiklik olduğunu, inşa edilecek standartların projeler aracılığıyla ortaya çıkmasına rağmen projenin fiili olarak uygun yapılıp, yapılmadığının denetlenmesi gerektiğini kaydetti. Vadili, bu denetim için yasal altyapı bulunmadığını, yasal altyapının süratle yapılması gerektiğini vurguladı.

     Deprem yönetmeliğinden önce inşa edilmiş yapıların, öncelikli olarak okulların, hastanelerin, kamu binalarının kontrol edilmesinin şart olduğunu belirten Oğuz Vadili, yenilenecek binaların yenilenmesi, güçlendirilecek olanların güçlendirilmesi gerektiğini kaydetti.

     Bu konuları daha önce de defalarca gündeme getirdik, Türkiye’deki her büyük depremden sonra KKTC’de uzmanlarla televizyon programları yaptık, haberler hazırladık, köşe yazıları yazdık. Başka gazeteci arkadaşlarımız da konuyu gündeme getirdi. Ülke yöneticilerinin bu uyarıları pek dikkate aldığını sanmıyorum.

    Şimdi ülkede ciddi şekilde hissedilen ve korkuya neden olan 6.4 büyüklüğündeki bu deprem, “Ah ne güzel, binalarımız tamam” rahatlığı getirmemeli, tam tersine “ciddi bir uyarı” olarak değerlendirilmeli…

12/01/2022 08:25
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: ali baturay
MANŞETLER

HK Ali Baturay

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.