Bu durum çok vahimdir, yolsuzluklara bakış bakımından endişe vericidir…
13/03/2025












Ali Baturay
UBP’lilerin İstanbul’da yaşayan eski parti başkanları Hüseyin Özgürgün’e özlemleri her geçen gün daha da artıyor, ülkeye dönmesini istiyorlar, çağrı yapıyorlar… Bu öyle sıradan bir çağrı değil, onu partinin başında görmeyi arzu ediyorlar…
Sosyal medyada paylaşımlarda bulunanlar da var, sıkça dost sohbetlerinde “Özgürgün’ün yerinin dolmadığını” söyleyenler var.
Geçmişte İstanbul’da Özgürgün’ü ziyaret ederken, birlikte fotoğraf çektirip, sosyal medyada paylaşanlar olduğunu da görmüşsünüzdür.
Bugün sosyal medyanın flaş paylaşımlarından birisi; UBP Lefke İlçe Başkanı Adil Özgey’inkiydi.
Adil Özgey’in Hüseyin Özgürgün’e “özledik, geri dön” mesajı medyanın da ilgisini çekti, gazetelere haber oldu…
Birçok UBP’linin Özgürgün aşkı yeni değil, sıkça iç geçirip, “Keşke ülkede olsa, keşke partinin başına geçse, keşke cumhurbaşkanı adayımız olsa” gibi şeyler söylüyorlar.
UBP’lilerin, banka hesaplarına yatırılan yüksek miktardaki paraların hesabını veremeyen, mecliste dokunulmazlığı kaldırılan, tutuklanıp yargılanacağı korkusuyla İstanbul’a yerleşen, yıllardır ülkeye gelmeyen, daha doğrusu gelemeyen Hüseyin Özgürgün’e “kurtarıcı” olarak sarılması normal mi ya da iyi bir şey mi sizce?
UBP’lilere “Her şeye rağmen Özgürgün” dedirten şey nedir?
UBP’liler “Özgürgün olsa şöyle yapardı, Özgürgün olsa böyle yapardı, Özgürgün olsa bunlar yaşanmazdı” deyip duruyor.
UBP’lilere bunu söyleten; Özgürgün’den sonra gelen parti başkanlarının yeterince başarılı olamaması mı acaba?
Partililer seçilen başkanlarını başarısız mı yetersiz mi buluyor? Muhtemelen öyledir…
Ülkenin en büyük partisi, Özgürgün kadar partiye başkanlık yapacak birisini bulamıyor mı? Öyleyse durum vahim değil midir?
“UBP liderini bulamadı” klişesi gerçek mi yoksa?
UBP’den seçilmiş mevcut cumhurbaşkanını bile yeniden aday yapmak istemeyip, Özgürgün’ü cumhurbaşkanı adayı yapma arzusu acaba nasıl bir ruh halinin göstergesidir sizce?
UBP Genel Başkanı, Başbakan Ünal Üstel de Özgürgün’ün ülkeye gelmesi için girişim yapıyormuş? Ne için? Herhalde gelip de kendisinin yerine başbakan olsun diye değildir. Muhtemelen onun kafasında da Özgürgün’ü cumhurbaşkanı adayı yapmak vardır.
Koskoca partinin bu özlemi, bu çağrıları normal mi, doğru mu, iyi mi, sevinilecek bir şey mi?
Ben normal bulmuyorum hatta vahim buluyorum bu durumu. Partinin önemli görevlerinde bulunan kişilerinin Özgürgün’e “Özledik, geri dön” demesi, sadece kişisel bir sevgi midir, öyle mi görelim. Bence kişisel sevgiden öte bir şeydir, gerçek bir beklentidir.
“Özgürgün nasıl bir siyasetçiydi?” diye sorarsanız, bir gazeteci olarak kendi gözlemimi anlatayım size. Öncelikle şunu söyleyeyim, ben dışarıdan bakan birisiyim, bir UBP’li kadar bilemiyor olabilirim…
Ancak şunu söyleyebilirim ki; Özgürgün partiye hâkim bir parti başkanıydı. Karizmatik, lider karakterli, kararlı birisiydi, onun zamanında kabinesindeki bakanlar ve milletvekilleri şimdiki gibi başına buyruk değildi. O başkan olsaydı, muhtemelen meclis başkanı seçmek için 15 kez sandığa gidip rezil edilmezdi parti…
Kâğıda basılı geleneksel gazetelerin sorunlarını çözmek için bir komite kurmuştuk, komitedeki gazetecilerin neredeyse hiçbiri UBP’ye yakın olmayan, muhalif, hatta UBP’yi şiddetle eleştiren kişilerdi ama buna rağmen o komiteye birkaç hükümet içinde en fazla yardımcı olan hükümet yetkilisi Özgürgün olmuştu.
Onu ne kadar eleştirirsek eleştirelim, kin tutmazdı, karşılaştığımızda mutlaka nezaket gösterirdi.
Yani bir anlamda UBP’lilerin onu neden aradığını, çağırdığını anlayabiliyorum ama bir insan istediği kadar başarılı olsun, istediği kadar sevilsin, isterse de partisinde onun yerini tutacak biri gelmesin, bulunmasın, o kişi gayrı yasal bir iş yapmışsa ve kendini aklayamamış, aklamaktan da kaçmışsa yukarıdaki olumlu şartların tümü silinmiş olur…
Özgürgün’ün banka hesaplarına, birileri tarafından kısa aralıklarla çok çok büyük rakamlarda paralar yatırıldı. O banka dekontları medyaya sızdı, bunu tüm toplum gördü. Bir başbakanın hesaplarına bu büyük paralar neden yatar ve bu nasıl izah edilir? İzah etmeye de çalıştı Özgürgün ama inandıramadı kimseyi.
Özellikle de Başsavcılığı inandıramadı ki dosyası meclise gitti. Mecliste kendi partisinden kişiler bile dokunulmazlığının kaldırılması için onay verdi. Özgürgün milletvekiliyken İstanbul’a yerleşti, gelirse tutuklanacak, yargılanacak diye Kıbrıs’a gelmiyor, gelemiyor, hayatına Türkiye’de devam ediyor.
Şimdi hep bunlar yok mu sayılacak? Tam da bugünlerde yine yolsuzluklar konuşulurken, bunların üstesinden nasıl gelineceği üzerine tartışılırken, yolsuzluk algısı anketi sonuçları gazetelere manşet olurken, tüm bunlara paralel yolsuzlukla suçlanan bir siyasiyi ülkeye davet etmek ne kadar doğrudur acaba?
Birisini sevmek, geçmişine saygı duymak, geçmişini başarılı bulmak elbette anlaşılır bir şeydir, normaldir. Ancak ciddi suçlamalarla karşı karşıyaysa, o suçlamalarla ilgili ortada belgeler de varsa ve o kişi henüz yargılanmamış, yargılanmaktan kaçmış, kendini aklayamamışsa bir kişiye “gel partinin başına geç, gel başbakan ol, gel cumhurbaşkanı ol” demek normal değildir. Hatta toplum adına araştırmaya muhtaç bir durumdur…
O zaman yolsuzlukları neden tartışıyoruz ki? Demek ki bu ülkede artık yolsuzluklar çok da önemli değil. İnsanlar bu kadar kendinden geçmişse ve bu kadar ciddi zafiyetleri bile normal karşılıyorsa, buradan bile bir kahraman yaratıyorsa ülke olarak yandık demektir. Yandık ve bu toplum kolay iflah olmaz…
- Bize “tamamdır” denilen her şey çöküyor…
- Hatalar zinciri, meseleyi bu noktaya getirdi…
- Tutuklamalar, ülkelere sokulmamalar, Kıbrıs sorununun bir parçasıdır…
- Dört Türki Cumhuriyet, 541 ve 550 sayılı BM kararlarını bilmeden imzalamış…
- Ortaya çıkan büyük tepki, dayanılmaz hale gelen birikimin sonucudur…
- Kaymakamın trafik polisine müdahalesi bize neler anlatır?
- Bu iş hiç de iyi bir yere gitmiyor
- Kimse inanmıyor yasa tasarınızın masum olduğuna…
- Geri adım atacağınız belli olan icraatı neden yapıyorsunuz ki?
- Üniversitelerimizde eğitim alan gençleri ve ailelerini kim rahatlatacak?
- TÜM YAZILARI için tıklayınız






