Bir süreden bu yana, medyadaki ağır eleştirilerden bunalan bakanların şikayetleri ile yatıp, şikayetleri ile kalkıyoruz. Çok alınıyorlar. Çok bunaldılar. Ellerinde telefon, sabahtan akşama, gazetecileri şikayet edebildikleri her yere şikayet etmekle meşgul…

Kimden öğrendiler, tabii ki, cumhurbaşkanından. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar da, “mahalledeki arkadaşını babasına şikayet eden çocuk gibi…” elinde telefon, canını sıkan, kendisini eleştiren, canını yakan kim varsa, Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçiliği’ne şikayet etmekle meşgul.

Bu herhalde, siyasetteki yeni nokta. “İcraat yapmana gerek yok, memleketi … götürsün, sen sadece ihale takip et, ihalecileri koru. Ama kimse de seni eleştirmesin…” Oysa, demokrasinin esas unsurudur söz söyleme hakkı. İçerisinde yalan ve hakaret olmadığı sürece

Daha da ileri giderek, gerici basın yasalarını, konuşan herkesi, yazan herkesi susturmak için gündeme getirdiler, getirmeye de devam ediyorlar. Memleketi iyiye götürecek tek bir adımda yoklar ama, maşallah toplumun haklarını geriye götürecek, yaşamı zorlaştıracak her filmin içinde varlar

İstisnasız, her programdan sonra yaşıyorum. “Ne oldu Hüseyin, atını nalladın da peşimize mi düştün…”, “senin işin zaten sadece eleştirmek…”, “başka konu bulamadın?” Bir de herkesin ortak özelliği “masumiyet…” E memleket neden böyle?

Ne yapıyorlar? Ya bir kamyon yazı ile neyi, neden yapamadıklarını anlatıyorlar, ya da Mete Tümerkan abiden başlayarak, arayabildikleri herkesi arayarak, “Yahu bu konuya girmesin” diyorlar. Ben de tekrar tekrar sormaya devam edeceğim: Bakanlar bu kadar iyiyise, bu memleket neden böyle?

Her şey tamam, her şey güzel de, bu memleket neden böyle arkadaşlar? Çok bir beklentisi yok ki vatandaşın. Dünyada ekonomik kriz olduğu, enerji alanında sıkıntılar yaşandığı herkesin malumu. Ama bu kadar kötü bir ülke yönetimi için gerekçe olamaz

Son dönemde, defa defa gündeme getirdik… Maalesef ihaleden başka bir şey konuşulmuyor. Mesela bunu söyledik mi, en fazla Erhan Arıklı’nın ağrına gidiyor. Bu memleket küçük oysa, üstelik kimse sır tutmuyor. Erhan bey bunu bilmiyor mu?

Sabahtan akşama kadar, ihalecilerle görüşüp, ha bire ihale konuşursanız, haliyle biz de huylanırız. Eleştiririz. Ne var bunda? Firma ismi vererek ihale konuşuyorlar bu memlekette. İhale almak için bakanlık bakanlık gezen tipleri bilmiyor muyuz?

Sorun şu ki, bu memlekette namusu ile iş yapmaya çalışan, devletle işi olmayan, kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan, istihdam yapan, vergi ödeyen herkes cezalandırılıyor. Kötü yönetimle cezalandırılıyor hepsinden önemlisi.

Pandemi ve sonrasındaki ekonomik krizin sorumlusu elbette bu ülkeyi yönetenler değil. Ancak, kendi insanını koruyacak tedbirlerin hiçbiri alınmıyor. Kurulan “maaşa dayalı” sisteme kimse ellemiyor. Üzerine de yandaşlarına ve ihalelerden pay kapma yarışındakilere zemin hazırlanıyor

Lapta’da marina ihalesi var, Mağusa’da da aynı. Lefke’de maden, anayollarda temizlik, Kıb- Tek’te yakıt… Biliyor musunuz, hepsinin de adrese teslim yapılmak istendiğini? Bunu eleştirmeyeceğiz, ötesinde de engellemek için çaba harcamayacağız, öyle mi? Çok beklersiniz

İhaleye asla karşı değilim. Hepsi de gerekli ve bir vizyonun ürünü. Biri ortaya bir vizyon koyuyor, gerçekleşse herkes kazanacak. Ama gelin görün ki, herkesin aklında bir ihale, herkesin aklında ihaleyi alan bir firma var. Nedenini söyleyince kızıyorlar

 Bildiğimizi, gördüğümüzü anlatmaya devam edeceğiz. Bu ülke bizim. Bu ülke geçmişten bize emanet, geleceğe de, herşeyden önce çağdaş ve demokratik ölçüler içerisinde geleceğe devretmek görevimiz. İhaleciler, alınabilir.