Bu hallere düşmenize sebep olan yönetenlerden hesap sormuyor, birbirinizi yiyorsunuz

Bırakın parçalanmayı da hesap sorulması gereken yerden hesap sorun

ads ads ads ads
31/01/2021

ads

Ali Baturay Ali Baturay


    Kıbrıs Türk halkı, tarihinin en zor günlerini yaşarken param parça olmuş durumda. Covid-19’la mücadele ederken, bir de kendi kendimizi yemeye başladık.

    Aslında Mart 2020’den beri bölünme var toplumda. Ülkeyi yönetenler, ta o zamandan vatandaşlar arasında eşitlik sağlayamamıştı, üç aylık kapanma döneminde özel sektör çalışanları çok zor günler yaşamıştı, halen de o zorlukları yaşıyor.

     Halen ilk kapanma günlerinden maaş kesintilerini alamayanlar, halen o dönemden beri yarım maaşla çalışanlar ya da maaşının üçte ikisini alanlar var.

    Halen ilk kapanma günlerinden beri birçok emekçi, ayın yarısında çalışıp, yarsında ödeneksiz izinli oluyor.

    İlk kapanma günlerinden beri birçok emekçi işsiz kaldı yeni iş bulamıyor, birçok kişi mecburen daha düşük maaşlara başka iş alanlarına kaydı.

    Hiçbiri de hayatından memnun değil ama yapacakları bir şey yok, evlerine birkaç kuruş getirebilmek için mücadele veriyorlar.

    Özel sektör işvereninin de çalışanın da “kapanma” sözünden ödü patlıyor. Zaten ilk zamanlardaki kapanmanın etkilerinden kurtulamadılar, zaman zaman sektör bazdaki kapanmalar da özel sektör çalışanlarını olumsuz etkiliyor.

    Ülkenin kapanması demek, özel sektörde birçok çalışan için işsizlik, parasızlık demektir, sefalet demektir.

    Zaman zaman kapanma istemeyenlere, isteyenler tarafından tepki gösteriliyor ama ne yapsınlar, ucunda işsiz, aşsız kalmak var, yoksulluk var.

    Başka ülkelerde olduğu gibi devlet, kapanan sektörlere maddi katkı yapabilse, ülkemizde de böyle bir itiraz olmazdı. Sonunda yine hiç istenmeyen şey oldu ve ülkemiz, 11 ay sonra ikinci kez genel kapanmayı gördü.

     Hem de iş öyle bir noktaya geldi ki “ya canınızdan olacaksınız ya da…” denildiği için, hekimler ciddi uyarılar yaptığı için artık kimse itiraz edemedi.

      Kapanma bağıra bağırsa geldi, bu noktaya varacağımız belliydi, çünkü gerekli tedbirler alınmamış, yanlış üzerine yanlış yapılmıştı, daha kapanma kararından iki gün önce bile “başarılıyız” şımarıklığında olanlar kapanmanın ilanını yaptı.

     Üstelik şu anda vaka artışı devam ediyor ve kapanma süresinin uzayacağı söyleniyor, bu durum özel sektör çalışanı için korku filmi gibi bir şey…

      Devletin yeni bir paket açıklaması beklentileri var ama herkes de biliyor, maliyede mağduriyetleri karşılayacak bir para olmadığını ve kimse umutlu değil.

      Devlet, vatandaşına el uzatamadığı için vatandaşlar da böyle bir ortamda birbirini yiyecek noktaya geldi. Devlet çalışanı- özel sektör çalışanı kavgası mı istersiniz, zengin- fakir kavgası mı, zengin işadamı- devlet çalışanı ya da sendika kavgası mı, sektörler arası kavga mı? Her türlüsü var…

     Hiç olmaması gereken şeyler bunlar. Zor zamanlarda toplumun parçalanması değil, birlik olması, dayanışma içinde olması gerekir. Tartışmalara bakıyorum, herkesin kendince haklı tarafları var ama böyle kavga ederek bir yere varamayız.

     Üstelik herkes kendi durduğu noktadan bakar ve karşı tarafı anlamaya çalışmazsa bu sorunlara çare bulamayız.

     Dünyanın her yerinde devletlerin tam da istediği şeyi yapıyoruz biz, birbirimizi yiyoruz, bölünüyor, parçalanıyoruz. Devletler, halkları çoğu kez böyle “böl, parçala yönet” taktiğiyle yönetmektedir.

     Bu ülkeyi yönetenler geçmişte de “böl, parçala, yönet” taktiğini uyguladı, bugün şartlar daha ağır olduğu için, halk gruplarının birbirine karşı kışkırtılması ve düşman olması daha kolay.

     Bu ülkede ezelden beridir halklar arasında eşitlik yoktur, hep tartışılmıştır bu durum zaten, bunu yalnızca “devlet çalışanı- özel sektör çalışanı” eşitsizliği olarak da görmeyin, başka eşitsizlikler de var.            Ancak devlet çalışanları fazlaca göz önünde, baktığında onu görüyor özel sektör çalışanı.

  Devlet çalışanlarının güvence içinde olması ve birçok haklarının bulunması, devlet kadrolarını cazibe merkezi yaptı, yıllardır bu nedenle partizanca istihdamların sonu gelmedi, devlet özel sektör çalışanını koruyamadığı için de bu tartışma bitmek bilmedi.

    Şimdi Covid-19 şartlarında ise halk grupları arasındaki uçurum, daha da belirgin ve kavga daha büyük. Hem de öyle büyük ki parçaları bir daha birleştirmek mümkünde görülmüyor.

    Şu işe bakın siz; bu küçücük ülkede “nasıl tedbir alınabileceğini ve vakaları nasıl en aza çekebileceğini” deneyimlemiş bir yönetim ve halk, şimdilerde perişan…

   “Ne oldum delisi” oldu bu ülkeyi yönetenler de toplumun bir kesimi de… Şımarıklık yalnızca çocuklara özgü bir şey değil, ülke yöneticileri de şımarır, koca koca ülke vatandaşları da…

    Başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere bu ülkeyi yönetenler, zamanında tedbir almamışken, denetim yapamamışken, yanlış işler yapıp ülkenin kapanmasına neden olmuşken, onlara tepki yönelecekken, onlardan hesap sorulacakken, halk grupları onları bırakmış birbirini yiyor. Olacak iş değil.

    Kaldırın kafanızı da bu noktaya neden geldiğimize bir bakın… Kim becerememiş, kim ihmal etmiş, kim istismar etmiş, kim yönetememiş bir görün…

    Kaldırın kafanızı, biraz da geriye bakın ve bu süreci yönetecek olanların ne gibi saçmalıklarla uğraştığını hatırlayın. Hatırlayın da bırakın birbirinizi yemeyi…

    Kavga ederken bile ortaya koyduğunuz onlarca tespit ve öneri var ya, işte onları bile toplayacak, değerlendirecek ve uygulanmasını sağlayacak olan bu ülkeyi yönetenlerdir, siz değilsiniz.

   Bırakın parçalanmayı da hesap sorulması gereken yerden hesap sorun, onlar hiçbir şey olmamış gibi ortada dolaşırken sizin birbirinizi yemeniz, yanlıştır, gereksizdir ve size de yazıktır.

31/01/2021 21:08
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: ali baturay yazıları
MANŞETLER

HK Ali Baturay

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.