Bu iş hiç de iyi bir yere gitmiyor

YAYIN TARİHİ:
ads ads ads
04/04/2025


Ali Baturay Ali Baturay


Biz de istiyoruz umudumuzu kesmeyelim yurdumuzdan, kesmemek için de uğraş veriyoruz ama öyle şeyler oluyor ki bu ülkede, insan ister istemez umutsuzluğa kapılıyor.

   Kuzey Kıbrıs’ta son yıllarda “bu kadarı da olmaz”, “bu kadarı da fazla” dediğimiz her şey oldu, hatta fazlasını da yaşadık…

   Yaşadıklarımız akıl almaz şeylerdi ama maalesef kötü olan her şey bu ülkede normalleşiyor, normalleştiriliyor.

   Aklın yolunun bir olması gerekiyor ama ortada akıl kalmadı.

   Sözde çağdaş, ya da çağdaş görünümlü ama kötü bir Ortadoğu ülkesinden farksızız maalesef.

    Ülke yönetilmiyor; tuhaf, anlamsız bir yönetim tarzı var…

    Yönetenlerin hiçbir ciddi sorunu çözecek yetenekleri, erkleri, kararlılıkları yok…

    Ancak da ülke rutinini devam ettiriyorlar, hatta bu rutin bile sekteye uğruyor.

    Ülke günlerdir “orta eğitimde başörtüsü” sorunu ile çalkalanıp duruyor.

    Okula başörtüsü ile gelen iki ortaokul öğrencisi, dünyanın neresinde bu denli ülke sorunu haline gelir acaba?

    Okulda çözülmesi gereken bir sorun nasıl olur da ülkenin en yüksek makamlarının sorunu haline gelebilir?

    Nasıl bir beceriksizliktir bu ki sözde sorunu çözmek isteyen ilgili bakanlık ya da hükümet tam tersine meseleyi tam bir kördüğüme çevirir?

     Yapılan tüzük değişikliği ile ülke darmadağın oldu, kutuplaşmalar yaratıldı. Tüzüğü geri çektiler, günlerdir yerine bir şey koymaya çalışıyorlar.  

     Hükümet böyle bir sorunu bile çözemeyecek durumdaysa, başka daha hayati sorunları nasıl çözecek, nasıl üstesinden gelecek?

     Toplantı üzerine toplantı yapılıyor, sendikaları, sivil toplum örgütlerini ikna turlarına çıkıyor hükümet edenler.

     Hem orta eğitimde başörtüsü için diretenlere şirin görünmek istiyorlar hem de buna karşı çıkanlara.

     Malum yakında cumhurbaşkanlığı seçimi var, ardından muhtemelen erken seçim, o nedenle orta yol bulmaya, herkesi memnun etmeye çalışıyorlar. Ancak yarattıkları sorun, ülkede kutuplaşmalara neden oldu. Durum hiç de iyi bir yere gitmiyor.

     Tabii ki Türkiye’deki iktidarın desteği olmadan bu ülkeyi yönetemeyeceğini, elinin kolunun, kanadının kırılacağını düşünen ülke yöneticilerinin en büyük korkusu Türkiye’deki yöneticilerin tepkisini almak.

      Hiçbir konuda Türkiye’deki yetkililere Kıbrıs Türk halkının hassasiyetlerini anlatma çabaları hatta yetenekleri yok.

      Bu ülkeye kimi zaman çok bol gelen kimi zaman çok dar gelen gömleklere de “evet” diyorlar. Bu ülkenin karakteristik özellikleri, insanlarının gelenekleri, yaşam tarzları, neyi sevip neyi hoş karşılamadığı konusunda hiçbir şeyi Türkiye’deki yetkililere anlatamıyorlar. Sonra da ortaya tuhaf durumlar çıkıyor. Aslında kendi yeteneksizliklerinin ve buna rağmen koltuk sevdalarının bir sonucudur bu.

    “Kuzey Kıbrıs’ta başörtüsü sorunu yaşanıyor” diye lanse ediliyor. Türkiye’nin bazı basın yayın organları, hakarete varan yayınlarla bu durumu körüklüyor.      

     Kuzey Kıbrıs’ta hiçbir zaman başörtüsü sorunu yaşanmadı, öyle bir sorun yoktur, olmayacaktır da… Türkiye’de geçmişte başörtüsü sorunu yaşandı, insanların bu özgürlükleri elinden alındı, onlara eziyet edildi ama o günlerde de Kuzey Kıbrıs’ta böyle bir sorun yoktu. Kıbrıslı Türkler, o dönemler eziyet çektirilen bu insanların yanında durdu, destek verdi, hatta bu konuda eylemlere bile katıldı.

     O dönem Türkiye üniversitelerinde öğrenciler başörtülü eğitim alamazken, KKTC üniversitelerinde tüm telkinlere/ uyarılara rağmen öğrencilerin başörtülü eğitim almasına engel çıkarılmadı.

     Şimdi Kuzey Kıbrıs’ta “ortaokulda başörtüsü sorunu” suni yaratılmış bir sorundur, zorlamadır. Bunca yıldır bu sorun yaşanmazken, bugün ortalığın yangın yerine çevrilmesi maksatlıdır.

    Bu ülkede bu konuda yıllardır uygulanan bir tüzük vardır, bunun devam etmesi gerekmektedir. Bunun dışında alınacak her türlü yeni uygulama sorunun daha da büyümesine neden olacaktır. Zaten yanlış atılan bir adım bizi buralara kadar getirdi.  

    Sağduyu arayışlarını ve çağrılarını anlayabiliyorum, elbette herkes sağduyulu olsun, elbette kavga ortamı olmadan bu sorun çözülsün ama atılan yanlış adımla, birçok şey yanlış gitmeye başladı.

    Kendisi başka ülkeden gelmiş olanlar bu ülke insanını kovuyor, Güney Kıbrıs’a gönderiyor… Bir imam çıkıyor “cenaze namazını kılmam” diyor… Başkası, bir siyasiyi ülkeden kovuyor… Başka ülkeden gelmiş buralarda iş kurmuş başka biri sendikacılara hakaret ediyor… Türkiye’de bir grup medya yalan yanlış şeylerle haberler yapıyor, tüm Kıbrıslı Türkleri hedef alıyor. Ülkemizde yaşayan bir grup muhafazakâr kesim o okullardaki baş örtüsü tartışmalarını üstüne alınıyor, hakaret sayıyor… Doğrularla yanlışlar birbirine karışıyor, “yanlış anlama” yaygınlaşıyor…

    Sendikacılar tehdit ediliyor, kendini güvende hissetmiyor, polisten koruma talep ediyor. Geldiğimiz noktaya bakar mısınız?

    Hükümettekiler sorumlu davranacağına, kabinedeki Ulaştırma Bakanı kışkırtıcı, halkı irite edici açıklamalar yapıyor. Meydana çıkan olayı hanesine artı yazmak, oy koparmak uğruna kaşıyor, akıl almaz şeyler söylüyor. Değer mi birkaç oy almak uğruna bunları yapmaya?

    Bugüne kadar okullarda hangi kıyafet tüzüğü uygulandıysa o devam etmelidir ve herkes de buna uymalıdır. Meseleyi kaşıyıp kangrene çevirmeye ve siyaset malzemesi haline getirmeye, bundan kâr elde eğmeye çalışmasın kimse.

     Zaten bu ülkede başörtüsü ile gidilebilen bir okul vardır; o okul da Hala Sultan İlahiyat Koleji’dir. Çözüm de o iki öğrencinin bu okula devam etmesidir. Diğer okullardaki disiplin tüzüğünü delme girişiminden vazgeçilmelidir.

     Birdenbire ortaya çıkan iki öğrenci, yıllardır devam eden bir düzeni bozmamalı. Bugün bunun için taviz verilirse yarın başka şeyler bozulmak istenebilir. Bu işin sonu yoktur, dayatma yapılmamalı. Bu ülke insanına, yaşam tarzına, yasalarına, tüzüklerine biraz saygı lütfen.

    Kendi ülkesinde adeta yabancıya dönüşmüş olan Kıbrıslı Türklerin üzerine daha fazla gelinmesin. Bunun ne ırkçılıkla ne din düşmanlığıyla ilgisi var. Kıstırılmış, canı çıkmak üzere olan bu ülke insanına lütfen biraz saygı.

    Bu ülkede var olabilmek için büyük mücadele vermiş, sıkıntılar, yokluklar çekmiş, savaşmış, şehitler, kayıplar vermiş olan Kıbrıs Türk halkını yok saymayın. Bir şekilde bulunduğu yeri, konumunu kaybetmekten ya da başka şeylerden korkup, sesini çıkaramayan sessiz çoğunluk da böyle düşünüyor. Mesele baş örtüsü meselesi değildir, mesele bu ülke insanının hassasiyetini anlayamayıp, ona bazı şeylerin dayatılmaya çalışılmasıdır.

    Bunlar birikime dönüşmüştür; saygı görmeyen, horlanan, hakarete uğrayan ve zorla başka kalıplara sokulmaya çalışılan bu halk bunu hak etmiyor ve kabul de etmiyor. Bunu anlamayacak ne var ki?

   Başka ülkeden gelip de bu ülkede hayat kurmuş bazı insanların, yerli halkın hassasiyetini anlayıp da onlarla kader birliği yapacağına, onlara saldırması, onları ülkeden kovması da üzüntü verici bir durumdur. Dünyanın hiçbir normal ülkesinde böyle bir şey olmaz, başka yerden gelen o ülke insanına kendi isteğini dayatıp, onu kovamaz.

   Bunun hangi hallerde olduğunu söylersem kırıcı olurum, yanlış anlaşılırım değil mi? Zaten başımıza ne geldiyse “aman yanlış anlamasınlar” deyip, aşırı temkinli davranmamızdan gelmedi mi? Biz “aman ha” dedikçe dayatmalar arttı, birileri bizi kendi ülkemizden de kovacak cürete vardı.

    Bu ülke insanının, başka ülkeden gelmiş kimsenin yaşayış şekliyle, inançlarıyla, kıyafetiyle falan derdi yoktur, olmadı, olamaz da… Ancak saygı bekleyenler de önce kendileri bu ülke insanına saygılı olacak, her defasında da kafasına bazı şeyleri kakarak mana aramayacak. Kardeşlik, yapılan bazı iyilikleri o kardeşin yüzüne vurarak, onu horlayarak, her gün rencide ederek olmaz, birbirimizin hassasiyetlerine saygılı olursak kardeşliğin anlamı olur…

     Zaten yanlış anlamaya programlanmışsa birileri, ne yapsak fayda yok. O zaman işte inanlar bir bir bu ülkeyi terk edip gider. Bu ülke insanı göç edip yok olunca daha mı iyi olacak her şey? O zaman herkes rahatlayacak mı? Bunca mücadele bunun için mi verildi? Yoksa bu stratejik önemi olan toprak parçacığı üzerinde Kıbrıslı Türkler olmasa da mı çok önemlidir?

    Bakın size bunları sakin sakin anlatıyorum. Kimse kırılmasın, darılmasın, olumsuz anlamda üzerine alınmasın, söylediklerim gerçeklerdir. Hassasiyet bekleyenler bu halkın hassasiyetlerini de anlamaya çalışsın lütfen. Bir Kıbrıslı Türk olarak hassasiyeti anlatıyorum. Anlamak istemeyen tabii ki yine anlamaz…

YAYIN TARİHİ:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad ad
TAGS:
MANŞETLER

HK Ali Baturay

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.