Bu seçim zor seçim

ads ads ads ads
31/12/2017

ads

Yusuf Kanlı Yusuf Kanlı


Seçimin boykot edilmesi bence son derece yakışıksız, kabul edilmesi zor ve kesinlikle demokrasi fikri ile bağdaşmayan bir fiil. Niye oy vermeye gidilmez? Niye sandığa gitme yerine pikniğe gider insanlar? Evde mangal başında demlenmek oy vermekten niye daha çekici olabiliyor bazıları için? Hiç anlayamadım. Daha doğrusu, bu seçime kadar anlayamadım.

Oy verme yaşına geldiğim günden bu yana bir ilki yaşıyorum. Çifte vatandaşlığım olması dolayısıyla hem Kuzey Kıbrıs’ta hem de Türkiye’de her seçimde sandığa gitmeyi görev olarak gören ben, ilk defa bu yıl 7 Ocak seçiminde oy vermeyeceğim. Daha doğrusu niye oy vereceğimi, hangi politikaları destekleyeceğimi kestiremiyorum. Seçim sisteminin içinden çıkılmaz hale getirilmesi de sanki sandığa gitmemenin ek sebebi. Niye bu sistem yaratıldı? Kimler hangi kafayla bu sistemi yarattı? Niye tüm KKTC tek seçim bölgesi haline getirildi? Kim, kimden neyi kaçırmaya, neyin arkasına saklanmaya çalışıyor?

Dikkat ettiniz mi? Halkın Partisi hariç, o da çok yetersiz, Kıbrıs meselesi, nasıl bir çözüm hedeflendiği konu bile olamadı bu kampanya döneminde. Kimse kusura bakmasın bel altına vurularak, aşk ve hatta yatak odası hikayeleriyle seçim kampanyası yürütülemez. Kime ne başbakanın aşk hayatı, kiminle yatıp kalktığı? Ama, banka hesap detayları, çekilen ve yatırılan fahiş miktarda para hareketleri, evler, arabalar falan filan gibi çok kötü koku veren akçalı işler var ve bunlara cevap verilmesi şart. Susarak durum geçiştirilmesi mümkün mü? Seçim sonucunda göreceğiz. KKTC tam anlamıyla ikinci İrsen Küçük vakası yaşamaya aday gibi duruyor.

Eğitim meseleleri? Yılbaşı bilmem ne okulunda kutlanacak mı kutlanmayacak mı gibi yüzeysel sorunlar haricinde eğitimle ilgili kim ne dedi Allah aşkına? Okullar Rum sevdalısı bir nankör sendika işgalinde resmen. Diğer yandan “yerli öğretmenler” ile “İthal öğretmenler” ayrışması devam ediyor. Bu tehlikeli ayrışmayı ya da giderek düşmekte olan eğitim kalitesini hangi politikalar ile çözmeyi hedefliyor partilerimiz? Yok kimsenin öyle bir gailesi dolayısıyla da politikası.

Vakıf malları gerek fiili işgal altındakiler gerekse de siyasi rant olarak sanki kiralanmış gibi ihsan edilenler, sonsuza kadar birilerine peşkeş çekilmeye devam edilecek mi? Hangi parti ne diyor? Ben göremedim.

Trafik keşmekeş. Çözüm önerisi? Yol yapımı ve ıslahı tabii ki şart ama sadece ker köşeye kamera koyarak mı sağlayacağız yol güvenliğini? Politika? Ne geçer…

Hangi alana bakarsanız bakın, durum aynı. İlk defe hamaset ve milli dava üzerinde tuluat ile seçime gidilmiyor ama Allah aşkına hangi ciddi konular tartışıldı? Evet kişisel maksatlı ot kullanımını falan yasallaştırmak vaadi gibi eğlenceli konular ortaya atılmadı değil, ama hangi toplumsal soruna ciddi ne önerildi? 

Ben ipin ucunu çok kaçırdım herhalde. 

Halbuki, mart ayında falan yeni süreç başlayacak ise ve “ver kurtul” anlayışındaki görüşmeci heyet sanki dün Crans Montana’da kendileri şahit olmamışlar gibi Rum kesiminin çözüm istemediğine, şimdiden kolları sıvamaya başlamış ise partiler net pozisyonlarını koymaları gerekmez miydi temel bazı konularda?

Hangi temel konular mı? Mesela güvenlik, garanti meselesi, Türk askerinin adadaki mevcudiyeti, Türkiye’nin tek taraflı müdahale hakkı, Güzelyurt’un, Yeşilırmak’ın, Karpas’ın, Kormacit’in, hatta Değirmenlik’in ve diğer haritalarda talep edilen veya gözden çıkartılan yerleşim bölgelerinin geleceği… Mesela dönüşümlü başkanlık, siyasi eşitlik… Ve hatta, gelinen noktada hala federasyon mu istiyoruz yoksa hedef artık Papazın bile telaffuz etmeye başladığı Avrupa Birliği içinde iki devlet ya da iki devletli konfederasyon mu?

2017 yılında Rum liderin inadı ve tavizsiz, katı çözümü reddeden tavrı bir felaketi önledi. Bizim cumhurbaşkanına ve ekibine kalsaydı ne garanti kalacaktı ne de anlamlı sayıda Türk askeri mevcudiyeti ne de müdahale hakkı. 2018 tehlikelere gebe. Endişeliyim. Her şeye rağmen, 2018’in huzurlu bir yıl olmasını dilerim. Tek güvencem eğer olur da bir teslim anlaşması imzalar ise bu heyet, inancım KKTC halki referandumda def eder bu durumu. Benim inanmam yetmez maalesef, partiler ne diyor, nerede duruyor keşke öğrenebilseydik.

Niye konuşmadık bunları?

Niye, neyi oylayacağız? Kimse kusura bakmasın, benim hevesim kaçtı, çok yakışıksız bir iş yapacağım, ilk kez sandığa gitmeyeceğim.

Yaşam bir gün, o da bugün…

1900 yılında Neuilly-sur-Seine kasabasında doğan ve 1977’de Omonville-La-Petite isimli küçücük bir Normandiya kasabasında gözlerini kapatan, insanlığın yetiştirdiği en büyük şairlerden birisi Jacques Prevert. Bu muhteşem şairinin en güzel eserlerinden birini paylaşmak ve bu şiirle “Yeni yılınız kutlu olsun” demek istiyorum sizlere.

Bu şiirin başlığı bile çok anlamlı bir mesaj. “Geçen yılda geçen yılı yaşadınız mı?”

Ne diyorsunuz, sahi siz geçen yılda geçen yılı yaşadınız mı? Cevabı zor mu? Okuyun şiiri o zaman…

Bu yılı iyi geçirdiniz mi?

Sağlıklı olduğunuz için hiç sevindiniz mi?

Bu yıl hiç gün ışığı ile uyandınız mı?

Kaç kez güneşin doğuşunu izlediniz?

Bir neden yokken kaç kişiye hediye aldınız?

Kaç sabah yolda bir kediyi okşadınız?

Bu yıl yeni doğmuş bir bebek parmağınızı sıkıca tuttu mu hiç?

Ya siz onu hiç kokladınız mı?

Yaz gecelerinde ne çok yıldız olduğuna hiç şaşırdınız mı?

Kendinize bu yıl kaç oyuncak aldınız?

Kaç kez gözlerinizden yaş gelene kadar güldünüz?

Yaşlı bir ağaca sarıldınız mı bu yıl?

Çimenlere uzandığınız oldu mu?

Çocukluğunuzdan kalan bir şarkıyı söylediniz mi hiç?

Hiç taş kaydırdınız mı bu yıl?

Kaç kez kuşlara yem attınız?

Bir çiçeği dalındayken kokladınız mı?

Bu yıl kaç kez gökkuşağı gördünüz?

Ya da hediye alan bir çocuğun gözlerindeki ışığı?

Kaç kez mektup aldınız bu yıl?

Eski bir dostunuzu aradınız mı hiç?

Kimseyle barıştınız mı bu yıl?

Aslında mutlu olduğunuzu kaç kez fark ettiniz bu yıl?

İyi bir yılın bunlar gibi birçok küçük şey'e bağlı olduğunu

Hiç düşündünüz mü bu yıl?

Yeni yılda düşünün.

Yayılın çimenlerin üzerine

Acele edin

Er ya da geç

Çimenler yayılacak üzerinize.

Hazır havaya girmişken bir de çok sevdiğim bir dostun gönderdiği yeni yıl mesajını paylaşayım sizlerle:

“Yeni yılınız baldan tatlı, kelebek gibi kanatlı, katlı, yatlı, facebook ve instagram "like"lı, haftada üç gün ızgara kabaklı, ama birkaç gün de şaraplı, geçen yıldan havalı, kışın kayakta, yazın plajda, seyahati bol, geri dönmesi zor, geliri giderinden fazla, dolu dolu sazla ve cazla, streslere kapalı, uçuşları milli, etekleri zilli, acısı sadece yediğiniz biberde, tatlısı sağlıkla uyandığınız her günde, kilonuz kararında, ruh sağlığınız ayarında, tabiatın kucağında, trafiğin uzağında, sevdiklerinizle birlikte, kem gözlerden uzak olsun... Tek derdiniz çok gülmekten bayılmak, para saymaktan yorulmak olsun! yılınız kutlu olsun.”

31/12/2017 11:25
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: yusuf kanlı
MANŞETLER

HK Yusuf Kanlı

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.