Bugünkü deprem, daha büyük depremler için ciddi bir uyarı olarak görülmeli

ads ads ads ads
21/01/2021

ads

Ali Baturay Ali Baturay


   Ülkemizde Mart 2020’den beridir, yaklaşık 11 aydır başımıza gelmedik kalmadı, “Bundan başka ne olabilir?” derken, en sonunda bizi korkutan bir deprem de oldu. Bugün öğleden sonra hissedilen 5.3 büyüklüğündeki deprem, bizleri korkuttu, birçok insan sokağa fırladı.

   Yaşadığımız birçok şey için “deprem etkisi” ifadesini kullanıyoruz ama bu kez benzetme değildi, depremin kendisiydi bizi korkutan.

   Ülkemizde depremin ciddiye alındığını ve hazırlıklı olduğumuzu söyleyemeyiz. Bunu ben demiyorum, bu konuda çalışma yapan, bu konuyla ilgili canını yiyen birkaç kişi “hazırlıklı olmadığımızı” söylüyor.  Bunlardan birisi de YDÜ Deprem ve Zemin Araştırma ve Değerlendirme Merkezi Başkanı Prof. Dr. Cavit Atalar’dır.

     Cavit Atalar, sıkça deprem uyarıları yapıyor, televizyonlara konuk oluyor, gazetelere demeçler veriyor, Kıbrıs adasının deprem kuşağında olduğunu ısrarla vurguluyor, tarih boyunca ülkemizdeki depremleri anımsatıyor ve “önlemler almalıyız” diyor. Ben de sormuştum Cavit Atalar’a birkaç ay önce programıma konuk ettiğimizde “depreme hazırlıklı mıyız?” diye ve o da “hayır” demişti.

     Evet uzmanlar ülkemizde depreme yönelik tedbirlerin yeterli olmadığını, ülke olarak depremi ciddiye almadığımızı söylüyor. Türkiye’de ya da diğer başka ülkelerde meydana gelen büyük depremlerden sonra ülkemizde de bu işi kendine dert edinen Cavit Atalar gibi birkaç kişi uyarılar yapıyor ama bu uyarıları birilerinin dikkate aldığı yok.

     Ülkeyi yönetenler de halkımız da deprem kuşağında olduğumuzu hep unutuyor, herkes “bize bir şey olmaz” havasında. Uzun süre bir ülkede deprem olmaması “hiç olmayacağı” anlamına gelmez, bunu ben söylemiyorum, uzmanlar söylüyor.

   Cavit Atalar, Haber Kıbrıs WEB TV’ye konuk olduğunda, deprem kuşağında yer alan Kıbrıs’ımızda 1800’lü yılların sonundan bugüne kadar ölüme ve ciddi zarara yol açan 16 deprem meydana geldiğini hatırlatmıştı. Atalar’ın verdiği bilgiye göre, Kıbrıs’ta aletsel deprem ölçümlerinin yapıldığı son 130 yıl içerisinde en yıkıcı beş deprem; 1941, 1953, 1995, 1996 ve 1999’da meydana gelmiş.

    İlk yıkıcı deprem 20 Ocak 1941’de Mağusa yakınlarında 5.9 aletsel büyüklüğünde olmuş ve 24 kişi yaralanmış. Mağusa ve Maraş’ta hemen hemen bütün evler hasar görmüş, Paralimni’de tüm evler yıkılmış. Lefkoşa, Larnaka ve Girne’de de hasarlar görülmüş.

     En fazla can ve mal kaybının yaşandığı deprem, 10 Eylül 1953 tarihinde 6.0 – 6.1 büyüklüğünde hem karada ve hem denizde Baf’ın hemen kuzeyinde “Çifte Baf Depremi” diye bilinen depremmiş. Bu depremde 63 kişi ölmüş, 200 kişi yaralanmış, 9 köy tamamıyla yıkılmış ve Baf ile birlikte toplam 158 köy hasar görmüş, 4000 kişi evsiz kalmış. Artçı depremler nedeniyle de hasarlar oluşmuş.

    23 Şubat 1995’te 5.9 büyüklüğünde kıyıda ve 18 kilometre derinlikte meydana gelen depremde Yukarı Arodes’de iki kişi ölmüş, 0Yukarı Arodes, Milya, Peristerona, Steni, Yalya, Argaka, Pomo, Pyrgo ve Poli de hasarlar görülmüş. Bu depremde Kuzey Kıbrıs’ta hasar olmasa da Güney Kıbrıs’ta ciddi hasarlar meydana gelmiş. Deprem o zamanın parası ile 3 milyon Kıbrıs Lirası’nın üzerinde zarara yol açmış.

    9 Ekim 1996’da 6.9 büyüklüğünde 70 kilometre denizde ve 22 kilometre derinlikte meydana gelen depremde Limasol’da hastane tahliyesi esnasında kalp krizi geçiren bir hasta ve Mısır’da evinin enkazında kalan bir kadın ölmüş. Baf’ta, Limasol’da, Lefkoşa’da yüksek binalarda yaşayanlarda, Larnaka ve Paralimni sakinlerine panik yaşatan depremde 20 kişi hafif yaralanmış.

    17 Ağustos 1999 Kocaeli depreminden 6 gün önce 5.8 büyüklüğünde Limasol’un hemen kuzeyinde 27 kilometre derinlikte meydana gelen depremde 40 kişi genelde panikten hafif yaralanmış ve Limasol ve köylerinde hasarlar olmuş.

    Bunları neden hatırlatıyorum? Hatırlatıyorum ki bu ülkenin depremler ülkesi olduğunu unutmayalım. Dediğim gibi depremlerin uzun süre olmaması, olmayacağını göstermez. Bazen 50 yıl, bazen 80 yıl, bazen 100 yıl deprem görülmez ama ansızın geliverir, o nedenle tedbirli olmalıyız.

    Uzmanlar da söylüyor, aslında depremler bölgemizin bir gerçeğidir. Bu nedenle tedbiri elden bırakmamalıyız. Uzmanlar, eğer bir gün büyük bir deprem bizi vurursa, büyük kayıp vermemek, gözyaşı dökmemek için, zeminle uyumlu, depreme dayanıklı binaların inşa edilmesi gerektiği yönünde uyarılar yapıyor.

   Prof. Dr. Cavit Atalar, “Deprem öldürmez, çürük yapılar öldürür” demişti ve eski deprem yönetmeliğiyle yapılan binaların denetlenmesi gerektiği yönünde uyarılar yapmıştı. Yani aslında ülkemizde en büyük tehlike, “Kıbrıs’ta asla deprem olmaz” yanlış düşüncesidir.

    Kıbrıs’ın deprem ülkesi olduğunu halkın kabul etmemesi, yönetenlerin ilgisiz kalması en büyük tehlikedir. Depremin ne zaman ve hangi büyüklükte olacağı bilinemez, tedbirli olmalıyız.

    Neden korkuyorum biliyor muzunuz? “Denetim özürlü” bu ülkede depremle ilgili denetimlerin tamam olmadığından. Tedbir ve denetim özürlü bir ülke, depreme karşı mı tedbir alacak? Bu konuda zaaflarımız olduğu yönünde şüpheler var.

    Bugünkü deprem aslında ciddi bir uyarıydı, daha ciddi ve ölümcül depremlere karşı… Yaşadığımız ve çalıştığımız binaların, çocuklarımızın eğitim aldığı binaların mezarımız olmasını istemiyorsak, depremleri ciddiye almalıyız. Bugün korktuk, yarına unutursak ne değeri var?

 

 

 

21/01/2021 21:24
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS:
MANŞETLER

HK Ali Baturay

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.