Çağıner: Vatanı vatan yapan üstüne yaptığınız yatırımdır

Dimağ Çağıner: 'KKTC Turizmin geleceği var’

ads ads ads ads
20/03/2012
starkıbrıs

ads
Çağıner: Vatanı vatan yapan üstüne yaptığınız yatırımdır

Hasan Hastürer’in Ada TV ekranlarında gündemdeki konu başlıklarını yorumladığı Hasan Hastürer ile Bu Gün ve Son Nokta programına iş adamı Dimağ Çağıner konuk oldu. Çağıner, turizmde sıfırdan başlayıp başarılı olmak ve Kuzey Kıbrıs turizminin yol haritasının ne kadar gerçekçi olduğuyla ilgili samimi açıklamalarda bulundu. Ülke turizminin geleceğinden umutlu olduğunu dile getiren Çağıner, adanın pazarlanmasında toplumun birbirine destek olarak değerlerin verimli kullanıldığı zaman başarılı olabileceğimizi belirtti. Hastürer’in sorularını yanıtlayan Çağıner şunları ifade etti:

TURİZMİN GELECEĞİ OLDUĞUNU GÖREBİLEN BİR KAÇ KİŞİDEN BİRİ

Turizme ilginiz nereden başlamıştı? Babam 74’den sonra kuzeye geçtikten sonra belli bir zaman iskanda çalıştı. Göçte yerleştirme işlemleri içindeydi. Ankara üniversitesi mülkiyelidir kendisi. Turizmin bu ülkenin geleceği olduğunu 74 sonrası savaş döneminde görebildi. Bunu gören birkaç kişiden bir tanesi Con Aziz dediğimiz Aziz Kent duayenlerinden. İkinci nesil olarak da Ünal Çağıner ve ekibi geliyor. Ünal Çağıner acentelikten başladı Akgünler turizm ile başladı. Türkiye’nin en büyük seyahat acentelerinin yerel hizmetini vermeye başladı. Burası güzel ada bu adanın iyi yatak kapasitesine ihtiyaç olduğunu gördü ve Acapulco ile ilgilendi. Önce restoranla başladı. Buraya temel atıldığı zaman 6-7 yaşlarındaydım. Ablam İçim, biraz daha geri planda ama içinde bulunduğumuz yeni otel projesi Ünal beyin fikri ama inşaatın her bir santimetre karesi İçim hanımın. Herhangi bir yenilik tesisi içerisinde yüz değişikliğine gidileceği zaman da İçim Hanım görüşlerime de değer veriyor.

BAŞLANGIÇLAR CESARET İSTER: En büyük sıkıntımız İçim Hanımla, Ünal beyin vizyonu yaşına rağmen o kadar geniş ki her çağda dönemde bizden ileride gidiyor. Eskiden yolun kenarında Bungalovlar vardı, yatırıma dönüştürülmesi gerekiyordu ve bir gün Ünal bey yok, relax havuzun olduğu yerde bir dozer dönüyor. Bir şeyler yapıyor. ‘Otel yapıyorum’ dedi, bizim haberimiz yok. ‘Ne sen, ne İçim bu inşaatı başlatamazdınız’ dedi, evet bitirirdiniz ama başlatma kararını alamazdınız bunun için cesaret ister başlangıçta dedi. Otel içine otel yapmak insanı tedirgin eder. Hala daha bize vermiş olduğu ileriye dönük vizyonlar bu yönde.

ÇAĞINER SOY İSMİNİN ANLAM TAŞIMADIĞINI ÖĞRENDİM: 2003 yılında Kıbrıs’a geldim, 2003 yılına kadar Almancayı bilmiyorum, havacılığı bilmiyorum, tur operatörlüğünü bilmiyorum ve beni tek başıma Almanya’da kurmuş olduğu tur operatörlüğünün başına getirdi. Yarım Almancamla rezervasyon almaya başladım. Uçakçılığı öğrendim, Çağıner soy isminin hiçbir anlam taşımadığını öğrendim. Çünkü orada yaptığınız iş kadar biliyorlar o bizim için büyük eğitim oldu. Orada kimlerdensin sen diye sormaz. Orada kendim olduğumu yaptığım işten tek başıma çıkmak zorunda olduğumu da öğrendim.

TURİMZDE SATAN BETON DEĞİLDİR:Turizm pazarlamacılık kısmında devam ederken İçim Hanım ve Ünal Bey Acapulco kısmında tabi biz benim yer aldığım görevde Acapulco’nun pazarlanması konusunda kilit nokta. Herşeyden öte Kıbrıs’ta en kolay pazarlanabilecek içerisinde oda sayısı kapasite anlamında aqua parkı, kongre merkezi, restoran kapasitesi kapalı havuz baktığınızzaman adada muadili bir tesis yok, pazarlama açısından kendi otelimiz olması dışında en kolay pazarlayabildiğimiz otel konsepti.Otel yapılırken kesinlikle bir ağaç kesilmedi, otelin kapasitesini nasıl tespit ettiniz derseniz ağacın olduğu noktaya kadar, ağaca geldik durduk, bildiğimiz bir şey varsa turizmde satan beton değildir, doğayı yeşili yakalamanız mümkün olmaz. Bu arazideki ağaçların %80’i Ünal Çağıner ve bahçecileri tarafından bungalovlar varken dikildi.

VATANI VATAN YAPAN ÜSTÜNE YAPTIĞINIZ YATIRIMDIR

Acapulco ne demektir? Acapulco elittir. Bu toprak parçası geçen sene bu adaya uluslararası yatırımcı veya Türkiye’den bir yatırımcı gelmiş olsa buraya bir değer yatırabilirdi. Bu arazi 74’den sonra 78’te başlayarak bir süreç içerisinde bu değer yaratıldı. Bu bir gelişme midir? O zamandan tespit edilip bunun üzerine her geçen gün taş üstüne taş koyacak. Kazandığı her kuruşu buraya harcayarak gelişmenin bu ülkeye ne kadar güvendiğinin, bu ülkenin toprağının bize ait olduğuna güvenmeli. Şu olabilirdi Ünal Bey, Acapulco’da 400 odalı olup da 400 odalı başka bir yere yatırım yapabilirdi onu yapmadı kazandığı her kuruşu bu toprak parçasına kendisini olduğunu bilerek ve hissederek yatırım yaptı. Kıbrıs Türkü birinci derecede kendine ait olduğunu, toprağın olduğunu hisseder ise gelişebilir ve büyüyebilir aksi takdirde hiçbir zaman vatanımız olmaz. Vatanı vatan yapan döktüğünüz kandır üstüne, ikincisi üzerine yaptığınız yatırımdır.

DÖVİZ AÇIĞINI TURİZM KAPATABİLİR:Ekonomik çerçevede paranın değeri yoktur, yaratılan değer vardır turizm o nedenle önemlidir. Şu anda turizm ülke çağında değeri anlaşılmış değil. Turizm bu ülkenin supabıdır. Çalışan bir ekonomik çark olmadığı ve sürekli olarak dışarıdan para aktığı sürece önemli olan gelir kaynağı hiçbir zaman fark edilemiyor. Kıbrıs Türk ticaretine baktığınızda ithalata dayalı bir ekonomi sergiliyorsunuz. TL ile satmış olduğunuz bir ürünün dövize çıkartıp satın aldığınız yere havale etmeye dayanır döviz çıktısı da anlamına gelir. Bir ülkede döviz çıktı girişi veçıkışı arasındaki farka cari açık derler. Cariaçık TC’nin en büyük sıkıntısıdır.Bunu çözmek için pahalı araçlara büyük vergiler koyuyor. Biz adada üretici olmadığımız sürece tarım haricinde, kaynak olmadığına göre ithal etmeye devam etmemiz lazım. İthal ettiğimiz sürece döviz açığı oluşacaktır, bu döviz açığını kapatacak tek hattınız turizmdir. Yapmazsanız batarsınız. Batacaktık da Türkiye’den gelen para ile döndüğümüz için gerçek ekonominin kurallarını görmüyoruz. Burasıtek başına ülke olmuş olsaydı turizm gelirlerin ne kadar önemli olduğunu anlayacaktık. Yunanistan’ın batmasındaki en büyük sebep Euro kullanıyor olmasıdır. Turizmimizi büyüterek döviz girdimizi arttırarak bağımsız ekonomi için bir alt yapı oluştururuz ama bu iş 3-4 kişiyle değil toplumun bireysel olarak algılayıp buna saygı duymasıyla aşılır. En basit lobicilik yapması gerekir, baskı unsuru oluşturabilir. Toplumun tüketebilmesi için nüfusa ihtiyaç var. Öyle bir nüfus ithalatı yapacaksınız ki tüketip geri gidecekler ve kaliteli insan olup değer katacaklar. İpin son çizgisinin nerede olduğunu bilmeden koşuyoruz. Bunu bilecek olan irade hükümetlerdir. Hükümette seçmenin baskısı neticesinde bilir. Bunu birlikte anlarsak o zaman sahip çıkarız. Her bir otel turizm yatırımı bu ülkenin sürekliliği sosyal açıdan sürdürülebilirliği ekonomik açıdan olmasını sağlayacak olan kısmı. Bizpara kazanıyoruz, kazandığımızı bankaya yatırıyoruz, belli kısmını bu topraklara yatırım olarak döndürmek zorundayız, bankadaki para sizin paranız değildir.

Fuarlara gidiyorsunuz, bu fuarlara ne kadar organize gidiyoruz? Aklımızın kestiği kadar demeyeceğim aklımız kesiyor çünkü. Koordinasyon iletişim becerimizle gidiyoruz. Bu adanın pazarlanması için gerekli ihtiyaç duyulan ekipman ne zaman ki birbirinden destek olmamaktan vazgeçilip hep birlikte yapılabilirliğini ekonomik değerlerinin verimli kullanıldığı zaman olduğunu fark ettiğimiz zaman olacaktır. Şu anda primatif bir şekilde bireysellikle iş yapmaya çalışıyoruz, bireysellikle iş yapılan ekonomilerde sürdürülebilirlik olmaz.

Turizmin planının politikası var mı? Turizmci olarak ara sıra konuşuluyor ama gerçek olduğunu ve ihtiyacımızın olduğunu veya master planına birilerinin inandığını görmedim.

Fuarların öncesi olmayan sonrası da olmayacak bir fuarda yer almanın çok anlamı olmadığına inanıyorum. Fuarlar yıl boyu çalışan ve gelecek için de hedeflerini belirleyen insanların prestij buluşma alanlarıdır. Önceden çantanızı alıp gidip çalışmazsanız, oturmazsanız çok ülkenin kaderini değiştirecek bir sonuç alabilir misiniz? Gelişim olarak baktığınızda fuarlarda almış olduğumuz geri dönüşümde ciddi bir artış var. 98 yılından beri Berlin fuarına birebir katılmaktayım. 98’den bu güne kadar bir süreç içerisinde bir evrimden geçiyoruz. Bundan 3 sene öncesine kadar randevumuz yoktu. En son gittiğim fuarda kendi holüm dışında bir hole gidebildim o kadar çok randevular yoğundu ki göremedim etrafta ne olabildiğini.

CİDDİ BİR ORGANİZATÖR GEREKİYOR

Randevular nasıl sonuçlandı? Çok umutluyuz 2013 yılı için bizim için çok başarılı oldu. Fuarlar benim isyanım, gördüğümüzün daha iyisini yapabilecek her şeyimiz var. Var olanı verimli kullanmama sıkıntıdır. Adada kar yoktur diye yakınmayalım, var olan deniz, hava, doğa, uçak TC ile KKTC arasında teşvik protokolü var, otel var. İnsanlar istekli. Helvayı yapabilmek için ciddi anlamda organizatör, bir otorite gerekiyor, master plan denilen de budur.

Rumlarla yarışacak durumda mıyız? Kişisel bazda bizden üstün olduklarını görmedim. İmkanlarzamanında öyle haklar vermiş ki, şu anda bir Rum ile Kıbrıs Türk otelcisini karşı karşıya koyduğumda çok rahat söyleyebilirim Kıbrıs Türk otelcisi potansiyel ve algılama olarak çok yüksek.

2013 için politikacı biri söyleseydiinanmayacaktım ama siz iyimser bir tablo çiziyorsunuz… Talep anlamda baktığınız zaman evet sorunumuz yok mu var. Aktarmış olduğumuz kaynaklar imkanları doğru, zamanında taahhütlerinyerine getirilmesiyle ulaşabiliriz. Otelci olarak paramı düzgün almazsam, maaşı ödeyemezsem olmaz. Taahhüt ve paydası olan herkesintaahhütlerininyerinegetirmesine dayanır.

Giderek arabayı uzun süre doğru yolda tutuyoruz, yeni yatırım açısından finansal destek ve kaynak ne durumda? Kıbrıslı Türkotelcilerin azınlıkta olmasındaki bir sebep de bazıimkanıolanlar imkanı olmasına rağmen yapamıyor bazıları istemesine rağmen bu finansa ulaşamadıkları için yapamıyorlar. Bu finansaulaşmabizim için de geçerli. Günümüz otellerinin fiyatları 60 milyon ve üzerinden başladığı için banka bana ne vereceksin dediği zaman toprak ortaya çıkar, garanti olarak göstermek için. Kıbrıs Türk bankalarının sermaye yapıları buna müsait değil.

TEK ENGEL TOPLUM OLARAK NE İSTEDİĞİMİZİ TESPİT ETMEMEMİZ

Geleceğenasıl bakıyorsunuz? KıbrısTürk olarak KKTC’nin ilelebet yaşamasına taraftarı olan, Girne doğdum büyüdüm, Kıbrıs’ın kuzey kısmındaki yaşadığımız vatanın geleceğine inanıyorum. Kıbrıs Türk insanının içini görüyorum niyet olarak. Kendi potansiyelini görmemiş, görmüş veya var olan potansiyeli birbiriyle sinerjiye çevirmemiş ne istediğimizi toplum olarak tespit etmemiş olmamız önümüzdeki tek engel. Onun dışında herşeyimiz yerindedir.

İnsanların hayatında hiç kuşkusuz ilklerin çok özel bir yeri vardır ve üzerine ne kadar yeni eklentiler olursa olsun insanlar ilkleri farklı bir yere koyar. İlkler nereden aklıma geldi derseniz Lefkoşa’da doğdum, Küçük Kaymaklı’nın kuzeyinde kanlı dere vardı ben yapmadım o kabahati ama abilerim, daha eskiler o derede yıkanırlarmış. 63 sonrası oldu, sıcaklar o zaman da vardı yaz geldi mi insanlar serinleme ihtiyacı duyardı. O serinleme ihtiyacında ilk su ile buluştuğum neresi derseniz Kırnı Pınarbaşı. Bir bahçe havuzu, insanlar hafta sonu pikniğe gider o havuzun içine de sanki de dünyanın en lüks havuzu gibi atlardık. 68’den sonra kapılar açıldı, kapılar genişledi diyelim kuşatma vardı tabi denize doğru bir buluşma olacak. O zamanın adıyla altı buçuk mile geldiğim günü dün gibi hatırlarım. Rum barikattan geçiyorsunuz, Rum bölgesine geliyorsunuz ve bir plajla buluşuyorsunuz. Çocuk belleğinizle her zaman çok büyük gelir. Öyle bir plaja gelmiştim ki uçsuz bucaksız geliyordu bana. İlk denize altı buçuk milde girdim. Acapulco, Girnesahillerin en önemli turizm sahilleri. 74’e kadar buralara gelip gittik ama bir yabancı gibi geldik. Başka kim buralara geldi Serdar Denktaş da denizle ilk buluşma yerlerinin Acapulco olduğu, Rahmetli Rauf Denktaş’la gelirlermiş ama Raif Denktaş uyarırmış ‘yüksek sesle konuşma Türk olduğumuzu anlamasınlar’. Zaman geldi geçti, burayı Rum Galifini bırakıp gitti. Burada bir yatırım yolculuğu başladı. Önce 80’li yıllarda yukarıda bir lokanta, körfeze hakim noktada 81’de Bungalovlar yapılır, zaman ilerler otel yapılır ve 15 Kasım’da açılan eklentisiyle birlikte 2400 yataklı arasında sütunu kolonu bölünmeyen mükemmel kongre merkezleriyle kime ait olduğunu boşverin sanki de bana aitmiş gibi bir Kıbrıs Türkü olarak gurur duyduğum bir tesis ortay açıktı. Ünal Çağıner’i kutluyorum ve bu işlerle ilgili evlatlarını da kutluyorum. Dimağ Çağıner, Ünal Çağıner’in oğlu, boynuz sonradan çıkar kulağı geçer derler Dimağ Çapıner de böylesi başarılı, Kıbrıslı Türkler içerisinde turizmi her yönüyle bilen biri deseler, bu turizmi idare et deseler hiç tartışmasız teslim ederim.

Hastürer: İki kuşağın müthiş bir sinerjisi var aslında Acapulco’da Ünal Çağıner, kızı İçim Hanım ve Dimağ Çağıner müthiş bir sevgi ve saygının olduğunu da söyleyeyim. İnsani değerlerde yakından uzağa erozyon varsa saygının sevginin önünde maddi bir takım değerler duvar örüyorsa ve onların üzerinden bakmaya çalışıyorsan hiçbir yere varamazsın.

20/03/2012 10:00
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: Dimağ Çağıner, Hasan Hastürer
MANŞETLER

HK EKONOMİ

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.