Cenk Uzunoğlu: “Adalet bakanlığı” son kaledir!
28/08/2022
Son dönemde adalet bakanlığı kurulması malum çevreler tarafından telkin edilmektedir. Hepimiz de biliyoruz kendi halimize bırakılsak, hele hele memleket yangın yerine döndüğü bir ortamda ne muhalefet ne de iktidar
bu konuyu gündeme getirmez.
Başkanlık sistemine geçme niyeti de aynı arzunun parçasıdır. Bir telefon ile yapılması gereken “işleri” halletmek için yalnızca başkanlık sistemine geçmek yeterli değildir. Adalet bakanlığı kurulması fikri de sistemi tümden bypass etmenin son halkası olarak görülmelidir.
Konunun özüne inecek olursak yasama, yürütme ve yargı devlet yapısı altında bağımsızlıklarını korumalıdırlar çünkü birbirlerini kontrol ve denetler konumdadırlar. Yargı bağımsızlığı devletimizin temelidir ve korunmalıdır. Bu cümlenin dillendiriliyor olması geleceğe yönelik yarattığı algı açısından endişe vericidir.
Yürütme ve yasamanın içine düştüğü durumu gördükten sonra son kale olarak yargı bağımsızlığı çok daha önemli bir duruma gelmiştir. Bunu başka türlü okumanın, “ne olacak canım başka ülkelerde de adalet bakanlığı var” demek son derece naif bir yaklaşım olur. Buna karşı çıkarken başka şeyleri savunuyor olma tuzağına düşmeden tüm zorluklarına rağmen bunu topluma iyice anlatmak ve partiler üstü bir refleks oluşturmak lazım.
Kıta Avrupası (“Continental”) hukuk sistemini kullanan ülkelerde adalet bakanlığı vardır. Uzağa gitmeyelim. T.C örnek alınacak olursa en ince detayına göre kodlanmış bir hukuk sistemi vardır. Çok ciddi hukuki düzenleme yapılmıştır. Yargıçlara verilmiş olan yetki bizim KKTC’de ortak hukuk (“Common Law”) sisteminde kullandığımız yetkilerden farklıdır. Her şey yazılmıştır. Yargıç ona bakar ve ne yazıyorsa onu uygulaması üzerine kurgulanmıştır.
Bizdeki hukuk sisteminde yasalar geniş bir çerçeveyi çizer ama günümüz koşullarına o yasaları adapte edip uyarlamak da yargıçlarımızın
görevidir. Kendileri çoğu konuda inisiyatif kullanarak yasaları yorumlar. Özet olarak, ayrı görev tanımları vardır.
Dolayısıyla bağımsız olmaları ve siyasetin bu alana karışmaması çok önemlidir. Aksi takdirde yargıyı siyasallaştırırız. Bu da sahip olduğumuz sistem için büyük tehlikedir. Son dönemde yasama ve yürütmede neler yaşadığımızı birlikte gördük. Kibarca söylemek gerekirse Adalet Bakanlığını kurmak kültürel yapımıza aykırıdır ve zar zor ayakta durmaya çalışan devlete duyulan aidiyeti riske edecek gelişmelere yol açma riskini taşır. Bunu münasip bir dille anlatacak siyasetçi eksikliğimiz de birçok konuda olduğu gibi en fazla ihtiyaç duyduğumuz mevzudur. Bunun için siyasi baskı oluşturmak adına bu aralar geçim derdinde olan topluma çok daha büyük bir görev düşmektedir.
Yargının kantarı ile oynanacak bir iklime geçmek partiler üstü bir tehlikedir.
Birçok konuda olduğu gibi “bir şey olmaz, fazla da patırtı yapmaya değmez” diyen bir davranış sergilenmemelidir.
Gün gelir ayarı ile oynanan adalet kantarı dönüp ayarı ile oynayanı da yanlış tartar. Çok geç olur. Bilmiyorduk kandırıldık denilecek bir konu değildir.
Bunun için yargı konusu son kaledir son….
Uyanmaya gerek yok uyumasanız yeridir.
28/08/2022 11:56