Sosyal medyada gezinirken önüme bir video düştü. Belçika’nın başkenti Brüksel’de “arabasız Pazar günü” etkinliği düzenlenmiş.

Brükselliler çoluk çocuk bisikletlerini, kaykay ve scooterlerini alıp şehrin tadını çıkarmışlar. Etkinliğin teması ise "Brüksel'i çocuklara göre bir şehir yapmak" olarak belirlenmiş.

Ne yalan söyleyeyim, Brüksellileri çok kıskandım.

Peki ya Kuzey Kıbrıs?

Maalesef bizde böyle bir etkinlik görmeyi bırak, çocukların güvenle bisiklet sürebileceği bir alan bulmak bile zor.

Trafik sorunumuz bir yana, bisiklet yollarının eksikliği en temel sorunlarımızdan biri. Özellikle şehir içinde, araçların arasında bisiklet sürmek tehlikeli ve birçok ebeveyn çocuklarının güvenliği konusunda endişeli. Bu yüzden de çocuklarının bisikletle bir yerden bir yere gitmesini istemiyor.

Halbuki çocuklar, sokakta oyun oynayıp bisiklet sürebilecekleri bir ortamda büyümeliler. Ancak yoğun araç trafiği ve plansız şehirleşme yüzünden bu imkânsız hale geliyor.

Kuzey Kıbrıs'ta şehirlerimiz, özellikle Lefkoşa, araçların istilasına uğramış durumda. Arabaların egemenliği altında yaşıyoruz.

Halbuki bisiklet hem çevre dostu hem de çocuklar için eğlenceli bir ulaşım aracı.

Gezip gördüğüm birçok Avrupa şehrinde insanlar bisikletlerle işlerine veya okullarına çok rahat bir şekilde gidebilirken bu neden bizde olmuyor?

Belki de biz de Belçika gibi "arabasız gün" etkinliği düzenlemeliyiz. Böylece insanlar şehirde hem çevreye zarar vermeden hem de güvenle vakit geçirebilirler.

Keşke Kuzey Kıbrıs'ta da böylesi girişimlere yer verilse. Çocuklara göre bir şehir inşa etmek, aynı zamanda onların geleceğine yatırım yapmak demek.

Unutmayın ki şehirleri çocuklara göre dizayn edersek, hepimiz için daha yaşanabilir hale getirebiliriz.