Çocukları Bizmi Obez Yapıyoruz?

ads ads ads ads
25/09/2017

ads

Perihan Şahin Bal Perihan Şahin Bal


Okullar, sokaklar ve gökyüzü nasılda şenlendi!

Cıvıl cıvıl  göçmen kuşları ve çocuk sesleri  birbirine karıştı.

Ama yönleri farklıydı…

Birinin yolu sıcak ülkelere doğru;  diğerinin yönü eğitimin tam odağına doğru.

Ama kesiştikleri nokta; her ikisi de hedeflerinden emin!

Çocukların enerjisi, sesleri kadar şehirleri de harekete geçirdi.

Trafik canlandı, ekonomi hızlandı!

Çünkü okullar açıldı.

Tepeden tırnağa yenilendi öğrenciler…

Yeni üniformalar,

Yeni çantalar, ayakkabılar;

Defter, kitap, kalem,  kalemtıraş, silgi…

Havayı o çocukluğumuzda çok sevdiğimiz kırtasiye kokusu sardı!

Bir bayram sabahı, birde okulların açıldığı ilk gün heyecan sarar çocukları.

Nasılda heveslidirler o ilk günlerde okula gitmeye, ders çalışmaya…

Kendilerince söz verirler tüm derslerinden iyi notlar almaya.

Çok güzel çalışma programları yaparlar;

Gün geçtikçe bazıları programdan yavaş yavaş uzaklaşırlar.

Okulların açılmasıyla çocukları sevinç,

Derslerine ilgi,

Okul arkadaşları ve öğretmenlerine duydukları özlem ve hasreti giderme duyguları sarar…

Aileleri de servis problemlerini aşmak,

Okul eksiklerini tamamlamak,

Çocuklarının, evden çıktıktan sonraki güvenlikleri,

Eğitim sistemindeki sıkça değişikliklerin kaygısı,

Birde;

Çocuklarını okulda sağlıklı bir şekilde nasıl besleriz telaşı sarar.

Bu yazımın ana teması çocukların okulda beslenmeleri ve obezitenin artışı.

Çocuklarımızı, sevgi, ilgi, uyku ve besinler büyütür bilirsiniz.

Her anne çocuğuna elinden geldiğince sağlıklı ve organik ürünlerle beslemeye çalışır.

Ancak okullarda ne yer ne içerler biliyor muyuz?

Okul kantinlerinde neler oluyor biliyor muyuz?

Maalesef o yerleri okul idaresi yeterince denetleyemiyor!

Okul aile birlikleri bunu çok ciddi denetlemelidir!

Siz veliler sık sık okula gidip denetlemelisiniz!

Gerekirse nöbetleşe her gün bir veli okul kantinin de gönüllü çalışarak, tüm çocuklarımızın beslenmesine katkı vermiş olabilirsiniz.

Evlatlarımız o hiç tanımadığınız insanlara emanet!

Çok düzgün, sağlıklı işleyen kantinlerde vardır illaki; ama bunları görmeden denetlemeden bilemeyiz!

Çocuklarımızın neler yediğini az çok tahmin ediyoruz!

Tatbiki ayaküstü yemek, hızlı yemek…

Yani günümüzün meşhur fast foodu!

Fast food yani hızlı hazır beslenme şekli insanın zamanla yarışması sonucunda ortaya çıkmıştır.

Türk toplumunun yaşam şekli ve sosyal yapısını incelendiğimizde aslında beslenme kültürümüzde hızlı hazır yemeğin yüzyıllardır var olduğunu görebiliriz.

Ancak ülkemizde özellikle son 10 yıl içerisinde fast food sektörü çok büyük bir gelişme göstermiştir.

Fast food yiyeceklerin başında; hamburger, pizza,

yengen, patates kızartması, yani cips

Kızartılmış tavuklar

Simit

Döner

Soğuk ve sıcak Sandviçler gelir.

Hepsine bayılır çocuklarımız.

Patates kızartmasını sevmeyen var mı?

Rabbim o ne güzel tattır öyle!

Yedikçe yedirir!

Yediğiniz bir gıda eğer tokluk hissi vermiyorsa, sakıncalıdır.

Uzmanlar 15 yaş altındaki çocuklarınıza asla fast food yedirmeyin diyorlar!

Gazlı içecek de içirmeyin!

Ama biz öylemi yapıyoruz, anne baba olarak, dede nine olarak?

Hemen ödül olarak gittiğimiz yerler oralar değil mi?

Çocuklarımız artık nohut,  börülce, kuru fasulye, bulgur yemeklerin tadını unuttular!

Pırasa kereviz, ıspanak onları hepten sevmezler.

Kahvaltı alışkanlığı edinemeyen çocuklar; 

Ev yemeklerini,  sulu yemekleri,

Lifli yiyecekleri sevmeyen çocuklar,

Fastfooda bayılan minikler,

Abur cuburdan vaz geçemeyen çocuklar,

Bilgisayar başından kalkmayan, çocuklar,

Sokakta oyun oynamayı unutan yavrularımız,

Tüm bunlar;

Tahmin ettiğiniz gibi şişman şişman, obez çocukların türemesine sebeb oldu.

Şimdiki çocuklara ders çalışma dışında başka hiçbir sorumluluk verilmiyor.

Oysa bizim nesil önlemiydik?

Ev işlerine ve ailenin yürüttüğü her ne iş varsa, bizde o işin tam merkezindeydik.

Okuldan sonra yap!

Okuldan sonra bahçeye gel!

Okul çıkışı babana yardıma git!

Okulda da mutlaka yürüttüğümüz bir faaliyet bulunurdu.

Ya okul spor takımlarından birindeydik, ya folklor takımı ya da koro,

Çocukluğumuzda şişko diye alay ettiğimiz sınıfta bir iki tane olan o şişman çocuklar o kadar çoğaldı ki!

Neredeyse sınıfın yarısı obez çocuklarla doldu…

3 çocuktan biri obez.

Obeziteye neden olan etmenleri tam olarak açıklanamasa da, aşırı ve yanlış beslenme ve fiziksel aktivite eksikliğinin obeziteyi tetiklediği biliniyor.

Otizm ve benzeri rahatsızlığı olup ta sürekli ilaç kullanan çocuklarda da obezite yoğun olarak görülmektedir

Dünyada;

5 yaşındaki kızların Yüzde 31 i,

Erkek Çocukların %28 i fazla kilolu olduğu belirtilmiştir.

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre yetişkin bireylerin Avrupa’da fazla kiloluluk oranı Yüzde 30 ila 80,

Çocuklarda ise Yüzde 20 olduğu ve bu oranlarında 1/3 ü obez olarak açıklanmıştır.

Ülkemizdeki Çocuklarda Obezite Oranı

0-5 Yaş arası çocuklarda obezite görülme oranı erkek çocuklarda Yüzde 9,1

Kız Çocuklarında Yüzde 6,8

Genel ortalamada Yüzde 8.5

6-18 Yaş arası çocuklarda obezite görülme oranı Erkeklerde Yüzde 9,1,

Kız Çocuklarında Yüzde 7,3 Genel ortalamada Yüzde 8,2

Çocuklarda obezitenin devam etmesi;

tip 2 diyabet,

hipertansiyon,

hiperlipidemi,

uyku apneleri,

Ortopedik problemler

ve insülin direnci gibi sağlık sorunlarına neden olabiliyor.

Annelere çok iş düşüyor bu durumda;

Çocukları güne mutlaka kahvaltıyla başlatmalıdırlar.

Bir alışkanlık en az 21 günde oluşur. Önce alışkanlık haline getirilmeli sonrada bu davranış şekline kendiliğinde dönüşecektir .

Çocuk yemese de her gün kahvaltı sofrası hazırlanmalı;  

Çocuğunuzun en sevdiği sağlıklı besinler tercih edilmelidir kahvaltıda…

Bir de anne sürprizleri. Sevgi ve şefkat de katılarak içine!

Okuldaki alternatif yiyeceklere çok güvenilmemelidir. Bu durum çocuklara uygun dille anlatılmalıdır.

Sürekli evde ev yemekleri pişirilmelidir.

Elimizden geldiğince hazır yiyeceklerden kaçınmalıyız.

Arada çocuklarımızı ve kendimizi şımartmak için hazır yiyecek ve abur cubur günü yapılabiliriz.

Sağlık için dertlenmeliyiz!

O zaman daha hassas davranırız kendi ve aile sağlığımıza…

Tükettiğimiz gıdaların yemeden önce başına neler geldiğini bilmeliyiz!

Hangi yolculuktan geçti de soframıza teşrif etti irdelemeliyiz!

Mümkün olduğunca tarladan soframıza en kestirme yolu buldurmalıyız!

Canlılığını yitirmeden tüketmeliyiz ki yararını azami derecede alalım.

Yaşasın yemek yemek!

Yemek yemek keyiftir,

Yemek bir sanattır.

Yemek bilmektir…

Yemek görmek, koklamak daha sonra yemektir.

Yemek vücut dilini dinleyip onun isteği doğrultusunda davranmaktır.

Düşünmeden beslenmemek lazım…

Bilinçli yememiz gerekir her yediğimizi.

Yediğimiz besinler bizim hücrelerimize hitap etmiyorsa; onlar besin değil zehirdir ve toksindir.

Ağzımıza koyduğumuz her besinin ne olduğunu, nereden geldiğini, vücudumuza girdikten sonra neler yapacağını, bilmek zorundayız!

Özellikle anneler! Tüm ailenin sağlığından biz sorumluyuz…

Rafları süsleyen o renga renk gıda ürünlerini seçerken çok dikkatli olmak zorundayız.

Üretim ve son tüketim tarihine baktığımız kadar aldığımız ürünün içeriğine de iyice incelemeliyiz.

Annelik zor meslektir!!!

Anne ilk öğretmenidir çocuğunun.

Hem ahçısı, hem beslenme uzmanıdır.

Evin temizlikçisi, hem de bahçıvanıdır,

Hem ekonomist, hem ev idarecisi,

Hem sağlıkçı, hem psikologdur,

En önemlisi de sevgi uzmanı olmak zorundadır anneler…

Çocuklarımızın okulda beslenme çantalarını en sağlıklı neler koyabiliriz?

Beslenme çantalarını nasıl sevdirebiliriz?

Onu en şirin ve iştah açıcı nasıl hazırlayabiliriz?

Mesela;

Kayısı kurusu, incir kurusu, ceviz

Küçük bir şişe süt ve olmazsa olmaz su koymalıyız.

Evde hazırlanmış ev köftesi ile;

Bir dilim domates, bir dilim kaşar,

Bir dal maruldan oluşan renkli sevimli bir sandviç.

Koyabiliriz…

Domates sosunu da evde kendimiz yapabiliriz,

Ketçap tadından bile güzel!

Sınıf öğretmenleri özellikle beslenme çantalarını sevebilecekleri oyunla karışık beslenme saatleri oluşturmalı.

Biliyorum ki çok okulda bu yapılıyor.

Kahvaltının önemini anlatmalı,

Öğretilmeli,

Sevdirilmeli.

Özendirerek teşvik edilmeli.

Çocuklarımızın okul sürecinde sağlıklı beslenme alışkanlığı kazanması yanında;

Ders çalışma disiplini,

Trafik kuralları,

Yabancılardan kendilerini koruma davranışı,

Zamanını ve harçlığını doğru yönetebilme yeteneği,

En önemlisi de özgüvenlerini pekiştirici;  kişisel gelişim eğitimleri, aile öğretmen dayanışmasıyla verilmelidir.

Bu kazanılan davranış ömür boyu sürecektir.

Böylece  kendi benliğini kazanmış, sağlıklı toplumlar oluşacaktır.

Ülkelerin kalkınmasında; insanlarının sağlıklı olması çok önemlidir.

İnsanlarının sağlıklı olmasında; çocuklarının sağlıklı olmasına dayanır.

Çocuklar sağlıklı beslenirse geleceğimizde hep sağlıklı insanlar olur!

Sağlıklı insanlarda;

Sağlıklı düşünür sağlıklı güzel yarınları inşaa eder.

Sağlıcakla kalın…

25/09/2017 13:19
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: perihan şahin bal
MANŞETLER

HK Perihan Şahin Bal

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.