Çok katlı bina kısıtlaması kaynak savurganlığıdır

ads ads ads ads
10/08/2016

ads

Orhan Aydeniz Orhan Aydeniz


Sınırsız topraklarımız varmış gibi, bazı kişiler çok katlı bina yapılmasını engellemeğe çalışıyor. Bu hatalı uygulama sonucu, konutlar geniş alanlara yayılmakta, kırsal bölgeler azalmakta, 1.sınıf tarım arazileri ve mutlak orman alanları, inşaat yapımında harcanıp yok edilmektedir. Hatta ağaçlandırılması gereken çok meyilli arazilere bile, konut inşaat izni veriliyor. Böylece sel ve toprak kaymalarına zemin hazırlanıyor.

Bu hatalı uygulamanın sürdürülmesi durumunda, bir süre sonra tarım yapılabilecek arazi ve halkın nefes alabileceği boş doğal alan kalmayacak.

Şimdiden Girne merkezden doğuya ve batıya uzanan sahil şeridi üzerinde yapılan evler nedeniyle doğal alan kalmamıştır.

Zaten küçük ülkemizde insanların ulaşamadığı yer bulunmaması nedeniyle zor durumda olan yaban canlılar için doğal yaşam alanları, daha da azalacak.

Bu nedenle çevre örgütlerinin, dağınık yerleşim modelini savunmak yerine , çok katlı bina yapımını desteklemesi gerekir.

Şimdiki dağınık ve az katlı yerleşim sisteminde en önemli sakıncalardan biri de Belediyeler ile hükümetin sunduğu hizmetlerin maliyetinin yüksek olmasıdır.

Kuşkusuz eski dokunun da korunmasına özen gösterilmesinde yarar vardır. Ancak bu konuda fazla abartıya kaçılmamalı.

Örneğin Mağusa’da surlardan 200 -300 metre mesafede olan ismet İnönü Bulvarındaki arsalara en çok iki katlı inşaat yapılmasına izin verilmesi, kaynak savurganlığı yanında mal sahiplerine karşı büyük bir adaletsizlik ve trajikomik bir uygulamadır.

Çünkü ayni yolun batı cephesindeki arazilere çok katlı inşaat izni verilmesi ve doğu cephesine 2 kattan yüksek inşaat yapılmasına izin verilmemesinin, hiçbir mantıklı gerekçesi olamaz.

Avrupa Birliği üyesi olan Rum yönetiminde bile, surların hemen yakınında 5-8 katlı binalar bulunmaktadır.

Eskiden bütün dünyada evler genellikle tek veya birkaç katlı idi. Ayrıca bizde evler kerpiçten ve taştan yapılırdı. Ancak eski dokuyu korumak amacı ile yaşanan dönemde kerpiç ve taş inşaatlar yapmayı sürdüremeyeceğimiz gibi, çok katlı yapılanmanın engellenmesi de uzun vadeli çıkarlarımıza aykırıdır.

Çağdaş dünyaya ayak uydurmamız ve artan nüfusun ihtiyacının karşılanması için, çok katlı yapılanmaya gitmeliyiz.

Amaç tarihi ve eski dokunun korunması ise, bütün çağdaş ülkelerde yapıldığı gibi sadece yerleşim yerlerindeki eski semtler de çok katlı yapılanmaya izin verilmez. Şehirlerin yeni semtlerinde ise, kat sınırlandırılması yapılmaz.

Tarihi eserler bakımından bize göre kat kat daha zengin olan İstanbul, Roma, Venedik gibi şehirlerde bile, sadece eski semtlerde 4-5 katlı binalar vardır. Yeni semtlerde ise, çok katlı bina hatta gökdelen yapılmasına izin verilir.

Yabancı ülkelerdeki gözlemlerime göre, çok katlı binalar daha çok siteler halindedir ve yeterli yeşil alan, yüzme havuzu, oto park, eğlence yeri gibi ortak kullanım alanları vardır.

KKTC’de ise Girne’de tek bir gökdelen yapılmasına bile, konu ile ilgisi olan olmayan herkes, karşı çıktı, tepki gösterdi ve sonuçta engellendi. Oysa devletimizin prestiji bakımından gökdelen yapılması isabetli olacaktı. Yaşanan dönemde de Girne’de 7 katlı otel yapılmasına bile karşı çıkılıyor.

Aslında Belediyeler ve hükümet bu konuda; sadece STÖ’lerden değil, öncelikle ülkemizdeki üniversitelerden görüş alarak daha çağdaş ve sağlıklı hareket etmeli.

 

10/08/2016 17:12
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: orhan aydeniz
MANŞETLER

HK Orhan Aydeniz

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.