Gelişmiş ülkelerin ve Türkiye Merkez Bankası’nın faiz kararlarının açıklandığı geçtiğimiz haftanın son iki günü oldukça hareketli geçmişti. Hatırlatmak gerekirse PPK’nın aldığı 500 baz puanlık artış kararı sonrası açıklanan karar metninde enflasyon görünümünde belirgin iyileşme sağlanana kadar parasal sıkılaştırmanın gerektiği zamanda ve ölçüde kademeli olarak güçlendirileceği mesajının tekrarlanması Merkez Bankasının önümüzdeki dönemde de faiz artırımlarına devam etme ihtimalinin yüksek olduğu şeklinde okunmuştu. Ortodoks para politikasına yönelimin kalıcı olduğuna işaret eden bu karar sonrası olumlu hava ile birlikte son günlerde satıcı tarafta olan Borsa İstanbul’da alımların güçlenerek 8,000 seviyesinin test edildiğini gördük. BIST Cuma günü %0.48 artışa işaret etse de ayni poztif görünümü USDTRY kurunda göremedik. Yine FED’den Çarşamba günü gelen şahin açıklamalar ışığında, USD’deki güçlenme devam ederken kendini Dolar Endeksinin 105 seviyesinin üzerine atarak gösterdi. USDTRY faiz artışı beklentisini satın alan piyasa sayesinde faiz kararı öncesi 27 seviyelerinin altını test etse de, beklentiler dahilinde gelen karar ile birlikte yeniden 27 seviyesi üzerinde, ilk etapta 27.10, Cuma gün sonunda ise 27.17 seviyelerine kadar ulaştı. Enflasyon beklentilerinin yukarıda kalmaya devam ettiği yıl sonunda ise politika faizinin mevcut seviyesinin beklentileri karşılayamadığından TL’nin yeteri kadar desteklenemediğini ve değer kaybetme riskinin hala yüksek olduğunu görmekteyiz. 

Yurt dışı tarafa baktığımızda geçen haftanın en önemli gelişmeleri olan FED ve BoE faiz kararları sonrasında, Amerikan dolarında değerlenme, İngiliz sterlinin’de ise değer kayıplarının Cuma günü de devam ettiğini gördük. Cuma günü takip edilen önemli veriler arasında AB bölgesi ve İngiltere PMI verileri yer aldı. Avrupa Bölgesinde İmalat PMI verileri beklentilerin altında 43.4 seviyesinde kalırken, Hizmet PMI verisi 48.4 ile beklentiler üzerinde açıklandı. AB verileri ile ilgili ING kıdemli ekonomisti Bert Colijn verilerin beklentilerden biraz daha iyi olduğunu, ancak 2023’ün ikinci yarısında olası bir ekonomik daralmaya ilişkin endişeleri azaltmayacağına vurgu yaptı. Avrupa’da görüntü kısmen olumlu yönde gelirken İngiltere’den gelen veriler ekonomik faaliyet’in Ocak 2021’den bu yana en hızlı gerilemesini kaydettiğini gözler önüne serdi. Yıllık perkende satış verisi %1.4 gerilemeye işaret ederken, Bileşik PMI verisi 46.8 ve Hizmet PMI’I 47.2 ile beklentileri karşılayamadı. Hayal kırıklığı yaratan bu veriler İngiltere Merkez Bankası’nın faiz oranlarını %5.25 seviyesinde tutma kararını destekler nitelikteyken, bir resesyon ihtimalinin de daha olası olduğu yönünde sinyal vermis oldu.

Haber sitelerine düşen bir diğer dikkat çekici haber ise Bank of America’nın derlediği rapora göre Amerika’da yükselen ve yüksek kalması 2024’te de beklenen faizlerin 2024 yılında sert bir ekonomik inişe yol açabileceği yönünde oldu. AYni raporda 20 EYlül ile biten haftada küresel hisse senedi fonlarından çıkışların 16.9 milyar dolar olduğuna vurgu yapılırken, bu hareketin devamının Finansal piyasalarda “patlama ve çöküşlere” neden olabileceği şeklinde iddialar yer aldı.

Bu hafta yakından takip edilecek veriler arasında İngiltere ve ABD büyüme verileri, Avrupa Bölgesi enflasyonu ve Enflasyona ışık tutması bakımından önemli olan ABD kişisel tüketim harcamaları verisi yer almakta.

Bu gelişmeler ışığında USDTRY bugün güne 27.19, EURTRY 28.95 ve GBPTRY 33.29 seviyesinden başladı.