Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, sosyal medyadan Haber Kıbrıs Dijital Grup Genel Yayın Koordinatörü Ali Baturay'ın "Halk, iş yapsın diye yönetici seçiyor, kral ya da padişah seçmiyor…" başlıklı yazısına cevap verdi.

Baturay'ın iddialarının gerçek  dışı olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Tatar,  "Öncelikle beni tanıyan her bir yurttaş, özüm ve sözümün bir olduğunu, eleştirmekten de eleştirilmekten de imtina etmeyeceğimi çok iyi bilir…" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Tatar'ın yazısının tamamı şöyle:

Ali Baturay’ın şahsıma yönelik köşe yazısında öne sürdüğü iddialara yanıtımdır;

Sevgili Ali, yılların deneyimine sahip bir gazeteci olarak makalelerini elimden geldiğince takip etmeye çalışıyorum.

Tarafsız, ilkeli, medya etiğini pusula etmiş köşe yazarlarına hiç olmadığımız kadar ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde, şahsımı hedef alan, ötekileştirici ve hedef gösterici makaleni üzülerek okudum.

Öncelikle beni tanıyan her bir yurttaş, özüm ve sözümün bir olduğunu, eleştirmekten de eleştirilmekten de imtina etmeyeceğimi çok iyi bilir…

Köşe yazında iddia ettiğin, “Cumhurbaşkanı eleştiriye tahammül edemiyor vb” türden iddialar, gerçek dışı olduğu kadar, siyasetimden ziyade şahsıma muhalif olan odakların, kendi fikirlerini “meşru” sayarak saldırgan bir tavırla şahsıma yönelik haksız, haddini aşan ve manipülasyonla bezenmiş kullandıkları üslubu da ne yazık ki meşrulaştırmakta, hassas olduğunu iddia ettiğin “toplumsal barışa” büyük zarar vermektedir.

Aslında farkında olarak veya bilmeden, makalende şahsıma yönelik takındığın üslup, eleştirdiğin noktaya dönüşmene hizmet etmekte, çatışma kültürünü körüklemektedir.

Özellikle sosyal medyanın etkinliğinin artması ve yaygınlaşmasıyla, eleştirinin dozajı ve görünürlüğü artmış, etik yoksunluklar da buna paralel olarak çoğalmıştır.

Maalesef ki ülkemizde de sosyal medyada yaşanan bu etik yozlaşmayı ve linç kültürünü en acı şekliyle deneyimlemekteyiz…

Yaşadığımız çağda bunun bilinciyle hareket etmek, bu zihniyete hizmet etmemek sanırım en çok da gazeteci ve köşe yazarlarının önceliği olmalıdır.

Sağduyu sahibi, toplumsal uzlaşıdan, Anavatan Türkiye ile ilişkilerimizin ve kardeşlik bağlarımızın güçlenmesinden yana olan, kriz dönemlerinde sorumlulukla hareket etmeyi kendime ilke edinmiş bir siyasetçi olarak, her daim ülkemdeki tüm ideolojik yelpazeden insanlarla ortak akıl ekseninde hareket etmeye dün olduğu gibi bugün de hazır olduğumu bu bağlamda bir kere daha hatırlatmakta fayda görüyorum.

Özellikle ülkemizde oluşan yılların birikimi yapısal problemleri Ankara’yla bağdaştırmaya çalışan, eleştiri ile hakareti ayırt edemeyen, insan hak ve özgürlükleriyle pervasızca ve hasmane bir üslupla saldırıyı aynı gören pespaye zihniyetle mücadele etmenin toplumsal barışa yönelik yapılan en büyük hizmet olduğunun idrak edilmesi durumunda, yarınların, bugünden çok daha yaşanabilir ve huzurlu olacağının deneyimleneceğimden eminin.

Etik ve vicdandan yoksun yaklaşımlarda bulunarak toplumsal uzlaşı kültürünü dinamitleyip kutuplaşma siyaseti gütmenin yaratacağı muhtemel sonuçların telafisinin ne kadar zor olduğunun bilinciyle davranmanın öneminin herkes tarafından hatırlanmasının zaruriyetine dikkat çekerken, akıl, sağduyu ve vicdan sahibi çoğunluğun; halkımız içinde ve Anavatan Türkiye’yle aramızda nifak tohumu ekilmesine izin verilmeyeceğini yineliyor, başarı ve huzurlu bir gelecek diliyorum.

Ali Baturay'ın yazısını okumak için tıklayınız...