YOL KENARINDA DİKİLİ TABELALAR, CEPHE KAPLAMALARI, DAMLARDAKİ SOLAR PANELLERİN SABİTLENMESİ, AĞIL DAMLARI, GALERİ ÇATILARI, EV ÖNLERİNDEKİ GARAJLAR… HİÇBİRİNDE STANDART YOK, İSTEYEN İSTEDİĞİ YAPABİLİYOR…

DEVLET BİR MEKANİZMA OLARAK MÜDAHALE ETMEKTEN ACİZ. BELEDİYELER, İTFAİYE VE SİVİL SAVUNMA DIŞINDA KAMUDAKİ TÜM BİRİMLER ÇÖKMÜŞ. KIB- TEK PERSONELİ ÇALIŞKAN AMA ALTYAPISI YETERSİZ. MEMLEKETİ YÖNETENLER İSE SADECE DURUM TESPİTİ YAPABİLİYOR… O KADAR… ÖTESİNDE VATANDAŞ YALNIZ

Hiçbir standardın ve denetimin öneminin kavranmadığı ülkemizde, gelip geçecek bir fırtınadan nasibini bolca aldık. Cana zarar gelmedi ama, mallar da tarumar oldu. Ülkenin dört bir tarafından gelen görüntüler ise bunun göstergesi…

Dün öğle saatlerinden itibaren ülke etkisi altına alan şiddetli rüzgâr her tarafı resmen perişan etti. Cana zarar gelmedi, bu tek tesellimiz. Ancak ülkenin dört bir tarafından gelen haberler, can kaybı yaşanmamasının bir mucize olduğunu da bizlere gösterdi

Her şeyden önce, yolda sokakta gördüğünüz tabelaların hiçbir standardı olmadığını anladık. Mantar gibi biten galerilerin ana yol kenarlarına çatılarının uçtuğunu gördük. Limanlarımız balıkçı teknelerini basit bir fırtınada korumaktan aciz…

Bir çok binanın cephe kaplamaları söküldü. Yollar ara ara trafiğe kapandı çünkü, binalardan, çatılardan sökülen cephe kaplama ve tavan sistemleri yollara saçıldı. O sırada yoldan araç geçmemesi aslında felaketi önleyen unsurlardan oldu.

Net olarak anladık ki bu ülkede standardı arayan ve standardı takip eden hiçbir makam yok. İsteyen, istediği noktaya, istediği gibi bir yapıyı kondurabiliyor. Tıpkı Türkiye’de yaşanan deprem gibi… Maalesef bu fırtına sonrası tartışmamız gereken konulardan biri de budur

Hiçbir standardı olmayan, alelacele, gelişigüzel oluşturulan yapılar insan hayatını tehlikeye attı. Aynı rüzgâr bir binanın dış cephe kaplamasını sökerken diğeri aynen kaldı. Veya yan yana alelacele yapılmış iki galeriden birinin çatısı uçtu, diğeri hiçbir zarara uğramadı.

Bir de devletin bu tür felaket durumlarındaki reflekslerini gördük. Kıb- Tek çalışanları fedakarca oradan oraya koşarken, kurumun vatandaşı bilgilendirmekten aciz bir yapıda olduğunu gördük. Anladık, Kıb- Tek’de telefonlara bakılmıyor. Basın açıklaması yazacak birileri de mi yok?

Belediyeler cddi bir sınav verdi. Başkanlar da personelleri ile birlikte gün boyu felaketin izlerini silmek için çalıştı. Açık iletişim kurarak vatandaşı bilgilendirdi. Anında ve hızlı müdahalelerle yollar açıldı, vatandaşların evlerine güvenle ulaşması sağlandı

Tarım Bakanlığı’nın da özellikle tarım alanlarındaki zarar- ziyani belirlemek için kaymakamlıklarla birlikte gün boyu mesai yaptığını da ekleyelim… Peki, bir bütün olarak devleti hissedebildi mi vatandaş? Maalsef bu konuda da hükümet sınıfta kaldı

Hiçbir aşamada başbakan ve bakanlarını hissedemedik. Vatandaşın sosyal medyada büyüyen tepkilerinin ardından başbakanlık müsteşarı bir açıklama yaptı, o da sadece, “durumu başbakanlıktan takip ediyoruz…” açıklamasıydı. Hasarın içeriğine dair bir açıklama görmedik

Kısacası… Standardı olmayan tüm yapılan hayatımızı tehdit ediyor… Tabelalarda, cephe kaplamalarında, damlardaki solar panellerin sabitlenmesinde, ağıl damlarında, galeri kapamalarında, ev önlerindeki garajlarda… Bu bize ders olsun…

Ayrıca, belediyeler, itfaiye ve sivil savunmanın müdahale gücü dışında güvenebileceğimiz bir başka yapı yok. Devletin ilgili kurumları olmasına rağmen, dairelerin içi boş… Devleti yönetenler de “durum tespitinden” öteye gidecek bir başarıyı göstermekten aciz…