DEVLET, EMEK SÖMÜRÜSÜ YAPAR MI? İSMİ KKTC İSE YAPAR. DEVLET HASTANESİNDE 85 KİŞİYE ZULMEDİLİYOR; MALİYE BAKANLIĞI SEYREDİYOR

SORUNLAR ÜLKEYİ BOĞMAYA DEVAM EDİYOR. EĞİTİM, SAĞLIK EN TEMEL GÖREVLERİNİ YAPMAKTAN ACİZ. SADECE OKULLAR DEĞİL TÜM ALT YAPI DÖKÜLÜYOR

Sadece sorunlarla boğuşan, sorun çözemeyen bir yapı… Sinir uçlarımızla oynuyor. Oysa proje üreten, finansını yaratan, doğru alanlarda ilerleyen, girişimci, yenilikçi bir kamu yönetimine ihtiyacımız var. Bunun için yapılması gereken bellidir, ama yapacak siyasi yapı maalesef yok…

Devlet vatandaşı için yoksa, ne işe yarar? Neden sevelim? Toprak için mi? Toprak dediğinde altından kayıyor işte. Benim dediğin senin mi gerçekten? Bir bak… Kamu vatandaşına hizmet edemeyecekse, neden bu kadar maaş öder? Bunu sorgulayan var mı? Hiç…

Mesela; 14 Mart TIP Bayramı geride kaldı. Doktor örgütlerini dinlediniz. Ne kamusu, ne özeli. Zaten hepsi iç içe geçti. Kamuda mutsuz olan, özelde mutlu. Özelde mutlu olan, kamudaki gelir diye mutsuz. Ucube bir yapı. Günün sonunda hap yok, ameliyathane yok, yok yok yok…

Kamu, sağlık hizmeti veremiyor. Vatandaş, devletten aldığı sağlık hizmetleri için, borç harç, kaynak yaratıyor. Eskiden Devletten aldığı ilaçları şimdi alamıyor. Öyle bir durum ki, parası olan da hapa, ilaca ulaşamıyor. “Tam gün kamusal sağlık hizmeti” diyebilen var mı? Mesela…

Eğitimi de gördük. Her yer dökülüyor. Ortada bir yapı var ama verimli değil. Hem alt yapısı, hem eğitim kalitesi. Akademik başarı, sosyal yapı başta olmak üzere, okullar daha çok tartışılmalı. Öğretmenler eski performanslarından çok uzakta, sistem hepimizin başına çöktü

Okullar, sevgi- saygı bir yana, görgü ve ahlak bakımından yeniden ele alınmalı. Disiplin noktasında aileler okullardan biraz daha uzak durmalı, otorite okul müdürleri ile öğretmenlere yeniden verilmeli. Ciddi bir ahlaki çöküntü var, kimse olayın bu yönüyle de ilgilenmiyor

Okullar dökülüyor. Çok basit bir şey ama, bakmazsan dökülür. Şimdi bir çok aile yeni okul yapmak için sırada. Peki kim bakacak? Yağmurda, oluğu açtırmaktan aciz okul yönetimleri ile, sadece maaş almak için hademe kadrosu tutanlarla düzelecek iş değil bunlar…

Devlet, emek sömürüsü yapar mı? İsmi KKTC ise yapar. Öyle bir yapı ki; sadece emek sömürüsü de değil. Her köşede bir insan hakkı ihlali var, anayasaya aykırılık var, düzensizlik var, yasa tanımazlık var… Bu yapıyı kutsamak yerine, değişmesi için mücadele etmek en iyisi

Mesela Lefkoşa Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’ndeki geri hizmetler. Sedye taşıyan, santrale bakan, kapıları tutan, hemşirelere yardım eden kişiler. Tam 85 kişi. 1 yıldır köle gibi çalıştırılıyorlar, karın tokluğuna ödeniyorlar, sosyal güvenceleri yok

Devlet kendisi göndermiş… Neden? Taşeron ihalesini yapamadı. Bu nedenle de hizmetler akamasın diye, ucube bir istihdam yöntemi ile anayasaya aykırı işler yapıldı. Şimdi, 85 kişi var, en ağır işleri yapıyor, ama sosyal sigorta ve ihtiyat sandığı yatırımlarını yapacak bir formül yok

Düşünün, hastanede çalışan 85 kişiden biri, elini- ayağını kırsa, devlet hastanesinde bakınamaz, tedavi olamaz. Neden? Sigortası yok… Kimin çalışanı? Maliye Bakanlığı’nın… Bu sistem ucube değil de nedir? Bu çalışana zulüm değil de nedir? Maliye Bakanlığı daha ne kadar seyredecek?

 Güne ve gündeme dair ne varsa konuşup tartışmaya devam edeceğiz. Derdimiz yaşanabilir, çocuklarımızın göç etmeyeceği, gidenlerin geri geleceği bir ülke. Bu uğurda mücadele etmeye değer... YORUMLARINIZI BEKLİYORUM. GÜNAYDIN