Dipteyiz, farkında değiliz
26/05/2023









Hüseyin Ekmekci
KİMSE KİMSEYİ SEVMİYOR. ÖNCELİKLERİMİZ ÜLKENİN KALKINMASI DEĞİL, STATÜKOYU KORUMA
GELECEĞİMİZİ ŞEKİLLENDİRECEK MOTİVASYONU YAKALAYAMADIK… BU BİR SEVELİM SEVİLELİM YAZISI DEĞİLDİR… DİPTEYİZ, FARKINDA DEĞİLİZ
Dünya aya, biz yaya… aynen de öyle. Günlerdir, uğraşmamız gereken konuların dışında, nasıl bir gündemle meşgul olduğumuzun farkında mısınız? Şu kaşık kadar adada, kimse kimseyi sevmiyor, ama ülkeyi yönetmekle görevli olanlar da memleketi sevmiyor. Yaşayarak öğreniyoruz
Kim ne derse desin, hangi siyasi görüşten olursak olalım, dayanışmamız gereken konular var. Bir birimize saygı duyup, odaklanmamız gereken değişim, gelişim, çağı yakalama, reformlar ve devamında toplumsal kalkınma gibi önceliklerimiz olmalı.
Toplumun dinamikleri yerinden oynuyor. Nüfus yapısı ile birlikte değer yargıları da değişiyor. Arif Hasan Tahsin, “Coğrafya tarihi yener” demişti… Oysa şimdi, coğrafyamız, tarihin dayattıkları ile, şeklen değişmese de ruhen değişiyor. “Gelen kalana benzer” demişti Arif hoca, şimdi eski nezaketimizi mumla arıyoruz
Akıl tutulması var. Bir ülke düşünün ki, nezaketi, çağdaşlığı, değişimi kovalaması, hukuk sistemi, eğitim sistemi ile bölge ülkelerin ibretle baktığı bir yerden, alt yapısı çökmüş, kamusu çökmüş, eğitim sisteminin vasıfsız gençler yetiştirdiği, nezaketini yitirmiş, kendi insanının bile koşarak kaçtığı bir coğrafyaya evrildik
Maalesef içinde bulunduğumuz durum budur. Peki ne yapacağız? İşte, kavgadan, gürültüden, birbirimizin gözünü oymadan başımızı kaldırıp, geleceği şekillendirecek bir motivasyona bir türlü ulaşamadık. Bu da bizim ayıbımız olsun. Yaşadıklarımız aslında, kendi hazırladığımız bir son
Bu son, yeni bir dünyanın başlangıcı aslında. Ya buradan, nezaketimize, gelişim- değişim, eğitim, çağdaş hukuk devletine geri döneceğiz, ya da 3-4 yıl sonra buraya dönüp baktığımızda pişman olacağız, tanımayacağız. Tercih bizim, hak ettiğimiz hayatı yaşayacağız
Dikkat edin. Bugün verdiğimiz hiçbir kavga, geleceği kurtarmak için değildir. Bunun için kavga verdiğini söyleyenler de kullandıkları argümanlarla aslında Kıbrıs Türkü’nü kaybedeceği bir kavgaya sürüklüyorlar. Bu gerçeği görmemiz ve doğru zemine evrilmemiz gerekiyor
Nedir o doğru zemin? Sayalım mı? Üreten, istihdam yaratan, vergi veren bir özel sektör. Alt yapı hizmeti gelişen, nitelikli hizmet veren bir kamu… çağdaş bir eğitim sistemi, gelişmiş bir sağlık sistemi. Mutlu insanlardan oluşan bir ülke, kavgayı bırakarak değerlerine sahip çıkan bir toplum… Aksi felaket
Sürekli olarak herkes ya küfür yeyen, ya küfür eden tarafta. Ya dayak yiyen, ya dayak atan tarafta. Ya mağdur, ya suçlu. Kavga ve savaş bu topluma atalardan yadigar. İş bir araya gelip, kollektif bir çalışma ortaya koymaya geldi mi, kimse yok, statükoyu korumaya geldi mi, bir arada…
Bu yazı da “sevelim sevilelim” yazısı değildir. Çağdaş yaşamanın, ülke olmanın, toprak parçasını vatan yapmanın gerekleri vardır. Biz o gerekleri yerine getirme seçeneğini değil, rahat yaşama seçeneğini yeğledik. Şimdi bu bozuk yapıda insanca yaşama talep ediyoruz.
Olmayacak. Bunun için bir bedel ödememiz gerek, alışkanlıklarımızdan vazgeçmek gerek, dayanışmamız gerek, üretmemiz, daha çok çalışmamız, kaynaklarımızı emen statükodan kurtulmamız gerekiyor. Buna hazır mıyız? Hazır olmadığımızı her aşamada gösteriyoruz
- Türkiye’de Erdoğan 20 yılda 18’inci seçim zaferini ilan etti
- Ortaokul ve liselerimiz adeta mülteci kampına döndü
- Esas öğretmen onurunu yerle bir eden bu ortamın kendisidir
- Sahipsiz bir memleket...
- Memleketin her tarafı talan ediliyor...
- Sorun toplumsaldır, geleceğimizi ilgilendiriyor
- Türkiye seçmeni kendi kaderini çizdi
- Tüm sonuçları değerlendireceğiz
- Kamu verimsizdir, adil değildir, tüm kaynaklarımızı emiyor
- Bildiğimiz tüm değerler çürüyor
- TÜM YAZILARI için tıklayınız