Dört Türki Cumhuriyet, 541 ve 550 sayılı BM kararlarını bilmeden imzalamış…
14/04/2025












Ali Baturay
Önce Türki cumhuriyetlerden Özbekistan, Kazakistan ve Türkmenistan’ın Güney Kıbrıs’a yani Kıbrıs Cumhuriyeti’nde büyükelçi atadığı haberleri geldi.
Ardından da Özbekistan’da yapılan “Avrupa Birliği-Orta Asya Zirvesi”ne katılan Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan’ın imza attığı sonuç bildirgesi gündem oldu.
Evet, Türki cumhuriyetlerden, aynı zamanda Türk Devletleri Teşkilatı üyeleri Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan, sonuç bildirgesinde yer alan “KKTC’nin tanınmaması gerektiğini belirten 541 ve 550 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararlarına” güçlü destek belirtti.
Bu devletler, KKTC’nin de gözlemci üye yapıldığı Türk Devletleri Teşkilatı üyesi ülkelerdir. Hani şu sözde KKTC’ye her türlü desteği verecek, tanınmaya katkı sağlayacak ülkelerdi bunlar.
Şaşırdınız mı buna? Ben hiç şaşırmadım, bu haberler benim için ne bomba etkisi yaptı ne de bu durum beni şoke etti.
Hiçbir zaman Türk Devletleri Teşkilatı’ndan Kıbrıslı Türklere bir fayda geleceğine inanmadım.
Oradaki devletlerden medet beklemek beyhude bir bekleyiştir, hayalden öte bir şey değildir.
Ben o ülkeleri de anlayabiliyorum… Dünya gerçekleri onları böyle davranmaya sevk ediyor.
Bu dünya düzeninde hiçbir ülke sırf KKTC’yi tanıyacak diye kendini riske atmaz ve atmayacaktır da… Bırakın tanımayı, yakınlaşmaya bile çekinirler.
Peki KKTC’ye sırt çevirerek neden Kıbrıs Cumhuriyeti ile yakınlaşırlar, ilişki kurarlar, orada elçilik açarlar?
Biz ne düşünürsek düşünelim, nasıl nitelersek niteleyelim, ister “Güney Kıbrıs” istersek de “Rum Yönetimi” diyelim. Bir gerçek vardır ki orası dünyanın tanıdığı, AB üyesi Kıbrıs Cumhuriyeti’dir.
Ne zaman bir Türki cumhuriyet ya da bir Müslüman ülke Kıbrıs Cumhuriyeti ile istişare kurar, karşılıklı ziyaretler yapar ya da anlaşmalar imzalarsa bizim tarafta bir söylenme başlar, hayal kırıklığı yaşanır.
Alışamadınız mı bunlara? Bence alışmak lazım, çünkü gerçek dünya düzeni içinde bunlar son derece normal istişarelerdir.
AB’nin bölgeye 12 milyar Euro’luk yatırım taahhüdü Türkiye medyasında “12 milyar Euro için KKTC’yi sattılar” başlıklarıyla verildi. Evet, bu ülkeler KKTC için güzel sözler sarf ettiği, bizimkiler de bunu ballandıra ballandıra anlattığı için medyanın algısı tabii ki “KKTC’yi sattılar” diye olabiliyor.
12 milyar Euro’luk paranın, bu Türki cumhuriyetlerin Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanıması ve elçilik açması karşılığında vaat edildiği öne sürülüyor.
Ne bekliyordunuz yani? KKTC’yi tanıyıp risk mi alacaklardı? Böyle bir risk alacaklarını mı sanıyordunuz? 12 milyar Euro o bölge için önemsiz bir rakam mı sizce? Dünya düzeni/ sistemi de bir nevi çıkar düzeni değil midir? Çıkarını düşünmeyen bir ülke var mıdır dünya üzerinde?
Türkiye muhalefeti ve muhalif medyası ortaya çıkan durumu şok edici buldu ve çok sert eleştiriyorlar.
Peki onlar bilmiyor muydu Türki Cumhuriyetlerin hiçbir zaman KKTC’yi tanımayacağını? Bu ülkelerin Kıbrıs Cumhuriyeti ile ilişki kurması, elçilik açması uluslararası ilişkiler uzmanlarını şaşırttı mı yani?
Bence biliyorlardı ama esas tepki çeken şey; KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üyeliğinin gereğinden fazla gürültülü sunulması, gereğinden çok şişirilmesi ve çok büyük bir iş başarılmış gibi sunulmasıdır.
Gözlemci üyeliğin asli üyeliğe dönüşeceği, tanınmanın kapılarının açılmaya başlandığı gibi çok iddialı sözler, çok gürültülüydü, kulaklarımızı sağır edecek kadar gürültülü…
İnanmak istemeyenlere “kıskanç” ya da “kötü niyetli” muamelesi yapıldı. Gerçekleri söyleyenler neredeyse “hain” muamelesi gördü, “KKTC’nin iyiliğini istemeyen ya da çekemeyen kesimler” olarak nitelendirildi.
Mesele KKTC’nin iyiliğini düşünmemek falan değildi. Bu ülkede yaşayan herkes, bu ülke için iyi şeyler ister ama ortadaki durumun hiç gerçekleşmeyecek bir hayal, gerçeğe dönüşmeyecek bir rüya olduğunu görenler, “uyanın” diyordu.
Masallarla herkesi uyuttuklarını sandılar, inananlar, bunların büyük adımlar olduğunu sananlar tabii ki hayal kırıklığına uğrar.
Kıbrıs Cumhuriyeti’nde açılan elçilikler ve “Avrupa Birliği-Orta Asya Zirvesi”nde
“KKTC’nin tanınmaması gerektiğini belirten 541 ve 550 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararlarına” güçlü destek verilmesi herkesi rüyadan uyandırdı, hatta uyanmakla kalmayıp, yataktan da düştüler.
Türkiye’deki tepki geçmişte şatafatlı anlatılan şeylerin bugün çökmesi ya da içinin boş çıkmasına tepkidir aslında. KKTC’de milliyetçi kesimden de tepkiler var. Söylenenlerin gerçek çıkmamasına, Güneyde elçilikler açılırken, dört ülke 541 ve 550 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararlarına destek açıklanırken bizim tarafın suspus olmasına, hiçbir tepki gösterilmemesine de isyan ediyor bu kesimler…
Bu arada bugün BRT’de çıktığı programda YDP Genel Başkanı ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı’ya bu konu soruldu. Malum Erhan Bey o ülkelerde çok uzun zaman geçirdi, biliyor oralarını… Erhan Arıklı, Kırgızistan Cumhurbaşkanı ile bu konuları konuşmuş. Kırgızistan Cumhurbaşkanı, Arıklı’ya demiş ki; “Ben ve diğer cumhurbaşkanları 541 ve 550 sayılı kararlar nedir bilmiyorduk. Orada Kıbrıs’la ilgili bir cümle yok. Kıbrıs’ın adı da geçmiyor. Bunu enteresan bir şekilde önümüze kodular ve bilmeden imzaladık. Kıbrıs’ın adı geçmediği için o kararların nereye gittiğini anlayamadık, dolayısıyla imzaladık…”
Hade bakalım, güler misin, ağlar mısın? Erhan Bey kusura bakmasın ama bizim buna inanmamızı beklemesin. Kırgızistan Cumhurbaşkanına ben inanmıyorum. Koskoca devlet adamları, ülkeleri adına bir şey imzalıyor ve bunun ne olduğunu bilmiyor mu? Yani buna inanmamızı mı bekliyorlar? Herkes de bilmiyor mu bu imzaların karşılığını bir şekilde alacaklarını? Dalga geçmesinler bizimle…
Öyle olduğuna inanmıyorum ama ola ki öyledir. Eğer bu dört ülke gerçekten de ne imzaladığını bilmeden bu şekilde bir metne imza atıyorsa vay hallerine. Zaten ne imzaladığını bilmeyen ülkelerden KKTC’ye bir fayda gelmez.
Diyeceğim o ki gerçek dünyaya dönelim ve dünya gerçekleri çerçevesinde mücadelemizi verelim… Kıbrıs’ta bir çözüm arama niyetiniz varsa da bu gerçekler ışığında hareket edin. Hayal dünyasından çıkmazsak daha çok üzülür çok hayal kırıklığı yaşarız…
- Gazetecinin devlet okulunda haber yapmasına “mülke tecavüz” demek çok saçma…
- “Çocuklarımız öldükten sonra mı bakanlık tedbir alacak?”
- Partizanca istihdamın işe gitmeden maaş alanı çok kıymetli…
- Bir gün duvara toslayacağımız belliydi, oldu işte…
- Bu yöntemler, ülkemize de yargımıza da uygun değildir…
- Her olaya parti menfaati üzerinden bakmayı bırakın artık…
- Daha ne kadar şaşıracak ne kadar şok olacağız?
- Halkın ender memnun olduğu, düzgün giden işleri de bozmayın…
- Hade Bakalım Artık, Gerçek Hayata Dönün
- Rum Hükümetinin, Kıbrıslı Türkleri yargılama adımlarını yalnızca izleyecek misiniz?
- TÜM YAZILARI için tıklayınız






