Dr.Osman Emiroğlu: Öğretmenin sadece işi öğretmenlik olmasın

Eğitimciler öğretmenlerin motivasyon sorununu araştırıp saptama yaptılar ve çözüm önerilerini ortaya koydular

ads ads ads ads
16/07/2017
HK

ads
Dr.Osman Emiroğlu: Öğretmenin sadece işi öğretmenlik olmasın

HK Ajans

Son dönemlerde hep eleştirdiğimiz eğitim ve sağlık konuları ülkemizde gündem oluşturmaya devam ediyor. Biz de bu hafta eğitim konusuna eğilerek öğretmenlerin neden motivasyonlarını kaybettikleri ve bunun çözüm önerilerinin ele alındığı bir doktora tezini ele aldık. Doktora tezini yazan Dr. Osman Emiroğlu ile tez danışmanı Doç. Dr. Ahmet Güneyli bu konuda derin bir çalışma hazırladı. Her iki hoca da Milli Eğitim Bakanlığı’nın program geliştirme programında yer alıyorlar ve öğretmenlere her yıl bölge bölge gezip seminerler veriyorlar. O nedenle bu araştırmalardan çıkan sonuçları paylaşıp, öğretmenlerin de katılımı ile sorunu çözmede çalışacaklar. Bugünün dünyasında motvasyon kelimesinin en popüler konulardan birisi olduğuna vurgu yapan eğitimciler, “Motivasyon düştü mü, enerji düşer, enerji düştü mü verimlilik düşer, verimlilik düştü mü şikayet başlar. Bu noktada bizim artık farkındalığı geçip etkinliğe doğru gitmemiz gerekir.” Diyorlar. İşte, Dr.Osman Emiroğlu’nun  “Öğretmen Motivasyon Kaynaklarına ilişkin Okul Yöneticileri ve Öğretmenlerin Görüşleri” adlı doktora tezi ile ilgili detaylar...

Öğretmenlerde motivasyon sorunu

SORU: Neden motivasyon konusu üzerinde çalışmayı seçtiniz?

EMİROĞLU: Biz daha önceki çalışmalarımızda da sürekli okulda öğretmenlerle iletişim içinde olduğumuz için, bir motivasyon sorunu olduğunu görüyorduk. Çünkü öğretmenler, motive olmakta problem yaşadıklarını ve öğrencileri de motive edemedikleri konusunda şikayetlerde bulunuyorlardı. Bunun dışında, bir hocamız facebook paylaşımında öğrencilerinin resimlerini koymuş ve derse katılmadıklarıyla ilgili şikayette bulunmuştu. Ben de altına yorum yazıp demiştim ki “ Yöntemleri bir kez daha gözden geçirmek gerekiyor”. O da bana “motivasyon kalmadı” gibi bir söz etmişti. Tez aşamasına da geldiğimiz için, o günden itibaren “Öğretmenleri neyin motive ettiğini, neden motive olmadıklarını araştırmaya başladık. Bugünün dünyasında performansa dayalı yaklaşımlar sadece özel sektörde değil, diğer iş alanlarında olduğu gibi eğitim sektöründe de var. Ve öğretmenin performansının, öğrencinin performansına direk etkisi olduğunu düşündüğümüz için yöneticilerin, öğretmenleri neyin motive ettiği konusunda bilgi eksiklikleri olduğunu düşündüğümüz için, bu konuda, bizim coğrafyamızda, bizim yaşadığımız ülkede öğretmenleri neyin motive ettiğini öğrenmeye çalıştık. Esas çıkış noktamız bu. Burdan çıkan bilgileri de kullanıp, yöneticileri bu sonuçlardan haberdar etmemiz gerekiyor. Tabii bakanları ve diğer yöneticileri de bu konuda bilgilendirmek gerekiyor.

Sorunu nasıl çözebiliriz?

SORU: Bu araştırmayı yaparken hangi yöntemleri kullandınız?

GÜNEYLİ: Biz aslında hem sayısal veriler toplamak istedik. Kesinlik değil nesnellik, objektiflik sağlamak için. Kıbrıs’ın genelinde öğretmenlere ulaşmak istedik. Bire- bir görüşmeler yaptık özellikle okul yöneticileri ile. Böylece o sayısal verilerle, derinlik, sözel yorumlar birleşince güzel bir iş ortaya çıkmış oldu. Baktığınız zaman Kıbrıs’ın Kuzey’inde herkes bir eğitimden, bir de sağlıktan şikayet eder. “ Eğitim bitti, tükendi” diye çok sert eleştiriler olur. Bence bu ve benzeri akademik çalışmalarla sorunu tesbit etmek değildir artık gailemiz, “ Bunu nasıl çözebiliriz” Biz esas onunla ilgili çaba harcadık ve o yüzden genel bir veri olsun, hem de derin bire bir somut çözüm önerileri sunabilmek için ciddi anlamda bir çaba harcadık.

“Farkındalık” yerine “etkinlik”

EMİROĞLU: “Farkındalık” kelimesinin artık işe yaramadığını düşünüyoruz. “Evet, farkındayız ekonomimiz bozuk, evet farkındayız çevremiz kirli” Farkındalık kelimesini, etkinlik kelimesi ile değişmemiz gerekiyor. Projelerin amaçlarında hep farkındalığı artırmak gibi sözler geçiyor ama birşey olmuyor. Evet “farkındayız” ama farkındalık kelimesi yerine “etkin”, “etken” yerine farklı bir kelime koymak gerekiyor. Farkında olmak yetmiyor, hatta mutsuzluk vermeye başladı. Dolayısıyla, “farkındalık” artık çok geniş ve kapsayıcı bir kavram değil. Farkındalığı harekete geçirecek birşey olması gerekir. Motivasyon zaten “harekete geçmek” anlamında kullanılıyor. Bizim için en önemli nokta o. Nasıl etkin, nasıl yönetimsel kararlar verip, bundan sonraki süreçte öğretmen motivasyonunun kaynağını fark edip yöneticiler nasıl adım atacaklar ve bu da öğrenciye nasıl yansıyacak. Amacımız bu.

SORU: Bu amaçla yola çıkıldı, bunun sonucunda neler bulundu?

EMİROĞLU: Pek çok şey bulduk. Öğretmenlerde bulunanlar var, yöneticilerde bulunanlar var. Farklı bölgelerde, farklı veriler var.

İçsel motivasyon

SORU: Öğretmenlerin motivasyonunu düşüren neler ve bu motivasyonu artıracak neler yapılmalı?

EMİROĞLU: Biz tabii ki öğretmenlerin içsel mi, dışsal mı faktörlerden en fazla motive olduklarına baktığımız zaman, bizim çalışmamıza katılan öğretmenlerin içsel motivasyon kaynaklarından daha çok dikkate aldıklarını gördük.

Yönetimin kararları önemli

SORU: İçsel motivasyonu tanımlayabilir misiniz?

EMİROĞLU: Kişideki başarma isteği, işinden tatmin hissi, gelişmesine ve ilerlemesine olan katkı, yaptığı işten zevk alma, öğrenci sevgisi, bunun kendisinde yarattığı gelişim, kendi yaptığı işin farkında olma, sürekli kendini ilerletme gibi faktörleri görebiliriz. 13 maddemiz var ölçeğimizde. Buna karşın daha çok dışsal faktör var. Geri kalan 27 maddede ise dışsal faktörlerin egemen olduğunu gördük. Burada, özellikle dışsal faktörlerden ilk 5 maddenin yönetimsel fonksiyonlarla ilgili olması, yönetimle ilgili kararın öğretmenler tarafından çok dikkate alındığını gördük. Geleneksel olarak beklenen, “maaş miktarı” ve “maddiyattan” ziyade, öğretmenler, yönetimsel faktörleri dış belirleyici motivasyon kaynağı olarak ortaya koyuyor.Bunlardan birincisi, okulda ayrımcılığın olmaması. En yüksek çıkan puanımız bu.

Nepotizm

GÜNEYLİ: Kıbrıs’ta bu kayırmacılık “nepotizm” diye geçer. Ahpap, arkadaş çevresi ve yandaşlarına çıkar sağlama. Ne yazık ki, o kadar çok yaşanıyor ki eğitim ortamında da ilk ortaya çıkan, o oldu. Müfettiş olurken, müdür olurken, belli bir yere yükselirken, bu tip sorunlar yaşanması öğretmenlerin motivasyonunu çok olumsuz etkiler. “Ben ne kadar çalışırsam çalışayım, ne kadar uğraşırsam uğraşayım insanlar başka yollardan becerip de bir yere geliyorlar”diye düşünülüyor. 

EMİROĞLU: Burda bir maddemiz de vardı. Nitel boyutta, okul yöneticilerine sorduğumuz zaman “kendileri öğretmenken motivasyonlarını olumsuz etkileyen bir soru sorduk ve en yüksek puanda “adaletsiz yaklaşım” geldi. Bugünün yöneticileri, kendileri öğretmen oldukları zaman da adaletli yaklaşım olmamasını, kendi motivasyonlarını olumsuz etkileyen en önemlli faktör olarak görüyorlar. Dolayısıyla, kendilerinden de beklenti bu. Objektif bir terfi sisteminin öğretmenlerin motivasyonlarını artıracağı ile ilgili sadece bizim araştırmamız değil, farklı araştırmalarda da destekleyici bulgular var. Dolayısıyla, adaletli sistem nasıl olur bilemeyeceğim ancak, bizim önerilerimiz arasında terfi sisteminin daha objektif, daha adaletli, gözle görülebilir değerlerle yapılması yönünde önerilerimiz var.

Adalet sorunumuz var

SORU: Araştırmanızdan çıkan sonuçlar tüm kamu çalışanları için geçerli değil mi?

EMİROĞLU: Öğretmenlik bir memuriyet sonuçta. Her gelir gurubundan insanların çocuklarının da öğretmen olma ihtimali var. Dolayısıyla, öğretmenleri toplumun içinden çok belirleyici ve 5 farklı ilçe bölgesinden aldığımız için bu verileri ve her kademeden  ilk, orta ve liselerden aldığımız için, bir nevi mikro bir ölçeklem olabilir. Ama bir araştırma yapmadan aynı boyutta olduğunu söylemek doğru olmaz. Ancak bir adalet sorunumuz olduğu kesin.    

17 okul, 20 yönetici     

SORU: Kaç okulla  çalıştınız?

EMİROĞLU: 20 yönetici ile 17 farklı okuldan kişilerle çalıştık. 17 tanesi okul müdürü, 3 tanesi okul yöneticisi, hem özel okul, hem devlet okulundan örneklerle çalıştık. İki gurup arasında farklılıklar var ama bu iki gurubu bire bir kıyaslama gibi bir çalışma yapmadık.Daha ilerde böyle bir çalışma yapılırsa, özel okuldaki öğretmenlerle, devlet okullarındaki öğretmenler arasındaki farklılıklar daha derinlemesine incelenebilir.

SORU: Genel olarak baktığınızda çok fark var mı iki kesim arasında?

EMİROĞLU: Özellikle devlet okullarına 2011’den sonra giren öğretmenlerle ilgili benzer bir yaklaşım var. Farklı okullardaki yöneticilerin ilk söyledikleri şey, “ 2011’den sonra gelenleri motive etmekte zorlanırız” Neden, çünkü  başlangıç motivasyonları düşük. Devlet okullarında genelde, özellikle kırsal kesimdeki okulların, “öğretmenler tarafından geçici olarak görüldüğü” ortaya çıkıyor. Ama merkezdeki okullarda aynı okulda uzun süre görev yapanların, kimisinin çok uzun süre olsa dahi o enerjiyi sakladıklarını düşünüyor. Çok belirgin bir fark yok. Okul müdürleri , “ öğretmenlik süresi uzadıkça motivasyon düşüyor” diye birşey söylemediler. 25 yıl ve üzeri bir çalışma süresi olsa bile çok enerjik öğretmenler var ama, bırakanlar da var tabii. Yeni girmesine rağmen 2011’den sonra girdiği için motivasyonu düşük olanlar da var, enerjik olanlar da var. Dolayısıyla, okullar arasında çok belirgin bir fark yok. Ancak burada gördüğümüz, tabii okul yöneticilerimiz bazı idealleri de anlatıyorlar.

Sendika, öğretmeni motive etmekten uzaklaşıyor

GÜNEYLİ: Dış faktörlerde sendika, eğitim bakanlığı, müfredat, denetmenler gibi çok önemli boyutlar vardı. Ve biz gördük ki, gerçekten ne yazık ki sendika öğretmeni gidditçe motive etmekten uzaklaşıyor. Bunu biz değil, öğretmenin kendisi söylüyor. Aynı şekilde çocuklara öğretmekle yükümlü olduğumuz dersler, içerik, ya güncellikten uzak: Düşünün ki öğretmen öğreteceği konuyu sevmezsa, heyecan duymazsa, inanmazsa, onu nasıl anlatacak. Orda da bir sıkıntı var. Ben geçmişe oranla biraz daha bir iyileşme olduğunu düşünürüm ama demek ki o da yetmiyor. İçerik konusunda da sıkıntı var. Müfettişler öğretmenin gerisinde. Ya teknolojiyi kullanmayı bilmez, ya kendini hiç yenilememiş. Gidip orada  bir mentörlük yapacağına öğretmene, daha çok moralini bozuyor.

“melez görevli öğretmen”

EMİROĞLU: Denetmen,müfettiş dediğimiz kişi bugün artık açık, yanlış yada hata bulmaya yönelmiş, halbuki bugünün dünyasında öğretmenlerin desteğe, motivasyona ihtiyaçları var. O nedenle de müfettişler okullara gittikleri zaman “ size nasıl yardımcı olabilirim” demeli. Bizim önerilerimiz kısmında en güçlü olduğunu düşündüğümüz şey online destek, uzaktan destek ve denetleme, bir öğretme-öğrenci ilişkisinden ziyade bir etkileşim yaratmak, ordan aldığı örneği başka bir okulda kullanmak, bir öğrenme modeli oluşturmak. Aynı zamanda buna ekstra aynı okul içerisinde veya başka okullarda, ortak öğretmenlik, ortak deneyim paylaşımıyla ilgili eşli öğretmen modelleri var. Bu dünyada uygulanan birşey. Okul yöneticileri de daha odaklanmış çalışmalı. İnsanlar dahil olamadıkları hayattan keyf alamıyorlar. Okul içinde verilecek kararlarda öğretmenin bire bir etkili olması gerekir. Bu noktada bir önerimiz var Ahmet Hocam ile beraber. Biz  “melez görevli öğretmenleri” öneriyoruz. Yani, öğretmenin sadece işi öğretmenlik olmasın. %80 öğrtmenlik yapan bir kişi, okula girdiği ve göreve başladığı andan itibaren yönetimsel kararlara katkıda bulunsun.

SORU: Özetle biz bu araştırmadan ne çıkardık son olarak onu alalım sizden?

EMİROĞLU: Genel olarak sonuçlara bakacak olursak, iç motivasyon kaynaklarımızın daha egemen olduğu ortada. Dolayısıyla, bunları yenileyerek ve yöneticilerin bunlardan haberdar olmasını sağlamamız gerekir.Öğretmenin iç tatminini dikkate alın, onun yaptığı işten zevk almasını sağlayın. Bu birincisi. Özellikle kadın öğretmenlerin iç motivasyonu daha da ön planda. Okul öğrenci sayısı daha az olan veya ilkokulların iç motivasyonları daha üst düzeyde. Demek ki daha çok sahiplenme, özellikle kırsal kesimdeki öğretmenlerin daha çok orada sayı olarak az olmalarından dolayı  daha çok insiyatif alıyor. Motivasyon sorunu olduğunu kabul etmemiz gerekir ve bu bu konuda profesyonel hizmetiçi eğitim kursları vermemiz gerekir. Bu kurslar bir dönem boyunca devam edecek. Bir online destekle olabilir. Özellikle katılımcılığın artması için her konuda öğretmenin desteğine ihtiyaç duyulmalı. Çağdaş denetim mekanizması , denetmen kelimesinin değiştiği, bakanlığın daha yaratıcı, daha zevkli, daha çağdaş eğitim programlarını sürece soktuğu, yöneticilerin daha çok okul yönetimiyle ilgili profosyonel yeterliliklerini artırdığı bir yaklaşıma girilmesi gerekiyor.Bu konuda bir problem olduğunun kabul edilmesi gerekiyor. Sadece maaş, öğretmene fayda boyutundan çıkıp, bu işi gerçekten profesyonel bir yaklaşımla, bu faktörlerin herkes tarafından bilinmesi gerektiğini öne koymamız lazım. Öğretmeni neyin motive ettiğini okul yöneticisinin bilmesi lazım.

GÜNEYLİ:  Ben de öğretmenleri mesleğe başlamadan önce seçerken özellikle daha dikkati olmalarını istiyorum. Bir de gerçekten objektif mülakatlar yapılmalı. Çocuğu sevmeyen, öğretme becerisi olmayan, iletişim kuramayan insanların bu meslekte olmamaları gerekir. Çünkü ciddi anlamda kitleleri ve geleceği etkilediği için öğretmen çok daha özenli bir seçme ve üniversite eğitimlerinde kaliteli bir eğitim almalarını sağlamalıyız.  

16/07/2017 22:35
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: Osman Emiroğlu, Ahmet Güneyli, öğretmen, sorun, motivasyon, haber, kıbrıs
MANŞETLER

HK KIBRIS

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.