Ek bütünleme sınavları koyarak çocuklara iyilik mi yapıyoruz?
01/09/2022











Ali Baturay
Bazen iyilik yaptığınızı sandığınız kişi ya da kişilere aslında dolaylı yoldan kötülük yaparsınız…
O an iyilik yapmış gibi görünürsünüz ama sonra anlaşılır ki yaptığınız şey bırakın fayda sağlamayı, aslında zarara da yol açmıştır…
Örneğin trafik suçu işlemiş, ehliyetine el konulacak bir gencin trafik cezasını torpille sildirmek, ona yapılacak en büyük kötülüklerden birisidir. Bu genç, bedelini ödemediği trafik suçu nedeniyle benzer suçları yine işleyecek ve belki de bu kez bunu canıyla da ödeyecektir.
Belki çok klişe olacak ama yine de tekrarlayayım… Hayatta birçok şeyin kolay elde edilemeyeceğini, bunun için emek, mücadele vermek, ter dökmek, sırasında kendi ayakları üzerinde durması, kendi başının çaresine bakması için kişilere fırsat sağlamak gerektiğini, başarının böyle geleceğini özellikle genç nesle anlatmak, aşılamak lazım…
Her şeye kolay yoldan ulaşma istencinin başarısızlıklara, mutsuzluklara yol açtığı bilinen bir gerçektir… Çağın hastalığı olan “hazırcılık”, “kolaycılık”, bir süre sonra kişinin tökezlemesine neden olur.
Birçok kişinin anılarını dinlemişsinizdir, eğitimde “zor öğretmen/ zor hoca”, iş yaşamında “katı, toleranssız yönetici” ilk zamanlar sevimsiz gelse de sonrasında zorluk yaratan bu eğitimci ve yöneticilerin kişilerin eğitiminde ve mesleki yetenek elde etmesinde daha faydalı, daha öğretici olduğu hep söylenir. (Tabii katılığı abartan ve kişinin özgüvenini kaybetmesine yol açan sertlik ve despotluktaki, insanlıktan nasibini almamış kişileri kastetmiyorum…)
Giriş bölümünü biraz uzattım galiba; konuyu orta eğitimdeki “ek bütünleme sınavlarına” getireceğim.
Eğitim Bakanlığı’nın düzenlediği, 2021- 2022 Eğitim Öğretim Yılı bütünleme sınavları sonucunda mezun olma ve bir üst sınıfa geçme şartlarını yerine getiremeyen öğrenciler için düzenlenen ek bütünleme sınavlarına...
Bu ek bütünleme sınavları yıllardır tartışılıyor, uzmanlar bunun faydadan çok zararı olduğunu vurguluyor ama yine de birkaç yılda bir uygulanıyor… Ne yazık ki her “ek bütünleme sınavı” için sayı her geçen yıl daha da artıyor…
Bir kere öğrencilere birkaç dersten kalıp ortalama ile geçme hakkı tanınıyor ki bu da zararlı bir uygulamadır ama buna rağmen öğrenciler bütünlemeye kalıyor. Yani kaldığı ders sayısı arttığı için ortalama ile geçme hakkını kaybediyor ve bütünleme ile geçme hakkını da kullanıyor.
Ancak öğrenciye bu iki “kolaycılık” ya da “eğitim kıyağı” yetmiyor bir de onlara ek bütünleme sınavı koyuyorlar. Halk arasında buna “bütünlemenin bütünlemesi” diye tuhaf da bir isim de takıldı…
Öğrenciyi hazırcılığa iten tuhaf bir sistem… “Birkaç dersten kalsam da ortalama ile geçerim. Orada geçmezsem bütünlemede geçerim. Bütünlemede geçemezsem ek bütünlemede geçerim” düşüncesi hâkim oluyor çocuklarda…
Mesele “öğrenmeye” değil de “geçmeye” endekslenince, ortaya kocaman bir başarısızlık ve kaos çıkıyor.
Ek bütünlemeye 1700 öğrenci katılacak, büyük bir rakam, dediğim gibi sayı sürekli artıyor…
2012- 2013 yıllarında 600 olan ek bütünlemeye giren öğrenci sayısı bakın bugün neredeyse 2 bin olacak…
Çocukları sınıfı geçemeyen aileler siyasilere baskı yapar, onlar da ailelerden gelen bu baskıyı, siyasi kazanca dönüştürerek ek bütünleme sınavı açar…
Gerçekçi olmak lazım, dersini anlayamamış, iyice öğrenememiş öğrenci derslerden kalırsa ve ortalamayla geçerse, hatta orada da geçemez ve zorlama bütünlemelerle geçerse, bu durum o öğrencinin faydasına mı olur?
Öğrenmeden geçmek demek, eğitim zincirinde öğrencide bir şeylerin eksik kalması demektir. Bu eksikliklerle devam eden öğrenci mutlaka bir yerlerde takılacak, tökezleyecektir, hatta bu “orta eğitimde hatırla, siyasi rüşvetle, üniversitede para zorluyla” bir şekilde süreci tamamlasa da bu genç, bu kez de iş yaşamında başarısız olacaktır.
Eğitim zincirinin eksiksiz devam etmesi gerekmektedir ve bunu herkesin anlaması, kabullenmesi şarttır.
Aileler, “Bir şekilde çocuğum sınıfı geçsin” diyor, Eğitim Bakanları, hükümet edenler elindeki yetkileri bir şekilde kullanıp, “ek bütünlemelerle” halk nezdinde puan almak, siyasi kazanç elde etmek istiyor ama “bu çocuk ne öğrendi, ileride onu daha iyi noktalara getirecek eğitimi aldı mı?” buna bakan, bunu düşünen yok.
Düşünebiliyor musunuz, ek bütünlemeye girecekler arasında neredeyse derslerin tamamından kalan öğrenciler varmış… Bu kısa sürede bu çocuklar sınava hazırlanacak ve başarılı olabilecek mi? Mümkün mü bu?
Bu arada şunu söyleyeyim, bütünlemeyi geçemeyen ve bir ön hazırlık, bir ön eğitim almayan, hele de yaz tatili rehavetinden çıkan bu çocukların normal şartlarda ek bütünlemeyi geçmesi de mümkün değildir.
Beni yanlış anlamayın, olaya gerçekçi bakmaya çalışıyorum. Ek bütünleme kolaylaştırılırsa ve bu çocuklar sınıfı geçerse onlar için iyilik yapılmış mı olur? Kesinlikle hayır…
Bu arada geçmiş yıllarda bir bakan, “Bazı sınıflarda, özellikle 9’uncu sınıflarda yığılma oluyor, ek bütünleme yapmak, yığılmayı önlemek zorundayız" demiş, çok eleştirilmişti.
Yani çocukların öğrenmesi, iyi eğitim alması değil, sınıflar yığılacağı ve onları koyacak derslik bulmakta zorlanacağı için bakan ek bütünleme koymuş ve bu sözleri ile de öğretmenlere “sınıfı geçirin onlara da yığılma olmasın” mesajı vermişti. Ne kadar yanlış bir zihniyet…
Bu arada “9’uncu sınıflar” dedik ya, bu yıl da en fazla 9’uncu sınıf öğrencileri başarısız oldu. Genelde de hep 9’uncu sınıflarda başarısızlık oluyormuş… 9’uncu sınıf hazırlık sınıfıdır yani eski sistemi düşünecek olursak ortaokul ile lisenin tam arası ya da ortası…
Mademki 9’uncu sınıfta ağırlıklı olarak bir başarısızlık var, buraya bakmak, bunun için tedbir almak lazım… Tabii ortaokul, yani orta eğitimde ilk üç yıl “zorunlu eğitim” yıllarıdır, orada sınıfı geçmek nispeten daha kolay tutuluyor, her ne kadar bu da doğru bir yöntem değilse bile… Ancak hazırlık sınıfına gelince o kolaylıktan nispeten zora geçen öğrenci tökezliyor…
İşin üzüntü verici yanı, sınıfı geçemeyen bu çocuklar arasında çok yetenekli olanlar vardır ama eğitim sistemi onların ilgi alanını belirleyip oraya yönlendiremiyor. Eğitim sistemimizde en büyük eksiklik yönlendirmedir, çocuğun yeteneğini keşfedip onu ilgili meslek okuluna göndermemiz, yeteneği çerçevesinde eğitiminin devam etmesini sağlamamız gerekir.
Aileler adeta meslek liselerinden korkuyor, çocuklarını zorla düz lisede okutup, üniversiteye hazırlamak istiyor, çocuğun ilgi alanını da hesaba katmadan. Benim öğrencilik yıllarımda da vardı, sözel derslere ilgisi olan çocukları aileleri zorla fen sınıflarına koyarlar, başarısız olmasına neden olurlardı. Neymiş efendim, “fen sınıflarına gidenler daha akıllı çocuklarmış” gibi saçma bir inanış vardı.
Halen bilimsellikten uzak saçma ve faydasız bir sistem üzerinden devam ediyoruz; yeteneği, ilgi alanı, ne istediği dikkate alınmadan fabrikasyon şekilde herkesi kıyma makinesine koyup, öğütüyor, oradan da zorla üniversiteye gönderiyor, çoğunu orada da sevmediği, istemediği bölümlerde zorlamayla mezun ediyoruz.
Üniversite bitirmek için toplumsal bir baskısı var, halbuki başarılı bir meslek ve meslek yaşamı için illaki üniversite bitirmek gerekmiyor.
Üzülerek söylüyorum ama maalesef ülkemizde bazı üniversitelere girmek ve de bitirmek de kolay… Ülkenin haline bakın; alın işte size üniversiteli işsizler ordusu… Çünkü bir planlama yok, ihtiyaç olunan alanlara yönlendirme yok.
Yani anlayacağınız top yekün eğitim sistemimizin de reforma ihtiyacı var ama ne yazık ki artık “reform” demeye de korkuyoruz, çünkü ülke yöneticileri reformu yanlış anlıyor. Ya reformdan korkuyorlar ya da “reform yapayım” derken ortaya ucube çıkarıyorlar…
- Ağır cezalara rağmen kurallara uymamanın yolunu buluyor birçok kişi…
- Bu durum çok vahimdir, yolsuzluklara bakış bakımından endişe vericidir…
- Bu ülkede artık her şey yanlış gidiyor, fiyaskoların ardı arkası kesilmiyor…
- Bu tutuklama yasal olabilir ama vicdani değildir…
- Hemşireler için “İngilizce öğretemedik, İngilizceyi ortadan kaldıralım” mantığı…
- Maaş ödemek için borçlanan bir devlet, halkına nasıl güven versin?
- Bakanlık, denetimi çalışandan Beklemesin, kendi yapsın…
- Herkes suspus; ne bakan bir şey söylüyor ne Başbakan ne de marketçiler…
- Sinirli, tahammülsüz, saygısız, nezaketsiz insanlar çoğaldı…
- Turist gibi ülkeye geliyorlar, burada silahlanıp tetikçiye dönüşüyorlar…
- TÜM YAZILARI için tıklayınız





