KARA PARA AKLAYAN SUÇLULAR ADADAN İHRAÇ EDİLİYOR AMA KURDUKLARI ÇARK AYNEN DEVAM EDİYOR. DÜMENE BAŞKASI GEÇİYOR, SİSTEM TIKIR TIKIR İŞLİYOR… DAHA DA İLERİ GİDİP POLİSİN VE YARGININ İÇİNE MÜDAHALE EDECEK CESARETİ KENDİLERİNDE BULUYORLAR

ADADA KALAN PARA VE KARA PARA AKLAMA SİSTEMİNİN ÜZERİNE BAŞKALARI ÇÖKÜYOR. KAVGA BURADA BAŞLIYOR. SONRA PEŞİ SIRA KURŞUNLAMALAR BAŞLIYOR… KARA PARACILAR VE KARA PARA AKLAMA SİSTEMİ KURANLAR, DEVLETTEN DAHA ÖRGÜTLÜ VE DEVLETTEN DAHA CESARETLİ. MAALESEF ÖNÜMÜZDEKİ TABLO BUDUR

Son dönemlerde ardı ardına yaşanan kurşunlama olayları dikkatinizden kaçmamıştır. Vatandaş olmayan tetikçiler, adaya nereden geldiği bilinmeyen kayıtsız tabancalarla, neredeyse tamamı alacak-verecek kavgasıyla habire ateş ediyor…

Bir noktaya daha dikkatinizi çekmek isterim. Son dönemlerde, önemli bir bölümü Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan, İngiliz, Rus, Kazak, Avustralyalı birçok isim Bakanlar Kurulu kararıyla adadan gönderiliyor, girişi yasaklanıyor, yasaklı göçmen ilan ediliyor…

Önemli bir bölümü kara para aklama işlerine bulaşmış, polise ve yargıya sürekli sorun çıkaran kriminal isimler… Sadece Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin değil, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin de kara parayla mücadele planı çerçevesinde adadan gönderiliyor.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde akladıkları parayla terör örgütlerine finansman sağlayan isimler tespit edildi… Ancak bu mücadele bitecek gibi değil. İsimler değişiyor ama kara para aklama yöntem ve sistemleri halen olduğu yerde duruyor. Kökünü kazımak ise neredeyse imkânsız.

Peki, kurşunlamalarla başlayıp kara para aklama ve adadan ihraç edilme süreçlerini nasıl birbirine bağladım? Aslında yaşananlar tam da bu çerçevede cereyan ediyor. Büyük mali güce sahip kriminal kişiler adadan ihraç edildiğinde, mal varlıkları ve paraları adadan gitmiyor.

Maalesef Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yargısı, kara paraya bulaştığı tespit edilen kriminal tiplerin mal varlıklarına el koymuyor. Dolayısıyla kişiler gitse de sistem burada kalmaya devam ediyor ve mutlaka dümenin başına başka isimler geçiyor. İşte kavga da bu noktada başlıyor.

Bugün korumayla gezen ve neden korumayla gezdiğini anlayamadığımız birçok isim var. Bir insan neden korumalara ihtiyaç duyar? Çünkü adada kalan para ve kara para aklama sisteminin üzerine başkaları çöküyor. Kavga da tam olarak burada başlıyor.

Çeşitli gerekçelerle yurt dışına ihraç edilen kriminal tipler, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde devam eden sistemden paylarını talep ediyor. İşin özü budur. Adadaki zenginleşme devam ederken, sistemi bırakıp kaçanlar bu paraları kalanlara yar eder mi?

İşte tam da burada tetikçilerin biri gidip diğeri geliyor. Tetikçi değişiyor ama namlunun ucundaki hedef değişmiyor. Çünkü adada kalan birçok mal ve paraya birileri çöküyor. İşte o çökenler, namlunun ucundaki hedef haline geliyor.

Bugün adada yaşadığımız kurşunlama olaylarının temelinde yatan işte bu paylaşım kavgasıdır. Toplumun huzurunu bozan, kendisi yurt dışında olsa da sistemi burada devam eden kriminal kişiler, paylarını alana kadar durmayacak. Her şeyden önce anlamamız gereken budur.

İşte bu noktada devletin devreye girmesi gerekiyor. Devlet devrede olmadığı için kriminal tiplerin hesaplaşması bir türlü bitmiyor. Oysa kara parayla elde edilen servete devlet el koyabilir. Yargıda bunun örnekleri vardır. Umarım cesaretle üzerine gidilir.

Kara paracılar ve kara para aklama sistemi kuranlar, devletten daha örgütlü ve devletten daha cesaretli. Maalesef önümüzdeki tablo budur. Bu nedenle tam demokrasi diyorum. Bu nedenle hukuk devletinin hemen şimdi devrede olması gerektiğini savunuyorum.

Hukuk devleti devrede olmadığı zaman sokakları kimlerin ele geçirdiğini görüyoruz işte… Sadece sokakları değil, siyaseti de ele geçiriyorlar… Hatta daha da ileri gidip polisin ve yargının içine müdahale edecek cesareti kendilerinde buluyorlar. Çözüm basit: Ya devlet başa, ya kuzgun leşe…