Ekonomi bülteninde korku filmi gibi ekonomik veriler

Türkiye’den yapılan yardımlar günü kurtarmak için harcanmamalı

ads ads ads ads
28/10/2020

ads

Ali Baturay Ali Baturay


Digi Veri Araştırma Şirketi’nin Kıbrıs Türk Ticaret Odası için hazırladığı “2020 III. Çeyrek Ekonomi Bülteni” yayınlandı, incelemenizi tavsiye ederim.

   Ben inceledim, bültendeki veriler, adeta “ekonomik korku filmi” gibi…

   Kuzey Kıbrıs’ın 2019’da ve 2020’nin ilk 10 ayında ekonomik olarak ne kadar gerilediğini ve 2021’in de iyi sinyaller vermediğini görmek mümkün.

    Biliyorum birçok insan için rakamlar, yüzdelikler, tablolar, “büyüme oranı”/ “küçülme oranı”/ “enflasyon” ifadeleri sıkıcı geliyor…

    Bunlar üzerinden anlatılan şeylere birçok kişi Fransızca ya da Çince bir şeyler duyuyormuş tepkisi veriyor… “Biz zaten yaşadığımız sıkıntılardan bunları hissediyor” diyebilirsiniz ama sıkıcı gelse de bu rakamları gelin bir inceleyelim.

    Mesela enflasyona bir bakalım; yaşanan kur şokunun etkisiyle KKTC’de yıllık enflasyon 2018 yılında yüzde 29,66 olarak gerçekleşmiş. 2019 yılsonu enflasyonu ise yüzde 11,66’ya düşmüş… 2020 yılı temmuz, ağustos ve eylül ayında Türk Lirası’nda yaşanan değer kayıpları son üç ayın enflasyonunu olumsuz etkilemiş.

    Temmuz ayında yüzde 1,98 olarak gerçekleşen aylık enflasyon ağustos ayında yüzde 2,28 artış

göstermiş… Bu artış oranı son 16 ayın en yüksek artış oranı olarak kayıtlara geçmiş. Eylül ayındaki artış ise yüzde 1,68 olmuş.

    Nisan- temmuz arasındaki dönemde tek haneye düşen yıllık enflasyon ağustos ayındaki yüzde 2,28 gerçekleşmeyle tekrar çift haneye yükselmiş, 2020 yılının ilk 9 ayındaki enflasyon oranı yüzde 11,18 olmuş. Son üç aydaki kümülatif enflasyon oranı yüze 6,06 olmuş. Temmuz-Aralık 2020’de gerçekleşecek enflasyon yüzde 9-10 civarında bekleniyormuş.

    Bu oranın tamamen hayat pahalılığına yansıtılması halinde ise yaklaşık yüzde 85’i maaş ve

maaş benzeri giderlerden oluşan KKTC yerel bütçesi 2021 yılında daha fazla büyüyecek ve yerel açık 2020 yılının da üzerine çıkacakmış....

    Yüzdelikleri, rakamları sevmeyebilirsiniz ama bu veriler durumun iyi olmadığını gösteriyor.

    Durum daha iyi anlaşılsın diye bültende biraz gerilere gidilerek sunuldu.

    2007 yılında yaşanan küresel finans krizinden sonra 2008 yılında yüzde -3,4 ve 2009 yılında yüzde

-5,7 küçülen KKTC ekonomisi 2010 yılından itibaren büyüme sürecine tekrar girmiş. 2014-2017 yılları arasında turizm, yükseköğretim ve inşaat sektörlerinde yaşanan olumlu gelişmeler ve Türkiye yardımlarının daha çok altyapı ve reel sektöre aktarılmasının etkisiyle ortalama büyüme

yüzde 4,5 civarında gerçekleşmiş. 2018 yılında Türk Lirası’nda yaşanan değer kaybı ve Türkiye yardımlarının azalması neticesinde KKTC ekonomisi durgunluğa girerek yüzde 1,3

büyümüş.

    Eylül ayında açıklanan verilere göre, 2019 yılında bu durgunluk daha da derinleşerek son 10 yılın en düşük büyüme oranı olan yüzde 0,2’ye gerilemiş. KKTC ekonomisinde 2019 yılında en çok küçülen sektör ise yüzde 14,7 ile sanayi sektörü olmuştur. Bu küçülme oranı 1981 yılında yaşanan yüzde 25,2 küçülmeden sonraki en yüksek küçülme oranı olarak kayıtlara geçmiş. Bu küçülmede süt imalatı sektöründeki daralmayla birlikte T.C. kaynaklı reel sektör desteklerinin 2018 yılında 108

milyon TL iken 2019 yılında yüzde 88 azalarak 13 milyon TL olarak gerçekleşmenin etkisi olmuş.

   Bir de ihracat, ithalat rakamlarına bakalım isterseniz; KKTC’nin 2019 yılı ihracatı, 2018 yılına göre

yüzde 14 oranında bir düşüş göstererek 86,6 milyon dolar olarak gerçekleşmiş. KKTC'nin 2019 yılı ithalatı, 2018 yılına göre yüzde 13 oranında bir düşüş göstererek 1 milyar 585 milyon dolar olarak gerçekleşmiş. Dış ticaret dengesi ise bir önceki yıla göre yüzde 12,6 azalarak 1 milyar 488,4 milyon dolar olmuş.

    Dikkat ederseniz sürekli olarak rakamların önüne “azalarak”, “düşüş göstererek” geliyor.

    Bültende Türkiye yardımlarıyla ilgili vurgular yapılıyor; mesela 2014- 2017 arasında Türkiye yardımları daha çok altyapıya ve reel sektöre aktarıldığı için bunun büyümeye de katkısı olmuş.

    2018’de ise Türkiye yardımlarının bu anlamda azalması nedeniyle KKTC Ekonomisi durgunluğa girerek, yüzde 1.3 büyüyebilmiş… Hatta 2019’da Türkiye kaynaklı reel sektör desteği daha da azalmış… 1981’den bu yana yaşanan en yüksek küçülme oranının çıkmasının en büyük nedeni buymuş… Yukarıda belirttiğim gibi ülkemizde kamunun yılsonu itibarıyla mükellefiyetlerini yerine getirebilmesi için Türkiye’nin sunduğu krediler kapsamındaki kamu maliyesinin desteklenmesi kalemi bir daha önem kazanıyormuş…

    Türkiye yardımlarını irdelerken, bültendeki şu ayrıntıya da dikkat çekmek istiyorum; deniyor ki:

    “2020 yılı için pandemi öncesinde Türkiye Cumhuriyeti ile imzalanan anlaşma kapsamında KKTC’nin tamamlamayı taahhüt ettiği 17 maddelik eylem planı ise makroekonomik hedeflerle ilişkilendirilmediği gibi bu eylemlerle ilgili henüz ciddi bir ilerleme sağlanamamıştır. Aynı anlaşmaya göre KKTC’nin Ekim 2020 sonuna kadar bir Ekonomik Program Teklifi hazırlaması, 2020

yılsonuna kadar ise yapısal dönüşüm adımlarını, makroekonomik amaçları, stratejik hedefleri ve reform eylemlerini içerecek en az 3 yıllık bir plan hazırlaması öngörülmektedir.

   DPÖ tarafından yürütülen ‘Orta Vadeli Program’ çalışmaları kapsamında 2020- 2022 dönemi için bir taslak hazırlanmış fakat gerek pandemi gerekse cumhurbaşkanlığı seçimi nedeniyle henüz sonuçlandırılamamıştır. Ekim 2020 sonuna kadar ‘Orta Vadeli Program 2021-2023 çalışmasının’ tamamlanması halinde Türkiye Cumhuriyeti ile 2021 yılı ve sonrasını kapsayacak, kredi

ve hibeleri de içerebilecek yeni bir anlaşma imzalanmasının daha kolay olabileceği değerlendirilmektedir.”

     Yani bültene bakacak olursak, KKTC ekonomisinin durumu kötü… Bu bağlamda, Türkiye’ye ciddi bir ekonomik bağımlılık var, öyle hemen ortadan kalkabilecek gibi de değil, oradan yapılacak katkılara ihtiyaç var.

    Bülteni hazırlayanlar ve de tabii ki Ticaret Odası, bu gerçeği kabul ediyor ama bu yardımların doğru değerlendirilmesi gerektiğini vurguluyorlar.

   2014- 2017 yılları arasında olduğu gibi Türkiye’nin yardımları “altyapıya” ve “reel sektöre” aktarıldığında ülkeye daha fazla katkı yaptığı ve büyümeye etki ettiği belirtiliyor. Ticaret Odası Başkanı Turgay Deniz de gelen bir soru üzerine, Türkiye’den gelen yardımların iyi değerlendirilmesi gerektiğini kaydetti.

    Bültende yazmıyor ama buradan çıkardığım mesaj, Türkiye yardımları kamu maaşlarını ödeme, bütçe açıklarını kapama için talep edildiği sürece, bu sadece “kuru bir bağımlılık” yaratır…

    Yarımları, altyapıya, reel sektörün geliştirilmesine harcamadıkça “kendi kendine yeter olma” hedefi kesinlikle tutturulamaz, hazırcılığa alışkanlığı pekiştirir, olduğumuz yerde sayarız, günü kurtarma politikası olan “Türkiye’den en iyi parayı ben alırım” gibi saçma sapan tezlere neden olur… Gün gelir, ülkedeki seçimde bile bir adayı seçmekten çok parayı verecek olanı seçmek önem kazanır…

  

28/10/2020 23:00
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: ali baturay
MANŞETLER

HK Ali Baturay

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.