ELEKTRİĞİ BİZ KULLANDIK, TÜRKİYE ÖDEDİ. DÜNDEN BUGÜNE BİR KİŞİNİN DE ÇIKIP, “ELEKTRİĞİ BİZ KULLANDIK, ZARARI BİZ ÖDEYECEĞİZ” DEDİĞİNİ DUYMADIM: 900 MİLYON TL…

KAMU KURUMLARINDA HOVARDALIK ZAMANI. BİR TARAFTA ŞAHSA AİT 200 BİN TL BORÇ SİLİNMEK İSTENİYOR, DİĞER TARAFTA 20 BİN KUTU SÜT HEBA EDİLDİ. HEM İHALECİ, HEM BECERİKSİZ

Başbakan Ünal Üstel, dün basının karşısına çıktı. Türkiye’den 1 milyar 28 milyon TL kaynak geleceğini duyurdu. Hibe. Kalem kalem de, gelecek olan bu paranın nereye harcanacağını da duyurdu Başbakan. Tartıştığımız bir çok konuda, “ilaç” olacak bir kaynak bu…

Tarihi eserlerin bakım ve onarımı için, 28 milyon TL, okullardaki alt yapı eksikliklerinin giderilmesi için 3 milyon 800 bin TL, güvenlik alanında harcanmak üzere 15 milyon TL hibe programı karşılığında KKTC’ye gönderilecek.

Bir kalemde ise 50 milyon TL var. Tamamı, özellikle “kanser hastalarına” ayrılmış durumda. Sağlık Bakanlığı’na en çok giden şikayet kuşkusuz kanser hastalarının tedavi süreci ve sonrasında kullanması gereken ilaçlar. Bu 50 milyon TL ile kısa sürede eksik ilaçlar tamamlanacak

Ve gelelim, zurnanın zırt dediği yere. Bir kalemde ise 900 milyon TL var. Neymiş bu 900 milyon TL, nereye aktarılacakmış? AKSA’ya. Neden? Çünkü AKSA’ya biriken borç, yenide 1 milyar TL olmuştu. 100 milyon TL biz ödedik, geriye kalanı “hibe” yöntemi ile Türkiye.

Şimdi, bu elektriği kim kullandı? Biz. Kim üretti? AKSA… Kimin ödemesi gerekirdi? Bizim. Kim ödedi? Türkiye… Kış öncesi, üretimi durdurma noktasına gelen AKSA’nın alacağı 1 milyar 150 milyon TL’ye kadar çıkmıştı. Şimdi borç sıfır…

İşin bu yönüne bakan yok. Kötü yönetiyoruz. Borç batağına sokuyoruz. Aynı zamanda da tüketici de tüketiyor. Geçtiğimiz aylarda da 564 milyon TL yine Türkiye tarafından ödenmişti. Kimse de, “Yahu bu elektriği biz tüketiyoruz, bırakın da biz öderiz” demiyor

Bizim ülke olarak “hovardalığımız” ideolojik temelde devam ediyor. Aynı şey değil mi? Türkiye’yi yönetenler, bizim ülkemizi yönetenlerden giden taleple, 900 milyon TL ödeme yapmış. Muhalefete de sormamış. İktidar da çok mutlu olmuş, tıpkı yerleşke alanı gibi. İsteyen var, yapan var

İşin tuhaf tarafını görmeniz için yazıyorum, anlatıyorum. Bu ülkeyi kurumları ile birlikte batırdık. Az sayıda kurum, doğru yönetildiği için ayakta. Kooperatif Merkez Bankası’na, Mağusalı küçük bir inşaat şirketinin borcunun silinmesi için baskı var, yönetim değişti ama gözüm o kredide

Neden söylüyorum bunu? Bir tarafta bu ülkenin temel ihtiyaçları için kaynak bulunamıyor ve 200 bin TL bir anda borç silinmesi için yönetimde değişime gidiliyor, diğer tarafta senin kanser hastan ilaç bulamıyor… Bu ülkenin kurumları, siyasetçinin ikbali için feda edilemez

Bör bör bönürürüm kaç aydır. “Yahu bu Koop Süt’e bakarak olun, sömürürler” diye. Hem kötü yönetiliyor, hem kötü yönetenler, kurumla aynı işi yapan başka şirketlerde yönetici… Koop- Süt, piyasadaki fiyat dengesi için de üretici için de çok önemli

Beceriksizler ordusu, bir ilke imza atarak, Türkiye pazarına giriyor, uzun ömürlü süt ile. 20 bin adet süt, bir ithalatçıya emanet ediyor. Sütler Türkiye’ye gidiyor, geri dönüyor. Bir TIR süt. Neden? Türkiye Gıda Tüzüğü’ne göre paketleme yapılmadığı için

Taşıma ve geri getirme masrafları 139 bin TL, malın değeri 360 bin TL. İthalatçı, Koop Süt’ten parasını istiyor, Koop- Süt parayı iade etmiyor. Ortada 500 bin TL’lik bir kavga var. Hepsini geçtim, beceriksizler ordusu, önemli bir ithalat kalemini yerle bir ettiler

Bu ülkenin kurumları kimseye peşkeş çekilemeyecek kadar kıymetlidir. Ülke insanı ciddi sıkıntılar yaşarken, birilerinin kıt kaynaklar üzerinde har vurup harman savurması canımı acıtıyor.