Elveda müsteşar
13/02/2022
Ali Baturay
Gazeteci arkadaşlarımızla zaman zaman sohbet ederken, eski bürokratları arar olduğumuzu söylüyoruz. Tabii “arkadaşlar” derken, benim gibi meslekte 30 yılı deviren arkadaşlardan söz ediyorum.
Yıllar geçtikçe, bürokratlarda ilerleme olacağına, liyakat ortadan kalktığı için tam tersine bir gerileme var. Bazı abilerimiz, “1970’li, 80’li yıllardaki, 90’ların başındaki bürokratları arayacağımızı geçmişte birisi söylese inanmazdık herhalde” diyorlar.
Ben 1970’li yılları bilmem, 1987’de gazeteciliğe başladım ama ben de o zamanlardaki bürokratları arıyorum gerçekten.
O zamanlar, müsteşarlar, müdürler konusuna gerçekten hâkimdi, inisiyatif alabiliyorlardı, ne söyleyeceklerini bildikleri için “bakan izin verirse konuşurum” demezlerdi, bir gazeteci kendilerini aradığında özgüvenli bir şekilde bilgi verirlerdi.
İşte o dönemlerin bürokratlarından, belki de son temsilcilerinden birisini kaybettik; Mustafa Tolga’yı… Yakalandığı bir hastalıktan dolayı Mustafa Tolga Abimizi de zamansız yitirdik… Bir abimizi, dostumuzu, mesleğimizde bize çok yardımcı olan, ışık tutan, kamuya önemli hizmetleri olmuş, değerli bir insanı kaybettik.
Cenazesinde sohbet ettiğimiz birçok kişi, “çok iyi bir bürokrattı” diyordu onun için…
Bence de öyleydi, gerek görevde olduğu dönemde gazetecilere yönelik yaklaşımı, istenen bilgileri layıkıyla vermesiyle, yardımcı oluşuyla, gerekse Emekliler Derneği Başkanlığı yaptığı dönemde basınla hep iyi oldu arası Mustafa Abimizin…
Mustafa Tolga’nın verdiği bilgilerle birçok haber yaptık, birçok kez televizyon programımıza konuk oldu. En son 24 Haziran 2021’de bir program yapmıştık. Emekliler Derneği binasına gidip, makamında çekmiştik programı.
O gün, dernek olarak yaptıkları yardımlara dikkat çekmiş, Kanser Hastalarına Yardım Derneği’nde de katkılar yaptıklarını söylemiş ve bunu çok önemsediğini vurgulamıştı. O günlerde kanser hastası değildi. O gün hiç aklıma gelmemişti, bu hastalığın onu aramızdan alacağını…
O programda ülkede ilaç sıkıntısı yaşanmasına isyan etmişti, kanser hastalarının, kalp hastalarının ilacını zamanında ve normal seyrinde alamamasının kabul edilmez olduğunu söylemişti. Mustafa Abimiz; “Bir utanç kaynağı olması, istifa nedeni olması gereken konular, ülkemizde maalesef gayet normal karşılanıyor” demişti. Ne acı ki ilaç sorunu devam ediyor…
Müsteşarlığı dönemindeki anılarını Mustafa Abimizden defalarca dinledim… O günleri anlatırken gözleri parlardı, adeta o günlere geri dönerdi.
Devlet daireleri ve kurumlarında liyakatin bozulmasından, hak etmediği halde göreve gelen üst düzey bürokratların başarısız olduğundan söz ederdi...
Mustafa Abi, “Müsteşar veya müdür, bakan ne söylerse yapmak zorunda değildir. Yapılabilecek bir işse yapılır, yasaya uygunsa yapılır. Eğer bakanın istediği şey yapılamayacak bir şeyse, yasaya uygun değilse, halkın faydasına değilse yapmazdık” derdi.
Bakanların “yap” dediği şeyleri yapmadıklarını, birçok kez bakanları yanlışlardan döndürdüklerini gururla anlatırdı…
Müsteşarların, en önemli görevinin bakanı bilgilendirmek olduğunu vurgular, “Bakanı o kadar güzel bilgilendirirdik ki meclise veya bakanlar kuruluna dopdolu giderdi. Bugünkü gibi bakanlar meclis kürsüsünde rezil olmazdı” derdi.
Eskiden Türkiye’ye protokol imzalamayı bakanların değil, müsteşarların gittiğini söylerdi; “Konumuza hâkim olduğumuz, detayları bildiğimiz, özgüvenli olduğumuz için biz Türkiyeli yetkilileri yönlendirirdik. Gittiğimizde önümüze koyulan şeyleri imzalamazdık” derdi.
Son yaptığımız televizyon programında; geçmişte “Karayolları Master Planını”, “Telekomünikasyon Master Planını” ve benzeri önemli anlaşmaları kendisinin imzaladığını belirterek, “Şimdi bunlar için 9 bakan gidiyor Ankara’ya” demişti.
Son televizyon programını yaptığımız günlerde başbakanlığa, bakanlıklara danışman atamaları yapılıyordu, Mustafa Abimiz bu danışman işine karşıydı; “Hem bağırmak hem ağlamak isterim bu danışman atamalarını duyunca” demişti. Bakanların altında, müsteşarı, bakanlık müdürü, özel kalem müdürü ve daire müdürleri varken, bir şey soracaksa, bir şey danışacaksa bunlara sorabileceğini söyleyen Mustafa Abi, danışmanın gereksiz, onlara harcanan paranın da boşuna masraf olduğunu, bu atamaların sırf istihdam yapmak için yapıldığını söylemişti.
Emeklilerin hakları için de çok mücadeleler verdi; sağlıktaki gereksiz prosedürlerin halkın genelini ama özellikle de emeklileri, yaşlı insanları yorduğunu söylemişti Mustafa Abi, sağlığa erişmenin kolaylaştırılması, devletin halkına “biz sizin için varız, buradayız” hissini vermesi gerektiğini söylemişti.
Son yaptığımız programda halkın krediler altında ezildiğini, “kredi faizlerinin bir durma noktası
olması gerektiğini belirterek, “Maddi gücü olan var olmayan var, halk özel hastanelere, özel okullara, özel derslere mahkum bırakılmamalı” demişti.
İnsanlara yardım etmeyi severdi, mümkün olduğunca da birçok kişiye yardımcı oldu.
Okumayı severdi, gazete okurdu, hem de tüm gazeteleri… Köşe yazılarını da okurdu, her gün
okuduğu bazı yazarların geçmişte yazdığıyla bugün yazdığının çelişkiler içerdiğini söylerdi bazen.
En son karşılaştığımızda bazı insanların vefasızlığından yakınmıştı; “Makamın, yetkin, paran varsa, dostun da çok olur. Bunlar varken seni yere göğe sığdıramazlar ama bunları geride bıraktığında, yanındaki insanlar da azalır” demişti. Bazı insanların yapılan iyilikleri unuttuğundan sitem etmişti. Ayrıntı vermemişti ama belli ki birileri onu üzmüştü…
Geçmişle ilgili kendisinden çok şey dinledim, adeta bir tarih, bir siyaset dersi gibiydi anlattıkları. Ne sorsam anlatırdı hem de hiç bıkmadan, dakikalarca değil, saatlerce…
İyi bir dostu, iyi bir hayat/siyaset/ bürokrasi öğretmenini yitirdiğim için çok üzgünüm…
Her Mart 9’u etkinliğinde Alaniçi’ndeki harnıplıklar gafgalyasında buluşur piknik yapardık; Sensiz Mart 9’u etkinliklerimiz artık sönük geçecek Mustafa Abim…
Elveda müsteşar… Mesleğime ışık tutan anlattıkların için sonsuz teşekkürler, nur içinde yat…
- Bu bir veda yazısıdır
- Ülkede tahmin edilenden daha çok zor durumda insan ve işletme var…
- Zor durumdaki vatandaşa dokunacak ve erken sonuç verecek tedbirler alınmalıdır
- Yerel seçimler, aynı zamanda UBP’nin UBP’yle mücadelesi olacak gibi
- Trafiğe çıkan herkes ölüm tehlikesi altındadır
- Mahkûm ve tutuklu aileleri, yeni cezaevindeki eksikliklerden şikayetçi
- Velev ki KIB-TEK’te sorunlar 2023’te bitecek, peki yaratılan enkazın hesabını kim verecek?
- Dev bir krizle mücadele eden esnafa, minicik bir ekonomik paket geliyormuş
- KIB-TEK’teki gelişmeleri kanıksamayın, birkaç yıldır yaşananlar olağan değildir
- Hak ihlallerini herkes biliyor, görüyor ama yasalar çalıştırılmıyor…
- TÜM YAZILARI için tıklayınız